28 Eyl 2010 10:00 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:39

DOĞAN GRUBU'NDA KARDEŞ KAVGASI! HÜRRİYET YAZARI MİLLİYET'İ NEDEN SUÇLADI?

Hürriyet'in okur temsilcisi Faruk Bildirici, Hürriyet'in özel röportajını kaynak göstermeden alan Milliyet'e tepki gösterdi!

Kibariye söyleşisinin kaynağı Hürriyet’ti

Mehmet Yaşin’in, Kibariye ile yaptığı “Ağız tadı” söyleşisi, Hürriyet Pazar’da 12 Eylül günü çıktı. Söyleşi, “Dışarıda rahat rahat yiyemiyorum, evde tabağı on parmak sıyırıyorum” başlığını taşıyordu.

Hemen ertesi gün Milliyet’in magazin sayfasında da bir Kibariye haberi çıktı. O haberin başlığı “Hamaratlık kilo aldırmış” biçimindeydi. Haber, Yaşin’in söyleşisinden alınmışa benziyordu ama hiçbir kaynak gösterilmemişti.

Milliyet’in Magazin Müdürü Birsen Altuntaş’a sordum. O da doğruladı, Kibariye haberlerinin Hürriyet Pazar’dan alındığını. Altuntaş da kendisinin bayram tatilinde olduğu günlerde yapılan bu alıntıda kaynak gösterilmemesini yanlış buluyordu. “Maalesef yazılması gerektiği halde kaynak da belirtilmemiş. Bu eksiklikten dolayı gerçekten üzgünüm” dedi.

Altuntaş’ın sözleri, Kibariye haberiyle ilgili durumu yeterince açıklıyor. Ancak bu vesileyle medyada yaşanan “alıntı” ve “kaynak gösterme” sorununa değinmek istiyorum. Milliyet’in bile Hürriyet’ten alıntı yaparken kaynak göstermemesinin temelinde bu yanlışın yaygınlığını yatıyor. Gazeteler gazetelerden, televizyonlar gazetelerden, internet siteleri her yerden o kadar fütursuzca alıntılar yapıyorlar ki, bu çok doğal bir gazetecilik faaliyeti imiş gibi görünüyor.

Alıntı diyorum ama aslında yapılan alıntıdan öte bir durum, tamamen “kes yapıştır gazeteciliği”. Bütün gazeteler için durum aynı ama ben Hürriyet’ten yola çıkarak anlatayım; haberlerin üretilmesi için muhabirler, editörler gün içinde yoğun emek harcıyor ve ertesi gün bu haberler okurun ilgisine sunuluyor. Ama gazete çıktığı andan itibaren herkesin istediği gibi değerlendirebileceği “meta”lar haline dönüşüyor. Televizyonlar ve hele internet siteleri alıp kendi web sayfalarının vitrinine koyarak, kendi ürünleriymiş gibi sunabiliyorlar bu haberleri. İnternet sitelerinde çoğu zaman hiçbir kaynak gösterilmiyor, bazen de haberin dibine küçücük bir mahreç konularak savuşturma yoluna gidiliyor.

Hatta bazen bu iş, yazarların yazılarının tümüyle kopyalanmasına kadar varabiliyor. Bazı internet siteleri, gazetelerden seçtikleri yazarlarla kendilerine geniş bir yazar-çizer kadrosu oluşturabiliyorlar! Yazarlar, hiçbir bağlantıları olmayan sayfalarda boy gösteriyor. Buna ne hakları var?

Hem alıntı dediğimiz, bir haberden, bir kitaptan yani fikri bir üründen kaynak göstererek birkaç cümle almaktır. Bir fikir ürününü tümüyle kopyalayıp kendi ürünüymüş gibi sunmanın adı, alıntı değil olsa olsa çalıntıdır. Türkiye’de medya, bu etik problemi hukuki düzenlemelere gerek duymadan özdenetim yoluyla aşmak durumunda...