DİZİ MANYAĞI OLDUK! SOSYOLOGLAR NE DİYOR, KİM NE KAZANIYOR?
Her yıl gündemi meşgul eden içerikleriyle televizyon dizileri bu sezonda da çok tartışılıyor.
Haftada 75 saat boyunca izlediğimiz bu dizilerin 'tabu yıkan' konuları, yapımcılara göre yüksek reytinglerin nedenini oluşturuyor. Sosyologların bakış açısıysa farklı: Alışılmamış ve radikal hikayeler, toplumsal değişimin bir göstergesi
Ekranın yeni dizileri, kış sezonuna hızlı bir başlangıç yaptı. Yıllık 60 milyon TL'lik bir pazar oluşturan dizilerde rekabet giderek artarken, pek çok yapımcı, seyirciyi kendi dizisine çekebilmek için toplumsal tabu olarak görülen konulara eğiliyor. Yani reyting savaşı, ekranı özgürleştiriyor. Tecavüz, eşcinsel ilişki, cinayet, aile içi çarpık ilişkiler ve uyuşturucu, yeni sezon dizilerinde öne çıkan konulardan sadece birkaçı. Peki, yakın zamana dek tabu olarak kabul edilen
konuların ekranda işlenmesi izleyiciler tarafından ne kadar kabul görüyor?
Bu tür konular hem çok eleştirilip hem de dizilere nasıl 'reyting garantisi' sağlıyor? Toplumsal dönüşümde diziler nasıl bir rol oynuyor? Yapımcılar, şiddet ve cinselliğin reyting amaçlı kullanıldığını belirtirken, sosyologlar bu durumun toplumsal değişimin bir işareti olduğunun altını çizerek durumu, 'Bu bir kırılma olmasa da, toplumsal eğilmedir' şeklinde yorumluyor. Doç. Dr. Halil Nalçaoğlu da, 'Daha 'Vay canına' diyeceğimiz çok şey göreceğiz' diyerek, bunun bir başlangıç olduğunu söylüyor.
Her kanalda farklı içerik
Bu sezon 7 ulusal kanalda toplam 50 dizi yayınlanıyor. ATV, 12 diziyle en çok dizi yayınlayan kanal. Onu, 11 diziyle Kanal D, 7 diziyle FOX, 6 diziyle Show TV, 5'er diziyle Star ve TRT 1 takip ediyor. Kurtlar Vadisi'ni transfer eden ATV, Ezel ve Kılıç Günü gibi karmaşık ilişkilerin konu edildiği, hareketli dizileriyle ön plana çıkıyor. Deli Saraylı'yı yayınlayan, Karadağlar ve Muhteşem Yüzyıl için de geri sayım yapan Show TV dönem dizilerine yoğunlaşırken, Kanal D, Hanımın Çiftliği, Yaprak Dökümü, Fatmagül'ün Suçu Ne?, Türkan gibi uyarlama dizileri ekrana taşıyor. Star TV, Umut Yolcuları ve Behzat Ç gibi yeni yapımlarla polisiyeye ağırlık verirken, FOX, Deniz Yıldızı, Arka Sıradakiler, Çakıl Taşları gibi gençlik dizileriyle reyting yarışına ortak oluyor. TRT 1 ise, Küstüm Çiçeği, Halil İbrahim Sofrası, Yerden Yüksek gibi mahalle yaşantısını konu alan dizileriyle ön plana çıkıyor.
50 dizinin bütçesi: 60 milyon TL
Haftada toplam 4 bin 500 dakika, yani 75 saat dizi izliyoruz.
l Bir dizi, her hafta ortalama 250 bin TL'ye mal oluyor.
l Yıllık 60 milyon TL'lik bir sektör oluşturuyor.
l 50 dizide oyuncularla birlikte yaklaşık 5 bin kişi çalışıyor.
l Başrol oyuncuları, bölüm başına en az 25 bin TL ücret alıyor. Haftada bir dizi için oyuncuların tümüne ödenen
ücret ise 75 ila 125 bin TL arasında değişiyor.
l Yapımcılar, teknik ekibe 60 - 110 bin TL arasında ücret ödüyor.
l Senaristler bölüm başına 10 - 15 bin, yönetmenler de yine bölüm başına 10 - 15 bin TL alıyor.
l Yapımcılar dizilerinin aldığı reytinge göre, televizyon kanallarından ekstra ücret alıyorlar. Fatmagül'ün Suçu Ne, Ezel, Kurtlar Vadisi, Yaprak Dökümü, Hanımın Çiftliği gibi yüksek reytingli diziler, yapımcısına bölüm başına toplam 350 - 600 bin TL arasında ekstra para kazandırıyor.
Gercek hayatta yasanıyorsa dizilerde neden olmasın?
FARUK TURGUT-Yapımcı / Gold Film
Şikayetçi olanlar dürüst değil
Bu sene dizilerde özellikle erotizm öne çıkıyor. Bunun en somut örneği ise 'Fatmagül'ün Suçu Ne?' oldu. Dizinin reytinglerde birinci olmasını erotizmin öne çıkarılmasına bağlıyorum. Onun dışında kayda değer bir şey yok. İnsanların cinsel içerikli sahnelerden şikayetçi olduğuna inanmıyorum. Bu konuda dürüst davranmıyorlar. Reytingler ortada, o zaman kim seyrediyor bu dizileri? Talep olduğu için o sahneler kullanılıyor. Yoksa yapımcı oturduğu yerden böyle bir şey yapalım da ortalığı karıştıralım demez! Eğer şikayet ediyorlarsa seyretmesinler. 'Ailemle birlikte diziyi seyredemiyorum' lafını gerçekçi bulmuyorum. Cinsellik hayatın içinde bir şey, reyting almak için bu tarz unsurlar kullanılabilir. Bu sene polisiye denemeleri de yapılıyor. Ancak hiçbiri Arka Sokaklar'ın tadına ulaşamıyor. Dönem dizilerinin de suyu çıktı. Ekranda 4-5 dönem dizisi oldu ki, seyircinin bu kadar çok dönem dizisine tahammül edebileceğini sanmıyorum.
TİMUR SAVCI-Yapımcı / TİM'S Production
Cinselliğin nasıl gösterildiği önemli
Dizilerde cinsel içerik ve çarpık ilişkilerin nasıl gösterildiği ve işlendiği önemli. Bunun üzerinden bir genelleme yapmak mümkün değil. Zaten televizyonda müstehcenlik kanunlarla sınırlandırılmış, örf ve adetlere uygunlukla ilgili şartların çerçevesi net olarak çizilmiştir. Dönem dizileri arasında da gerçeği iyi yansıtanlar ve yansıtamayanlar var. Şu anda yayınlananların çoğuna başarılı diyebiliriz. Ülkemizde değişik dönemlere ait çok iyi korunmuş mekanlar, kostümler, aksesuvarlar olmamasına rağmen, çok zor koşullarda, çok emek vererek ve büyük yatırımlar yapılarak oldukça başarılı işler yapılıyor.
ŞÜKRÜ AVŞAR-Yapımcı / Avşar Film
Dikkat çekme taktikleri bunlar
Son dönemin dizileri, önceki yıllarda revaçta olan yapımların devamı niteliğinde. Bu sene yine edebiyat uyarlamaları ve dönem projelerini görüyoruz. Dönem filmi çekmek pahalı bir iş, ucuza mal etmeye çalışıldığında komik oluyor. Dizilerin bütçeleri daha fazla olduğu için, dönem projeleri konusunda sinemanın da üstüne çıktı. Dizilerin ilgi çekmek için gay ilişki sahneleri ya da tecavüz sahneleri kullanması doğru değil. Çıta yükseldikçe, yapımcılar 'seyirciyi ekrana çekmek için daha farklı ne yapabiliriz?' diye bir arayış içine girdiler. Bunlar bir anda fark edilmek için yapılan taktikler. Ben onu yapmamaya çalışıyorum.
NEBAHAT ÇEHRE-Oyuncu
Her şeyi pespembe göstermek yanlış
Tecavüz, uyuşturucu, cinayet yalnızca bugün işlenen konular değil. Televizyonda, sinema ve tiyatroda bazı gerçekleri aydınlatmak lazım. Her şeyi pespembe göstermek de faydalı değil. Yapılan işler gerçeğe yakın olmalı ancak aşırıya kaçılmamalı. Tecavüzü Fatmagül'de çok ince vermişler, çirkinleştirmeden. Eski filmlerde gerdek gecesinde, evlenen çift odasını kapatırdı. Eğer zerafetle yapılırsa hayatın içinde olan tecavüz, uyuşturucu gibi gerçekler ekrana getirilebilir. Yalnız, 'Bu çok kötü bir şey' mesajı verilmeli. Diziler izleyiciye kötü örnekleri yapın demiyorlar. Gördüğünüz zaman dünya düzeninden nefret ediyorsunuz. Ne kadar çirkinlikler var diyorsunuz. Eğer kanunsuzları kahraman gibi gösterirseniz bu özendirmek olur.
BURCU KARA-Oyuncu
Herkes almak istediğini alır
Bu yıllardır konuşulan ve tartışılan bir konu. O kadar çeşitli proje yapılıyor ki, o kadar çok alternatif var ki, elinizde kumandanız varsa ister seyreder ister seyretmezsiniz. Bu tip şeyleri anlatmaktan ve paylaşmaktan kaçarsak, bu onların olmadığı anlamına gelmiyor. Bunların toplumda daha ağır ve yaygın olanı var. Herkes almak istediği örneği alır. İyi şeyleri örnek alsınlar. Durup dururken kimsenin kafasına bir şey sokamazsınız. Kötü, kötü olarak gösteriliyor, özendirilerek gösterilmiyor.
MERVE SEVİ-Oyuncu
Onlar hikaye gerçek değil
Diziler, prime time zamanı 20.00 ile 23.00 saatleri arasında yayınlanıyor. Ana haber bültenlerinden önce yayınlanan bir dizi yok. Dört büyük kanalın hepsinde de bu böyledir. Aileler yemekten sonra televizyon başına geçip, çocuklarıyla birlikte dizileri izliyor. Ben dizilerin konularını yanlış bulmuyorum. Hepsi başka bir hikaye anlatıyor. Aileler eğitimli ise çocuğu da iyi bir eğitim almışsa, kötülerin yanlış anlaşılmalara yol açacağını zannetmiyorum. Onlar birer hikaye, gerçek değil. O hikaye en güzel şekilde ekrana getirilmeye çalışılıyor. Bence güzel de yapılıyor.
BENNU YILDIRIMLAR-Oyuncu
Layıkıyla yapılırsa sakınca yok
Diziler toplumumuzda olmayan şeyleri göstermiyor ki! Bunların nasıl gösterildiği önemli. Tabii ki çocukların izleyeceği saatlerin dışında yayınlanması herkes için daha olumlu. Televizyon çocuklar için hipnoz etkisi yaratıyor. Layıkıyla yapıldığı, iyi yazıldığı ve iyi çekildiği zaman, hayatımızda olan şeylerin ekranda gösterilmesinde sakınca yok.
Doç. Dr. HALİL NALÇAOĞLU-Sosyolog
Daha çok 'Vay canına' diyeceğiz
Medyanın çok temel iki stratejisi var. Biri şiddet, biri cinsellik. Tecavüz gibi hassas bir konu iki noktaya da hitap ediyor. 'Eğer gerçek hayatta bu tür üzücü olaylar gerçekleşiyorsa dizilerde neden olmasın?' sorusu akla geliyor. Bunların çok özgür biçimde yayınlanması kamuoyunda rahatsızlık yaratır. Bu konular sanatçı duyarlılığı ve sorumluluğuyla ele alınmalı. Kesinlikle abartılmamalı. Bir karakterin 8 kez kalp krizi geçirmesi de en az bunlar kadar travmatik bir durum. Diziler üzerinde denetleyici otoritenin yasaklarına karşıyım. Eşcinsellik reel bir olgu olarak, heteroseksüel aşklar kadar meşru bir aşktır. Yatakta gösterilmesi konusunda ise, heteroseksüel bir aşkın gösterilme sınırıyla eşcinsel aşkın sınırı da o olmalı. Ektra kısıtlama olmamalı. Türkiye her geçen gün yeniliklerle tanışıyor. Bu bir toplumsal kırılma değil, bir eğrilme. Siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda 'Vay canına' dediğimiz konuları daha görmeye devam edeceğiz.
ERHAN YASAR-Sosyolog
Ani bir çözülme yaşandı
Bugün dizilerde gösterilen unsurlar, Avrupa'da aslında konu bile değil! 'Aman Allahım' demek gereksiz. Bugün ekranda görünen bir çok konu eskiden tabuydu, konuşulmuyordu. Aniden bir çözülme, özgürleşme oldu. Artık daha çok tolere ediliyor. Bu olumlu bir gelişme. Ben normal karşılıyorum. Elbette olumsuz yönlendici etkisi de olabilir. TV yayınlarının denetiminden sorumlu makamların sosyolojik, sosyopatolojik potansiyel etkileri göz önünde tutmaları gerekir. Sorumsuzluk kaldıracak bir alan değil bu. Yerli dizilerden yalnızca Türk Malı'nı izliyorum. Paçavraya çevrilen Türkçe'mizi çok güzel protesto ediyor. Dahice hazırlanmış.
Öznur KAYMAK - Erçin DAĞ EYSEN / AKŞAM