21 Şub 2012 22:59 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:21

DİZİ MÜPTELALARI BU ''UÇURUM''DAN ATLAR!

ATV'nin yeni dizisi "Uçurum" ilk bölümüyle görücüye çıktı ve Medyaradar sinema-Tv yazarı Murat Tolga Şen diziye geçer not verdi.

"Uçurum", kendinden önce rüzgârı gelen bir iş… Aylardır billboardlarda görsellerini görüyor, TV’de tanıtımlarına denk geliyoruz. Oradan anladığımız kadarıyla cesur ve çarpıcı bir hikâye anlatacağa benziyordu… Tabi RTÜK’ün giderek daralttığı bir alanda mümkün olduğu kadar!

İlk bölümü Digitürk platformundaki ATV HD’den izledim. Eğer abartılı kullanılmış karartma filtrelerini, Doğudaki çatışma sahnelerinde G3’lerden çıkan tuhaf makineli sesini, Toygar Işıklı özentisi tema müziği çalışmasını ve ilk bölüm kurgusundaki kimi zamansız kesmeleri saymazsak teknik bakımdan epey temiz bir iş… Başlangıçta ve finalde yapılan ekranın bölünerek hikayenin farklı kameralardan aktarılması şık olmuş. Özellikle İspanyol korku filmi yönetmenlerinin kullanmaya bayıldıkları bir tekniktir bu…

Dönelim seyirciyi haftalarca oyalayacak en önemli şeye yani hikâyeye… Şimdilik üç önemli karakterimiz var. Sokaklarda büyüyen, bir sokak köpeği kadar değersizken kendi patronuna dahi kıyarak yükselmeye çalışan mafyöz kadın satıcısı Yaman, bir tür Vietnam sendromuna kapılmış ve askerlik dönüşü sevdiği her şeyi kaybetmiş Adem ve daha iyi bir hayat özlemiyle Türkiye’ye gelen Moldova’lı güzel Eva… Dizinin finaline doğru tüm karakterlerin hayatı bir şekilde kesişiyor ve anlaşılan o ki, her bölüm giderek artan bir tempoyla devam edecek bir olaylar silsilesine tanık olacağız.

Oyunculuklar henüz oturmamış olsa da ilk bölüm için yeterli. Sadece Yaman’ın sağ kolu Nur’u oynayan Esra Ronabar, tiyatrocu oluşundan gelen bir abartıyla çıkıyor karşımıza fakat daha ilk bölümünde oynadığı karakterden nefret ettirmeyi başarıyor ki, kötü birini oynayan bir aktris daha ne ister? Sinyora Enrica’nın akılda kalan oyuncusu Lavinia Longhi’yi bir Türk dizisinde gördüğüm için mutlu oldum ama sanki orada daha bir güzeldi. Ayrıca Zenne’de küçük bir rolde dahi dikkatimi çeken Erdal Yıldız yine karakterin hakkını vermiş.

İzleyen herkesin kolayca fark edeceği üzere diziden buram buram bir “Ezel” kokusu yükseliyor. Normaldir, ne de olsa senaryo, "Ezel"i de yazan Kerem Deren’in kaleminden çıkma… Fakat ne yalan söyleyeyim; bir ara “4 ay önce” deyip de flashback çakınca çok korktum! Malum sebepten dolayı "Son" dizisine bir türlü girmeyi başaramadım çünkü… Işınlama masası bozulmuş Scotty’nin elinde heder olmuş Atılgan mürettebatı gibi hissettiriyor bu bir o zamana, bir bu zamana gitme halleri… Neyse ki gayet tasarruflu kullanılmış bu defa…

Bana kalırsa seyirci bu ‘uçurum’dan atlar, bu dizi tutar. Daha ilk bölümden, sonradan olacakları merak ettirmeye, izleyeni karakterlere yakınlaştırmayı başardı. Ayrıca gerçekten önemli bir konu olan “zorla fuhuşa itilen yabancılar” konusu toplumda hassasiyet yaratırsa ne mutlu… İlginç bir ülkede yaşıyoruz. Dizilerden öncemizle, sonramız çok farklı… Eskiden kimsenin yüzüne bakmadığı Osmanlı Tarihi kitapları Muhteşem Yüzyıl’dan sonra kitapçıların en kıymetli raflarına yerleşir oldu! Uçurumun kenarından bakmaya devam...

Twitter.com/murattolga
[email protected]