Dizilerin görevi halkı eğitmek ve mesaj vermek mi? 'Kan kustum ve Kızılcık Şerbeti içtim…'

Medyaradar'ın televizyon dünyasını mercek altına alan yazarı Ekran Kedisi, dizileri mercek altına aldı.

Değerli okurlar,

Gazetecilik öyle bir tutkudur ki, ‘tekaüt’ olsanız bile kopamıyorsunuz bu sevdadan… O yüzden ben de sosyal medyayı elimden geldiği kadar yakinen takip etmeye çalışıyorum. Bu anlamda X platformuna gün içine girip girip çıkıyorum… Ve çoğu kez sosyal medya gündeminde ‘Kızılcık Şerbeti’ isimli dizi dikkatimi çekmişti. Haber sitelerinde de “Kızılcık Şerbeti sosyal medyayı salladı!” başlıkları haberlere de denk gelmişliğim söz konusu.

Sosyal medyayı sık sık sallayan bu dizimizin 71. Bölümü de sallayınca ben de tutamadım kendimi izleyeyim dedim.

Ama önce, dizimizi izlemeyenler için geneli anlamak adına kısa bir özet geçeyim isterim, Kızılcık Şerbeti ne anlatıyor? diye…

Dizimiz, seküler bir aile ile konservatif bir ailenin ilişkilerini, yaşam tarzlarındaki farklılıklardan kaynaklanan çatışmalarını ve renkli aşk hayatlarını ele almakta.

İnsanlar neden ihanet eder? İnsan ihanete uğradığını bilerek neden bir ilişkide kalır? Bir insan neden evli bir insanla birlikte olur? diye soruyorsanız “Kızılcık Şerbeti” tam size göre…

Yukarıda saydıklarım olur iken dizimizin senaristleri araya sık sık sosyal mesaj sığdırmakta!

Amaç, kıllık olsun diye sosyal medyayı sallamak değil tabi ki!

Devam edelim…

Değerli okurlar soru şu; “Dizilerin görevi halkı eğitmek ve mesaj vermek mi?”

Kuşkusuz hep bir ağızdan ‘HAYIR’ diyoruz değil mi? Katılıyorum…

Evet, ana konumuza dönersek nasıl sallamıştı Kızılcık Şerbeti sosyal medyayı?

Sıla Türkoğlu, Doğukan Güngör, Evrim Alasya gibi isimlerin yer aldığı dizimizin geçtiğimiz cuma akşamı yayınlanan yeni bölümünde kadın cinayetleri ele alınmış!

Güzel bir hareket… Alkış!

Kıvılcım, (Evrim Alasya) ile Sönmez Hanım (Aliye Uzunatağan) akşam sohbeti içindedir.

Kıvılcım’ın morali bozuktur ve isyanını şu cümlelerle dile getirir; "Ülkenin hali kadınların başına gelenler, benim yaşadıklarım ne ki. Can güvenliğim yok diye bas bas bağıran kadınları bile koruyamıyoruz. Her gün yeni bir vahşet hikayesine uyanıyoruz. Bana bir şey olmaz diye bir şey yok. Bir köyde çocuk katlediliyor kimsenin sesi çıkmıyor. Başka bir yerde sokak ortasında iki adam taciz ediyor, sıkıştırıyor, bir annenin kızının kafası önüne atılıyor. Bu dünya nereye gidiyor."

Bu sözlere imzasını atmayacak bir Allah’ın kulu var mı? Yok bence… Ama konumuz bu değil?

Neydi sorumuz? “Dizilerin görevi halkı eğitmek ve mesaj vermek mi?”

Ve üstelik bu dizimizde sık sık gündeme ilişkin sosyal mesajlar yer almakta! Ben doz aşımı olduğu için yapılan bu tür mesajları pazarlama taktiği olarak görmekteyim… Kimse kusura bakmasın…

Ayrıca sosyal mesaj verme çabası içindeki senaristlere ve sanat yönetmenine bir küçük abi nasihatı…

Dostlar, Romalılar, yurttaşlar, dinleyin; ben 'Ekran Kedisi'

Kıvılcım ve Ömer’in boşanma sahnesine lütfen dönüp bir bakın! İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi…

Peki, Bölge Adliye Mahkemelerinin görevi nedir?

Bölge idare mahkemelerinin görevleri şunlardır: a) İstinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak. b) Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak. c) Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak.

Yani? Boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir... Bölge Adliye Mahkemesi değil!

Senaristlerin, Türkiye gündemini takip etmeleri güzel alışkanlık. Ama asıl dikkat etmeleri gereken konulara biraz daha özen göstermeleri gerekmez mi?

Bu arada 71. Bölümün giriş sahnesini de ne olur bir daha izleyin! Eski Flash TV’nin dizilerinden kopup gelmiş diyaloglar nedir arkadaş ya! Fatih, Doğa’yı görür şaşırır! Bu arada çiftimiz boşanmış bir de çocukları var! Fatih’in şaşırma sahnesindeki bakışları görmeniz lazım!

Doğa kızımız ‘Fatih’ der. Fatih de ‘Doğa’ der! Aman Allah’ım bu ne ızdırap! Ardından başlar diyaloglar…

Fatih: Senin ne işin var burda?

Doğa: Öyle kafa dinlemeye çıktım biraz. Asıl senin ne işin var burda?

Yaklaşık 7 dakika 15 saniye süren bir sahne! Hele hele o kamera açıları yok mu beni benden aldı!

Reyting kaygısı içinde her şeyi kendine mubah gören yapımcılara ve kanal yöneticilerine diyorum ki sayenizde, 'Kan kustum ve Kızılcık Şerbeti içtim…'

Sallamaya devam edin sosyal medyayı olur mu?

Şerbetiniz bol olsun, kalın sağlıcakla…