14 Nis 2016 16:33
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:27
Doğan Grubu o isme ateş püskürdü: İtibar celladı haysiyetsiz, böyle meşhur olamazsın!
Doğan Grubu, POAŞ'ın satılma süreci şaibeli ve hukuksuz diyen Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar'a dava açıyor.
Doğan Grubu, Aydın Doğan'ın Petrol Ofisi A.Ş.'yi (POAŞ) satın
almasındaki sürecin usulsüz, şaibeli ve hukuksuz olduğunu söyleyen
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar'a dava açıyor.
Doğan Holding Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahter Kutadgu, dün bazı gazetelerde yer alan Doğan Grubu'na yönelik POAŞ ihalesi iddialarını değerlendirdi. Kutadgu, "Bir sendikacının böylesine sorumsuz ve tutarsız beyanlarına yer veren medya açısından, yeni bir kara leke daha ortaya çıkmıştır" diye konuştu.
Petrol-İş Başkanı Ali Ufuk Yaşar'ın şahsi siyasi emelleri için Türkiye'nin en köklü ve saygın işçi sendikalarından birinin başkanlık makamını kullandığını belirten Ahter Kutadgu, "Bizim üzerimizden itibar cellatlığı yapmasın. Kendisine, bu tutarsız ve gerçek dışı iftiraları nedeniyle dava açıyoruz" dedi.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar'ın POAŞ ihalesi ile ilgili sözlerine ne diyorsunuz sorusuna ise şöyle yanıt verdi: Önce bu sözlere yer veren malum medyaya iki çift sözüm var. Ülke gündeminin son derece hayati ve aklı- selim sahibi herkesin vicdanını acıtan konularla dolu olduğu bugünlerde, Doğan Grubu'nu asılsız iftiralarla hedef alma alışkanlığından vazgeçsinler. Tabii kendi iradeleriyle vazgeçebilirler mi, ilkeli ve bağımsız gazetecilik yapabilirler mi? Ciddi kuşkularımız var. Dilerim bir gün o noktaya gelirler. Şunu da eklemem lazım: Türkiye'nin en şeffaf özelleştirme ihalesi olan POAŞ özelleştirmesi ile ilgili yapılan tüm incelemelerin sonucunda hukuka ve kamu menfaatlerine aykırı hiçbir işlemin söz konusu olmadığı defalarca ortaya çıktı. Ülkemizin büyük ve etkili gazeteleri olduklarını iddia eden malum medyaya mensup bu gazeteler bu gerçeklerden nasıl haberdar olmaz?
Bir kara leke daha
İlk ihalesinde Hayyam Garipoğlu'nun en yüksek teklifi verdiği 1998 yılındaki POAŞ özelleştirmesine Doğan Grubu'nun katılmadığını ve bu ihalenin İdare tarafından iptal edildiğini nasıl bilmezler? Garipoğlu'nun siciline hiç mi bakmazlar? Aradan tam iki yıl geçtikten sonra yapılan ve kamuoyunun gözü önünde, televizyonlarda canlı yayınlanan ihaleye Koç, Doğuş, Vakıfbank-Alarko ortaklığı, Nurol, Cıngıllıoğlu gibi Türkiye'nin en büyük şirketlerinin yanı sıra katılan İş-Doğan ortaklığının kıran kırana bir pazarlıktan sonra ihaleyi kazanmış olduğunu nasıl hatırlamazlar? Her türlü denetimden geçmiş, yargı kararları ile tescillenmiş bu ihaleyi aradan yıllar geçtikten sonra niçin istismar etmek yoluna giderler? Nasıl olur da bir sendikacının böylesine sorumsuz ve tutarsız beyanlarına, mal bulmuş mağribi gibi, yangına körükle gidercesine yer verirler? Üzülerek söylüyorum, ne yazık ki medya açısından yeni bir kara leke daha ortaya çıkmıştır.
Böyle meşhur olamaz
Sendika başkanına gelince; hiçbir tutar tarafı olmayan ithamlarına cevap vermeyi zul kabul ediyoruz. "İlk ihaleyi biz iptal ettirdik" dedikten sonra "ilk ihaleyi kazanana değil ikinci ihaleyi kazanana verdiler Petrol Ofisi'ni" diyen bir kişiye ne denir? Bu Sendika Başkanı, Hayyam Garipoğlu'nun girdiği ihaleye Doğan Grubu'nun hiç katılmamış olduğunu bilmez mi? Bilmiyorsa bir başkanın bu kadar bilgisiz olması nasıl açıklanır? Eğer biliyor da "en yüksek teklifi veren Hayyam Garipoğlu'na değil de, üçüncü sıradaki Doğan'a devredildi" sözünü nasıl ediyor? Bu haysiyetsizce bir çarpıtmadır. Eğer kendisine güveniyorsa, açıkça çıkıp bu sözlerinin arkasında durduğunu kamuoyuna açıklasın. Kendisine karşı bu tutarsız ve gerçek dışı iftiraları nedeniyle dava açıyoruz. Bunun ötesinde söyleyebileceğim, bizim üzerimizden ve itibar cellatlığı yaparak siyasi kazanç elde etmeye kalkışmaktan vazgeçmesi doğru olur. Bu şekilde meşhur olamaz. Olsa olsa, bir yerlere yaranma gayreti ile kötü şöhret sahibi olur. Şahsi siyasi emelleri için Türkiye'nin en köklü ve saygın işçi sendikalarının başlıcalarından olan Petrol-İş'in başkanlık makamını kullanıyor olması özellikle hazin ve ibretlik bir durumdur.
Doğan Holding Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ahter Kutadgu, dün bazı gazetelerde yer alan Doğan Grubu'na yönelik POAŞ ihalesi iddialarını değerlendirdi. Kutadgu, "Bir sendikacının böylesine sorumsuz ve tutarsız beyanlarına yer veren medya açısından, yeni bir kara leke daha ortaya çıkmıştır" diye konuştu.
Petrol-İş Başkanı Ali Ufuk Yaşar'ın şahsi siyasi emelleri için Türkiye'nin en köklü ve saygın işçi sendikalarından birinin başkanlık makamını kullandığını belirten Ahter Kutadgu, "Bizim üzerimizden itibar cellatlığı yapmasın. Kendisine, bu tutarsız ve gerçek dışı iftiraları nedeniyle dava açıyoruz" dedi.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar'ın POAŞ ihalesi ile ilgili sözlerine ne diyorsunuz sorusuna ise şöyle yanıt verdi: Önce bu sözlere yer veren malum medyaya iki çift sözüm var. Ülke gündeminin son derece hayati ve aklı- selim sahibi herkesin vicdanını acıtan konularla dolu olduğu bugünlerde, Doğan Grubu'nu asılsız iftiralarla hedef alma alışkanlığından vazgeçsinler. Tabii kendi iradeleriyle vazgeçebilirler mi, ilkeli ve bağımsız gazetecilik yapabilirler mi? Ciddi kuşkularımız var. Dilerim bir gün o noktaya gelirler. Şunu da eklemem lazım: Türkiye'nin en şeffaf özelleştirme ihalesi olan POAŞ özelleştirmesi ile ilgili yapılan tüm incelemelerin sonucunda hukuka ve kamu menfaatlerine aykırı hiçbir işlemin söz konusu olmadığı defalarca ortaya çıktı. Ülkemizin büyük ve etkili gazeteleri olduklarını iddia eden malum medyaya mensup bu gazeteler bu gerçeklerden nasıl haberdar olmaz?
Bir kara leke daha
İlk ihalesinde Hayyam Garipoğlu'nun en yüksek teklifi verdiği 1998 yılındaki POAŞ özelleştirmesine Doğan Grubu'nun katılmadığını ve bu ihalenin İdare tarafından iptal edildiğini nasıl bilmezler? Garipoğlu'nun siciline hiç mi bakmazlar? Aradan tam iki yıl geçtikten sonra yapılan ve kamuoyunun gözü önünde, televizyonlarda canlı yayınlanan ihaleye Koç, Doğuş, Vakıfbank-Alarko ortaklığı, Nurol, Cıngıllıoğlu gibi Türkiye'nin en büyük şirketlerinin yanı sıra katılan İş-Doğan ortaklığının kıran kırana bir pazarlıktan sonra ihaleyi kazanmış olduğunu nasıl hatırlamazlar? Her türlü denetimden geçmiş, yargı kararları ile tescillenmiş bu ihaleyi aradan yıllar geçtikten sonra niçin istismar etmek yoluna giderler? Nasıl olur da bir sendikacının böylesine sorumsuz ve tutarsız beyanlarına, mal bulmuş mağribi gibi, yangına körükle gidercesine yer verirler? Üzülerek söylüyorum, ne yazık ki medya açısından yeni bir kara leke daha ortaya çıkmıştır.
Böyle meşhur olamaz
Sendika başkanına gelince; hiçbir tutar tarafı olmayan ithamlarına cevap vermeyi zul kabul ediyoruz. "İlk ihaleyi biz iptal ettirdik" dedikten sonra "ilk ihaleyi kazanana değil ikinci ihaleyi kazanana verdiler Petrol Ofisi'ni" diyen bir kişiye ne denir? Bu Sendika Başkanı, Hayyam Garipoğlu'nun girdiği ihaleye Doğan Grubu'nun hiç katılmamış olduğunu bilmez mi? Bilmiyorsa bir başkanın bu kadar bilgisiz olması nasıl açıklanır? Eğer biliyor da "en yüksek teklifi veren Hayyam Garipoğlu'na değil de, üçüncü sıradaki Doğan'a devredildi" sözünü nasıl ediyor? Bu haysiyetsizce bir çarpıtmadır. Eğer kendisine güveniyorsa, açıkça çıkıp bu sözlerinin arkasında durduğunu kamuoyuna açıklasın. Kendisine karşı bu tutarsız ve gerçek dışı iftiraları nedeniyle dava açıyoruz. Bunun ötesinde söyleyebileceğim, bizim üzerimizden ve itibar cellatlığı yaparak siyasi kazanç elde etmeye kalkışmaktan vazgeçmesi doğru olur. Bu şekilde meşhur olamaz. Olsa olsa, bir yerlere yaranma gayreti ile kötü şöhret sahibi olur. Şahsi siyasi emelleri için Türkiye'nin en köklü ve saygın işçi sendikalarının başlıcalarından olan Petrol-İş'in başkanlık makamını kullanıyor olması özellikle hazin ve ibretlik bir durumdur.