DİYANET AÇIKLADI! FAZLADAN MI ORUÇ TUTUYORUZ?
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada neler söylendi?
Diyanet İşleri Başkanlığı, "Halkımız, Başkanlığımızın büyük bir
hassasiyetle üzerinde durduğu namaz vakitleri konusunda hiçbir
tereddüt yaşamadan ibadetlerini gönül huzuru içerisinde yapmaya
devam edebilir." açıklamasını yaptı.
İKİ ELEŞTİRİYE CEVAP
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, imsak
vakti ile ilgili çıkan haberler dolayısı ile yazılı bir açıklama
yapılmasına lüzum görüldüğü belirtildi. Son zamanlarda özellikle
imsak vakitlerine ilişkin olarak Başkanlığın, ’İmsak vakitlerinden
temkini kaldırarak imsaki vaktinden daha sonraya bıraktığı ve
böylece imsak vakti girmiş olmasına rağmen insanların yemeye içmeye
devam etmelerine yol açarak oruçlarını tehlikeye attığı’ ve ’İmsaki
vaktinden öne alarak insanları daha vakit varken bir saat
öncesinden oruca başlattığı ve sabah namazını vaktinden önce
kılmalarına yol açtığı ve böylece namazlarının batıl hale gelmesine
sebebiyet verdiği’ yönünde iki tür eleştiriye muhatap olduğu
kaydedildi.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ GÖZLEM YAPTI
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, imsak ve yatsı vakitleri ile ilgili
hesaplarının yerindeliğini ölçmek ve muhatap olduğu iddiaların
doğruluk derecesini tespit etmek üzere geçen yıl Ramazan ayının
hemen akabinde yatsı ve sabah vakitlerinin tespitine yönelik yeni
bir gözlem çalışması yapmaya karar verdiği kaydedilen açıklamada;
bu karar çerçevesinde Ankara Üniversitesi ile bir protokol
imzalandığı belirtildi. 2011 yılı Eylül ayında başlatılan projede
gözlemlerin hem gelişmiş astronomik aletler, hem de göz ile (denek
gözlemcilerle) olmak üzere iki yöntemle gerçekleştirildiği ifade
edildi.
İNCELETTİK BİZİM SONUÇLARIMIZLA ÖRTÜŞÜYOR
Başkanlık halen devam eden proje ile ilgili ulaşılan sonuçları
şöyle sıraladı: "Hata payları da göz önünde bulundurularak
değerlendirildiğinde aletle yapılan gözlemlerden kabaca elde edilen
sonuçlar, Başkanlığımız takvimlerinde verilen akşam/yatsı ve
imsak/sabah vakitleriyle örtüşmektedir. Gözlem yeri, şehir
ışıklarının yansıması, havanın berraklık durumu, gözlemci denek
sayısı, insan gözü ile aletin algılama gücü farkı vb. etkenlerden
kaynaklandığı düşünülen sebeplerle gözle yapılan gözlemler ile
Başkanlığımız takviminde verilen akşam/yatsı ve imsak/sabah
vakitleri arasında bir miktar farlılıklar izlenmiştir. Ancak bu
farklılıklar büyük ölçüde temkin payları kapsamında
değerlendirilebilecek niteliktedir."
MEKKE-İ MÜKERREME VE MEDİNE-İ MÜNEVVERE’DEKİ UYGULAMA DA
BÖYLEDİR
Diyanet’in imsak vaktini belirlerken güneşin
18 derece ufka yaklaşmasını esas alan ölçüsünün, bütün İslam
dünyasında imsak vakitlerinin belirlenmesinde esas alınan en düşük
derece olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bazı
İslam ülkeleri ve Müslüman topluluklar daha ihtiyatlı hareket etmek
için güneşin 19 derece ufka yaklaşmasını esas almaktadırlar. İslam
dünyasında imsak vakitlerinin belirlenmesinde 18 dereceden daha
düşük bir ölçüyü esas alan herhangi bir ülke bulunmamaktadır.
Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’deki uygulama da
böyledir.
NAMAZDA DA ORUÇDA DA TEREDDÜT ETMEYİN
Ancak yaz aylarında yatsı ve imsak vakitlerinin oluşmadığı ileri
enlemler bunun dışındadır. Öteden beri İslam astronom ve
muvakkitleri de imsak vaktini belirlerken en az 18 dereceyi esas
almışlardır. Bu vakit, -ilk anda çıplak gözle fark edilemese dahi-
sabah şafağının başlama vaktidir. Diğer taraftan dört mezhebin de
dâhil olduğu İslam âlimlerinin büyük bir çoğunluğuna göre yatsı
vakti ile sabah namazı/imsak vakti arasında mühmel bir vakit
yoktur. Yatsı vakti çıkar çıkmaz sabah namazı vakti girer.
Dolayısıyla imsakin sabah tanının bilimsel olarak başlangıç
vaktinden daha sonraya bırakılması, yatsı namazı vaktinin sonu
konusunda başka tereddütler ortaya koyacaktır. Netice itibariyle bu
saatten sonra kılınan sabah namazı ve başlanan oruçlara ilişkin
olarak herhangi bir tereddüt uyandırılması doğru değildir.
Halkımız, Başkanlığımızın büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğu
namaz vakitleri konusunda hiçbir tereddüt yaşamadan ibadetlerini
gönül huzuru içerisinde yapmaya devam edebilirler."