17 Mayıs 2010 09:07
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:18
DISCOVERY CHANNEL ‘LAGARİ HASAN'I UÇURAMADI!..
Dünyaca ünlü belgesel kanalı ‘Discovery Channel, Lagari Hasan Çelebi'nin kendi yaptığı roketle kendini fırlattığı o müthiş deneyi 477 yıl sonra yeniden gerçekleştirdi. Ancak sonuç hüsrandı.
ÖNCEKİ gün Discovery Channel’i seyredenler ilginç bir sürprizle karşılaştılar. Kanalın en eğlenceli programlarından biri olan Mythbusters’da ‘roketman’ başlığıyla bildik bir tarihi olay yeniden canlandırılıyordu. Anlaşılan, Discovery’ciler, bizim efsane kahramanımız Lagari Hasan Çelebi’yi daha yeni keşfetmişlerdi. ‘Roketman,’ Sultanahmet Camii’in önünden roketle havalanıyor, gökyüzünde bir süre süzüldükten sonra kanatlarını kullanarak yine aynı yere iniyordu. Hemen arkasından aynı şeyi Okan Bayülgen de yapıyordu, ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ filmindeki görüntüleriyle.
Zayıflıktan Lagari
Bilenler bilir, efsanenin kaynağı şu bizim sevimli seyyahımız Evliya Çelebi’den başkası değildir. Çelebi, ünlü Seyahatname’sinin birinci cildinde Dördüncü Murat’ın kızı Kaya Sultan’ın doğduğu gece Sarayburnu’nda düzenlenen şenlikleri anlatır her zamanki eğlenceli üslûbuyla. Takvimler 1633 yılını göstermektedir ve tahmin edilebileceği gibi herkesin keyfi yerindedir. Şenlikler sırasında, zayıflığı dolayısıyla ‘Lagari’ diye anılan Hasan Çelebi de kendi hazırladığı roketle havalanır. Bir süre havada süzülür ve barutu bitince de, önceden hazırladığı kanatları kullanarak denize iner. Hasan Çelebi’nin roketle ne kadar yükseldiği konusunda rivayetler muhteliftir. Kimine göre bin metre, kimine göre ikibin beşyüz metre...
Benzerini yaptılar
Mythbusters ekibinin günümüzün teknik imkânlarıyla yeniden denemeye çalıştığı işte bu uçuştu. Önce uzun uzun bunun mümkün olup olamayacağını tartıştı ekip elemanları. Arkasından, eldeki mevcut bilgilerle, bizim Hasan Çelebi’nin kullandığına benzer bir roket yaptılar. Roketin içine bir paraşüt, Hasan Çelebi’yi temsilen de bir manken koydular. Mankenin Hasan Çelebi’ye benzemesi için bıyık takmayı ve o günün şartlarına göre giydirmeyi ihmal etmediler tabii ki.
5 metrede düştü
Arkasından da kontrol odasına girip roketi ateşlediler. Roket sahiden de havalanmış ama az biraz yükseldikten sonra kontrolden çıkarak üç-beş metre öteye düşüvermişti. Mythbusters ekibi hemen roketin yanına koşacak, hem roketin hem de Hasan Çelebi’yi temsil eden maketin parçalandığını göreceklerdi. Çıkan sonuç netti: 1633’te böyle bir deney yapılamazdı, zihnimizi ve hayal gücümüzü zorlayarak yapıldığını kabul edeceksek şayet, Hasan Çelebi’nin sağ kalabilmesi mümkün değildi. Öyle süzüle süzüle Sinan Paşa Sarayı’nın önünde dalgalarla kucaklaşması ise tamamiyle ihtimal dışıydı.
Mübalağa uzmanı
Yaptığımız küçük bir araştırma, Lagari Hasan Çelebi ile ilgili tek bilginin Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer aldığını gösteriyor. Bunun dışındaki hiçbir Osmanlı kaynağında böyle bir kişiden de, böyle bir deneyden de söz edilmiyor. Eh, bilenler bilir, Evliya Çelebi iyidir hoştur da, nasıl demeli, mübalağa konusunda da elini hiç korkak alıştırmamıştır. Anlattığı öyle şeyler vardır ki, sevimli bir tebessüm eşliğinde okunabilir ancak...
Norveç’ten haber
Ancak, aradan yüzyıllar geçtikten sonra nasıl olmuşsa olmuş bu bilgi, Norveç Havacılık Müzesi mahreciyle dünya basınında patlayıvermiştir. ABD’de yayınlanan Weekly World News isimli dergi, Norveç Havacılık Müzesi Müdürü Mauritz Roffavik’e dayanarak, dünyada ilk insanlı uzay uçuşunu Hasan Çelebi isimli bir Osmanlı Türk’ünün yaptığını yazacaktı. Dergiye göre, Hasan Çelebi, barutla çalışan iki katlı roketi 1633’de ateşlemiş, 2.5 kilometre yükselen roket daha sonra denize düşmüştü.
6 da küçük motor
Norveç Havacılık Müzesi Müdürü Mauritz Roffavik, daha teknik bilgiler vermekten de kaçınmıyordu. Buna göre, Hasan Çelebi’nin roketinin ana motorunun çevresinde altı küçük motor daha vardı ve bu küçük motorlar, roketi havaya yükselten ilk kademeyi oluşturuyordu. Roffavik, “İlk kademede yer alan bu roketlerin yakıtı tükendiğinde, ikinci kademeyi oluşturan ve daha büyük olan ana motor devreye girdi ve roketin daha da yükselmesini sağladı” diyecekti. Gerisi de Evliya Çelebi’nin anlattığı gibiydi zaten: Roket 300 metre yükseldiğinde Hasan Çelebi roketi terk ederek, bir tür paraşüt yardımıyla yavaşça denize inecekti.
İnsanlı ilk uçuş
İşin daha da ilginç tarafı, ABD’deki ünlü Smithsonian Enstitüsü Uzay Araştırmaları Bölümü Başkan Yardımcısı Frank Winter da bunu doğrulamış, “Türk roket adam Hasan Çelebi’nin 1633’teki denemesi şimdiye kadar kayıtlara geçen ilk insanlı uçuş denemesidir” demişti.
Padişahım seni Hûdâ’ya ısmarladım İsa Nebi ile konuşmağa gidiyorum
Evliya Çelebi, o geceyi ünlü Seyahatname’sinde şu sözlerle anlatıyor: “Murad Hân’ın Kaya Sultân isimli kızı dünyaya geldiği gece akika kurbanı şenliği oldu. Bu Lagarî Hasan elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişek îcad eyledi. Sarayburnu’nda Hünkâr huzurunda fişenge bindi ve şâkirtleri (yardımcıları) fitili ateşlediler. Lagarî, ‘Padişahım seni Hûdâ’ya ısmarladım. İsa Nebi ile konuşmağa gidiyorum’ diyerek semaya fırladı. Yanında olan diğer fişekleri ateşleyip rûy-u deryâyı (deniz yüzeyini) çırağan eyledi (aydınlattı). Fişengi kebirinin (büyük roketin) barutu kalmayınca zemine doğru inerken kartal kanatlarını açarak Sinan Paşa Köşkü önünde deryaya indi ve padişahın huzuruna geldi. Zemini bûs ederek (öperek), ‘Padişahım, İsâ Nebî sana selam söyledi’ diyerek şakaya başladı. Bir kese akçe ihsân olunup 70 akçe ile sipahi yazıldı.”
Yaptığını, yapamadılar
Lagari Hasan Çelebi’nin kendi yaptığı roketle kendini fırlattığı o müthiş deneyini, 477 yıl sonra ünlü belgesel kanalı Discovery Channel gerçekleştirdi. Temsili mankene, Hasan Çelebi’ye benzetmek için bıyık bile taktılar ama uçurmayı başaramadılar. Oysa Lagari Hasan Çelebi, Evliya Çelebi’nin anlatımına göre barutunun gücü yettiğince gökyüzüne yükselmiş, düşerken de takma kanatları kullanıp denize inmiştir. 1633 yılındaki o müthiş gün de gravür ve resimlere böyle yansımıştır.
Sefa Kaplan/Hürriyet
Zayıflıktan Lagari
Bilenler bilir, efsanenin kaynağı şu bizim sevimli seyyahımız Evliya Çelebi’den başkası değildir. Çelebi, ünlü Seyahatname’sinin birinci cildinde Dördüncü Murat’ın kızı Kaya Sultan’ın doğduğu gece Sarayburnu’nda düzenlenen şenlikleri anlatır her zamanki eğlenceli üslûbuyla. Takvimler 1633 yılını göstermektedir ve tahmin edilebileceği gibi herkesin keyfi yerindedir. Şenlikler sırasında, zayıflığı dolayısıyla ‘Lagari’ diye anılan Hasan Çelebi de kendi hazırladığı roketle havalanır. Bir süre havada süzülür ve barutu bitince de, önceden hazırladığı kanatları kullanarak denize iner. Hasan Çelebi’nin roketle ne kadar yükseldiği konusunda rivayetler muhteliftir. Kimine göre bin metre, kimine göre ikibin beşyüz metre...
Benzerini yaptılar
Mythbusters ekibinin günümüzün teknik imkânlarıyla yeniden denemeye çalıştığı işte bu uçuştu. Önce uzun uzun bunun mümkün olup olamayacağını tartıştı ekip elemanları. Arkasından, eldeki mevcut bilgilerle, bizim Hasan Çelebi’nin kullandığına benzer bir roket yaptılar. Roketin içine bir paraşüt, Hasan Çelebi’yi temsilen de bir manken koydular. Mankenin Hasan Çelebi’ye benzemesi için bıyık takmayı ve o günün şartlarına göre giydirmeyi ihmal etmediler tabii ki.
5 metrede düştü
Arkasından da kontrol odasına girip roketi ateşlediler. Roket sahiden de havalanmış ama az biraz yükseldikten sonra kontrolden çıkarak üç-beş metre öteye düşüvermişti. Mythbusters ekibi hemen roketin yanına koşacak, hem roketin hem de Hasan Çelebi’yi temsil eden maketin parçalandığını göreceklerdi. Çıkan sonuç netti: 1633’te böyle bir deney yapılamazdı, zihnimizi ve hayal gücümüzü zorlayarak yapıldığını kabul edeceksek şayet, Hasan Çelebi’nin sağ kalabilmesi mümkün değildi. Öyle süzüle süzüle Sinan Paşa Sarayı’nın önünde dalgalarla kucaklaşması ise tamamiyle ihtimal dışıydı.
Mübalağa uzmanı
Yaptığımız küçük bir araştırma, Lagari Hasan Çelebi ile ilgili tek bilginin Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer aldığını gösteriyor. Bunun dışındaki hiçbir Osmanlı kaynağında böyle bir kişiden de, böyle bir deneyden de söz edilmiyor. Eh, bilenler bilir, Evliya Çelebi iyidir hoştur da, nasıl demeli, mübalağa konusunda da elini hiç korkak alıştırmamıştır. Anlattığı öyle şeyler vardır ki, sevimli bir tebessüm eşliğinde okunabilir ancak...
Norveç’ten haber
Ancak, aradan yüzyıllar geçtikten sonra nasıl olmuşsa olmuş bu bilgi, Norveç Havacılık Müzesi mahreciyle dünya basınında patlayıvermiştir. ABD’de yayınlanan Weekly World News isimli dergi, Norveç Havacılık Müzesi Müdürü Mauritz Roffavik’e dayanarak, dünyada ilk insanlı uzay uçuşunu Hasan Çelebi isimli bir Osmanlı Türk’ünün yaptığını yazacaktı. Dergiye göre, Hasan Çelebi, barutla çalışan iki katlı roketi 1633’de ateşlemiş, 2.5 kilometre yükselen roket daha sonra denize düşmüştü.
6 da küçük motor
Norveç Havacılık Müzesi Müdürü Mauritz Roffavik, daha teknik bilgiler vermekten de kaçınmıyordu. Buna göre, Hasan Çelebi’nin roketinin ana motorunun çevresinde altı küçük motor daha vardı ve bu küçük motorlar, roketi havaya yükselten ilk kademeyi oluşturuyordu. Roffavik, “İlk kademede yer alan bu roketlerin yakıtı tükendiğinde, ikinci kademeyi oluşturan ve daha büyük olan ana motor devreye girdi ve roketin daha da yükselmesini sağladı” diyecekti. Gerisi de Evliya Çelebi’nin anlattığı gibiydi zaten: Roket 300 metre yükseldiğinde Hasan Çelebi roketi terk ederek, bir tür paraşüt yardımıyla yavaşça denize inecekti.
İnsanlı ilk uçuş
İşin daha da ilginç tarafı, ABD’deki ünlü Smithsonian Enstitüsü Uzay Araştırmaları Bölümü Başkan Yardımcısı Frank Winter da bunu doğrulamış, “Türk roket adam Hasan Çelebi’nin 1633’teki denemesi şimdiye kadar kayıtlara geçen ilk insanlı uçuş denemesidir” demişti.
Padişahım seni Hûdâ’ya ısmarladım İsa Nebi ile konuşmağa gidiyorum
Evliya Çelebi, o geceyi ünlü Seyahatname’sinde şu sözlerle anlatıyor: “Murad Hân’ın Kaya Sultân isimli kızı dünyaya geldiği gece akika kurbanı şenliği oldu. Bu Lagarî Hasan elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişek îcad eyledi. Sarayburnu’nda Hünkâr huzurunda fişenge bindi ve şâkirtleri (yardımcıları) fitili ateşlediler. Lagarî, ‘Padişahım seni Hûdâ’ya ısmarladım. İsa Nebi ile konuşmağa gidiyorum’ diyerek semaya fırladı. Yanında olan diğer fişekleri ateşleyip rûy-u deryâyı (deniz yüzeyini) çırağan eyledi (aydınlattı). Fişengi kebirinin (büyük roketin) barutu kalmayınca zemine doğru inerken kartal kanatlarını açarak Sinan Paşa Köşkü önünde deryaya indi ve padişahın huzuruna geldi. Zemini bûs ederek (öperek), ‘Padişahım, İsâ Nebî sana selam söyledi’ diyerek şakaya başladı. Bir kese akçe ihsân olunup 70 akçe ile sipahi yazıldı.”
Yaptığını, yapamadılar
Lagari Hasan Çelebi’nin kendi yaptığı roketle kendini fırlattığı o müthiş deneyini, 477 yıl sonra ünlü belgesel kanalı Discovery Channel gerçekleştirdi. Temsili mankene, Hasan Çelebi’ye benzetmek için bıyık bile taktılar ama uçurmayı başaramadılar. Oysa Lagari Hasan Çelebi, Evliya Çelebi’nin anlatımına göre barutunun gücü yettiğince gökyüzüne yükselmiş, düşerken de takma kanatları kullanıp denize inmiştir. 1633 yılındaki o müthiş gün de gravür ve resimlere böyle yansımıştır.
Sefa Kaplan/Hürriyet