20 Kas 2013 10:51 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:46

Doğu Perinçek JİTEM'in sözleşmeli elemanı! Bugün'den bomba iddia!

Bugün Gazetesi, Erkam Tufan Aytav’ın kitabında yer alan Cengiz Çandar'ın Doğu Perinçek'i hedef alan sarsıcı iddialarını manşetine taşıdı.

Bugün gazetesinden Erdal Doğan’ın haberinde yer alan iddia çok konuşulacak gibi gözüküyor.

Doğu Perinçek’in Aydınlık harekatı hakkında çarpıcı iddialar ortaya atan gazete Radikal yazarı Cengiz Çandar’ın da birtakım açıklamalarına da yer veriyor..

İşte Bugün’de yer alan o çarpıcı haberin bir kısmı;

Kitapta Cengiz Çandar 2004 yılında yaşadığı bir olayı ve eski liderleri Doğu Perinçek’le ilgili edindiği bir iddiayı da paylaşıyor. Abdülkadir Aksu’nun aldığı bir randevuyla dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’yla görüşen Çandar, o randevuda geçenleri şöyle aktarıyor:

Her şeyi izliyoruz

“2 Ağustos günüydü galiba 2004 yılının… Bir sürü şey anlattı bana. ‘Her şeyin farkındayız, her şeyi izliyoruz’ diye bana güvence vermek istedi. Yanından ayrılırken, ‘Size bir şey soracağım’ dedim, ‘Bu Doğu Perinçek sizin için kimdir’, dedim. ‘Şunun için soruyorum, öyle şeyler anlattınız ki bana birkaç saattir, benim hayal gücümün alamayacağı bilgiler verdiniz. Dolayısıyla, sanıyorum ki aramızda belli bir güven duygusu oluşmuş olmalıdır. Bundan cesaret alarak soruyorum, Doğu Perinçek sizin için nedir? Kimdir? Bunu paylaşır mısınız benimle?’ O da, ‘Cengiz Bey siz bu adamın kim olduğunu çok iyi bilirsiniz’ diye karşılık verdi. ‘Ben biliyorum’, dedim. ‘En azından kuvvetli tahminlerim var. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Emniyet İstihbarat Başkanı nezdinde nedir, kimdir? Onu merak ettiğim için soruyorum’ dedim. Kayıtsız ve kendinden gayet emin bir tavırla, ‘JİTEM’in sözleşmeli personeli’ cevabını verdi. ‘Anlamadım’ dedim, bir daha söylesin de, doğru duyduğuma emin olayım diye. ‘Tekrar edeyim’ dedi, ‘üç kelime; JİTEM’in sözleşmeli personeli!’”

Cengiz Çandar’ın yaklaşık 10 yıl önce edindiği bu iddianın yer aldığı ‘Aydınlık’tan Kaçanlar’ kitabı kuşkusuz daha pek çok yeni bilgiyi içeriyor. Onlardan bazılarını sizler için derledik.

SE­ÇİL­MİŞ BÖ­LÜM­LER...

‘Bildiğimiz bütün adresler basılmıştı’

Şa­hin Al­pay Fi­lis­tin gün­le­ri sı­ra­sın­da ölüm­den dön­dü­ğü­nü şöy­le an­la­tı­yor: “Ben ve Fi­lis­ti­n’­de bu­luş­tu­ğum ya­kın ar­ka­daş­la­rım gü­ve­ni­lir bul­mu­yor­duk Do­ğu Pe­rin­çe­k’­i. Ka­rar­lı bir Mao­cu olan İb­ra­him Kay­pak­ka­ya ar­ka­da­şı­mı­zın da Tİ­İKP ile iliş­ki­si­ni ko­par­dı­ğı­nı öğ­ren­miş­tik. Ben ve bir­kaç ar­ka­da­şım İb­ra­him ile bu­luş­mak üze­re Tür­ki­ye­’ye dön­dük. Ni­ye­tim, İb­ra­hi­m’­i uzun so­luk­lu in­şa dö­ne­mi için güç­le­ri ko­ru­ma­ya ik­na et­mek­ti. Fa­kat bu­luş­ma ger­çek­le­şe­me­di. Bil­di­ği­miz bü­tün te­mas ad­res­le­ri ba­sıl­mış­tı. Bu­luş­ma ger­çek­leş­miş ol­say­dı, ha­ya­tım İb­ra­him ile bir­lik­te son bu­la­bi­lir­di­…” (sf. 76)

‘Yanlıştan dönmek erdemdir’

Ki­tap­ta Şa­hin Al­pay bir “dö­ne­k” ol­du­ğu­nu ka­bul edi­yor, “dö­nek­li­ğim­le if­ti­har edi­yo­ru­m” di­yor ve ne de­mek is­te­di­ği­ni de şöy­le açık­lı­yor: “Dö­nek­li­ğin bir ah­la­ki, bir de fel­se­fi an­la­mı var. Ben ah­la­ki ba­kım­dan her za­man sö­zü­ne sa­dık, gü­ve­ni­lir, dü­rüst, şef­faf ol­ma­ya ça­lış­tım. Ama fel­se­fi ba­kım­dan bir dö­ne­ğim ve dö­nek­li­ğim­le if­ti­har edi­yo­rum. Çün­kü yan­lış­lar­dan dön­mek, bir er­dem­dir. Sö­zün­de dur­ma­mak, sö­zün­den dön­mek an­la­mın­da dö­nek­lik ah­la­ken kö­tü bir şey­dir ama yan­lış fi­kir­ler­den dön­mek, ah­la­ken de er­dem­li­dir, çün­kü baş­ka­la­rı­nın ay­nı yan­lış­la­rı tek­rar­la­ma­la­rı­nı ön­le­ye­bi­lir.” (sf.79)

‘Köpük yerine krem kullansınlar’

Oral Çalışlar “Maalesef o dönem öyle kabalıklar oluyordu” diye anıyor o günleri ve devam ediyor: “Mesela hiç unutmam Doğu Perinçek tutturmuştu ‘ya bu Nuri Çolakoğlu’yla Muzaffer Tuncağ köpük kullanıyorlar tıraş olurken’ dedi, ‘evet mantıken pratik değeri var ama’ dedi ‘yani niye kullanıyorlar, yani krem kullansınlar köpük yerine, tıraş fırçası ile krem kullansınlar…’ Yani bu kadar abuk sabuk noktalara gelecek kadar hayata müdahale ediliyordu... İnsanların kaç tane zeytin yiyeceğini söyleyip, yenilen zeytinleri sayan adamlar vardı mesela. Yukardan sen öyle yapınca aşağı doğru bu iyice katılaşıyordu. (sf. 131-132)

‘Yolda görürsen karşı kaldırıma geç’

Çan­dar Lüb­na­n’­ı terk et­me­den ön­ce Ebu Ha­lid ona hiç unu­ta­ma­ya­ca­ğı bir na­si­hat­te bu­lu­nur. Bu na­si­hat Çan­da­r’­ın ha­ya­tı bo­yun­ca ku­la­ğı­na kü­pe ola­cak­tır : Ar­tık bir­bi­ri­mi­zi gör­me­ye­bi­li­riz. Sen şim­di gi­di­yor­sun, ola ki af çı­kar ül­ken­de, ül­ke­ne dön­me im­kâ­nın olur, sa­kın de­di bir dö­nem be­ra­ber ol­du­ğun ör­güt­le hiç­bir iliş­ki kur­ma. Do­ğu Pe­rin­çe­k’­ten uzak dur. Hat­ta ‘Gör­dü­ğün za­man kar­şı kal­dı­rı­ma ge­ç’ de­di. ‘Ni­ye­’, de­dim ben de. ‘Po­li­se in­ti­sap et­miş ola­bi­lir­ler de onun içi­n’, ce­va­bı­nı ver­di. ‘Na­sıl ya­ni?’ di­ye sor­dum. ‘Sen yaz­dı­ğın ra­por­lar­da ba­na an­lat­tı­ğı­na gö­re, hep­si ko­nuş­muş bun­la­rın po­lis­te...’ (sf.53)


Bugün’de yer alan haberin devamını okumak için tıklayın