Diploma varmış, yokmuş boş geçin! Diploma “iyi yönetici” olmanın garantisi mi?
Medyaradar analisti Atilla Akar, diploma tartışmasına, pek üzerinde konuşulmayan çok farklı bir boyuttan baktı…
Efendim; Türkiye -maalesef- beyhude bir “Diploma tartışması” na kilitlenmiş vaziyette. Diploma ile yatıp diploma ile kalkıyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun diploması var mıymış yok muymuş. Hukuken geçerli miymiş, idari olarak uygun muymuş? Şu muymuş, bu muymuş? Çok umurumdaydı!..
Tamam anladık, kural bu, lâzım filan. İyi de diyelim ki adamın 10 tane diploması varmış ama hırsızın, uğursuzun, üçkâğıtçı şerefsizin, beceriksizin tekiymiş. Ne yapayım ben o diplomaları. Alsın da duvarına assın!..
Bize Feraset Sahibi Politikacılar Lâzım!
“Ne yani sen şimdi diplomanın hiç mi değeri yok diyorsun?” diyenler çıkabilir. Hayır. Onu demiyorum. Eğer bu bir kural olarak konmuşsa bir anlamı var demektir. İster benimse, ister benimseme uymak lâzım. “Diploma da neymiş” türü lakayt tavır değil yani. Tam bu noktada tartışmada adı geçen kişilerden bağımsız bir şey söylemeye çalışıyorum. Anlayan anlayacaktır!..
Elbette ki diploman yoksa ya da sıkıntılı ise bunu yok sayalım, görmezden gelelim ya da “Diploma ne ki, gelsin zırcahil ümmiler başkan olsun” anlamında değil. “Devlet makamlarını tahsilsiz, eğitimi olmayanlar doldursun” diyende yok. (Gerçi şimdi “Eğitimli ama yetersizler” doldurmuşa benziyor o başka!) Ben sadece diplomanın “Tek ve en önemli kriter” olamayacağını söylüyorum. Bunu biraz hatırlasak fena olmaz gibime geliyor!..
Muhakkak ki ortaya bir kriter koymak lâzım. Bunu reddedemem. Hatta olması şart. Devlette “Kim olursan ol gel” denilemez. Fakat aynı şekilde “Diploman var o halde kim olursan ol gel” de denilemez. İşin etik ve yetenek cepheleri de var. Oraya bostan korkuluğu seçmiyoruz!..
Kavun Değil ki Koklayarak Alasın!..
Hep “Liyakat” diyoruz ama bu doğrudan diploma ile sağlanabilen bir şey de değil. Diploma önemli bir kriterdir. Ama ortalığı makamını dolduramayan, layık olup, yaraşmayan, o yeterliğe sahip olmayıp, uygun düşmeyen kişilerde doldurabilir. İster bir yerde musluk tamirciliği yapan kimse olsun, ister devletin en tepesi o işi hakkını verecek biçimde yapacak bilgi, deneyim, perspektif, yeterlilik ve yeteneğe sahip bir kimse olsun prensip aynıdır.
Aşağı yukarı aynı anlama gelmek üzere benzer bir kavram ise “Ehillik” tir. Hangi makamda olursa olsun icra etmesi beklenen görev veya çalışma konusunda bilgi ve tecrübe yeterliliğine sahip kişi olarak düşünebiliriz. O alanda maharetli, muktedir, ehliyet sahibi kişidir de diyebiliriz.
Lakin burada ciddi bir sıkıntı var. O da sosyal - siyasal alanın somut bir alan olmaması, araya ideoloji, inanç, bağlanma, vb gibi faktörlerin girmesidir. Bir musluk tamircisi boruları patlatır veya musluğu halen su damlatır bırakırsa onun “Ehil” olmadığına hemen karar verebiliriz. Ancak aynı şey siyasetçiler için geçerli olmayabilir. Maalesef onları ülkeyi batırana kadar fark edemeyebiliriz. Hiçbiri kavun değil ki koklayıp alasın. Ya da bir test uygulayıp ona göre davranasın.
“Yetersizlerin Yükselişi ve Hakimiyeti”
Burada oluşan çelişki galiba şudur. Demokrasi niteliğe değil niceliğe endeksli bir rejimdir. O yüzden ben demokrasinin ana trendinin “Yetersizlerin yükselişi ve hakimiyeti” olduğunu düşünürüm. Nitelik özendirilmez ya da istisnadır. Aslında her biri birer reklamcılık ürünü olan ve hamaset sahibi liderler alanlarda, medyada birer ticari ürün gibi pazarlanır. Yeter oy alan her kimse öne çıkabilir. “Kitleler çağı” nın özelliğidir bu. Bünyesindeki çelişki budur.
O yüzden her alanda nicelik niteliğe galebe çalar. Tersi her arzu ve arayış hemen “Seçkincilik” ile suçlanıp, damgalanıp tartışma dışına atılır. Bu yüzden sistemin işleyişi her zaman avamı pohpohlayan ve avam tarafından pohpohlanan bir tür “al gülüm ver gülüm” ilişkisi geliştiren liderlere kalır.
Diploma Artık Bürokratik Bir Formalitedir!
Tam bu noktada günümüzdeki diploma tartışması artık sistemin kuralı olmaktan çıkıp (Zaten o kurallar çoktan ihtiyaca göre yontuldu) rakibin siyaseten “Önünün kesilmesi” çabasına dönüşmüşe benzemektedir.
O yüzden diploma şartının -kâğıt üzerinde olsa bile- fiilen geçersizleştiğini düşünüyorum. Ayrıca bünyesinde çelişki ve sakıncalar ürettiğini zannediyorum. Diploma artık sistemin iyi işleyeceğinin ya da seçilecek kişinin “İyi bir yönetici” (Ne demekse!) olacağının garantisi değildir. Tamamıyla bürokratik bir “Formalite” düzeyine inmiştir.
Diploma “Yeni Cehalet” in Perdeleyicisidir!..
Maalesef günümüzde klasik cehaletten apayrı olarak “Yeni cehalet” türemiştir. Artık akademik eğitim ya da diplomada o kişiyi bilgili biri yapmaya yetmemektedir. Bunu anlamak için TV’lerdeki sözüm ona “Bilgi yarışmaları” ndaki sefalete bakmak bile yeterlidir. Çoğu en basit soruları bile cevaplamaktan acizdirler. Bunların bir gün siyasete atıldıklarını ve yönetime geldiklerini bir düşünsenize. “İdiokrasi” realize olur!..
Diplomalı veya eğitimli cahiller nispeten yeni bir olgudur. Bunlar dünyayı yorumlamaktan, olaylar arasında bağ kurmaktan, ufuk sahibi olmaktan uzaktırlar. Üstünkörü bilgilerle yetinirler. Herhangi bir noktada derinlemesine bir fikirleri yoktur. O yüzden diploma “Seçkin düşünebilme” nin garantisi de değildir. O, herkeste bulunmayan çok özel bir meziyettir ve diploma ile doğrudan ilgisi yoktur.
Bülent Ecevit Örneği!..
Bu aşamada “İronik” diyebileceğimiz tuhaf durumlar olabilir. Misal, rahmetli Bülent Ecevit. Defalarca başbakanlık yapmış, hep Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunmuş ama bu kritere göre cumhurbaşkanı adayı olamıyordu. Çünkü sadece Robert Kolej diploması vardı. O da lise düzeyinde sayılıyordu. Ankara Üniversitesi Dil tarih Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi bölümüne kayıt yaptırmasına rağmen devam edemedi.
İngiltere’de olduğu yıllarda ise Londra’da üniversiteye kayıt yaptırdı. Burada İngiliz dili ve edebiyatı, Sanskritçe, Bengalce ve sanat tarihi eğitimi aldı ama bitiremedi. Yani onca eğitim ve birikimine rağmen cumhurbaşkanı seçilemezdi. Fakat başbakan olabiliyordu. Oysa her açıdan çok uygundu. Tam bir “Saçmalık” değil mi?..
Bunu bilhassa İmamoğlu için söylemiyorum. Bir insan İstanbul gibi ülke büyüklüğü ve nüfusuna sahip bir şehre belediye başkanı olabiliyor ama şayet diploması yoksa cumhurbaşkanı seçilmeyi bırakın aday bile olamıyor. Çelişik değil mi? Burada da bir anormallik yok mu?..
“Kural Kuraldır” Ama!..
Tabii “Kural kuraldır” denilebilir ve haklıdırlar. Ancak kuralda bir saçmalık yok mu? Muhakkak ki burada ilkokul, ortaokul yahut okuması yazması olmayan birinden söz etmiyoruz. “Süzme cahiller” i el üstünde tutalım diyende yok. Lakin fazla okuyamamış ama çok yetenekli, kendini yetiştirmiş, emsallerinden üstün insanlar çıkabilir.
Muhakkak ki tersi de olabilir. Üniversite diploması olup, çok beceriksiz, kafasız, ülkeyi ateşe atabilecek karakterde kişilerde olabilir. Diplomalı biride çok zaaflı, yetersiz çıkabilir. Hele de sistemin her alan ve düzeyde “Mürekkep yalamış diplomalı cahilleri”, çapsızları teşvik ettiği, zaten çok az sayıdaki niteliklileri ayıklayıp, dışladığı düşünülürse böylesi potansiyel bir ihtimal her zaman vardır.
Buradan “Diploma da ne?” , “Okumak da ne?” gibi bir sonuç çıkartılmamalıdır. Her zaman tercih diploma sahibi, iyi eğitimli insanlardan yana olmalıdır. Ancak diplomayı kesin ve adeta tek kural olarak dayatmak biraz sıkıntılı. Buna nasıl bir formül bulunur bilmiyorum. Lakin bunun uygun bir düzenlemesi acilen yapılmalı.
Bu Vasıflara Kim sahip İse!..
Sonuç olarak; benim kriterlerim ise bambaşka. Buralara odaklanmak lâzım. Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacak ve Türkiye’yi yönetecek kişi birçok vasfı bünyesinde barındırmalı. Eğitim seviyesinin yanında (Ülkesine karşı sevgi ve sorumluluğu saymıyorum bile) Donanımlı, liyakat, keskin zekâ, bilgi ve deneyim sahibi, öngörülü, sezgileri güçlü, ferasetli, kavrayışı geniş, olayları analiz yeteneği olan, çevresiyle istişare edebilen ama kendi kararlarını kendi alan, perspektif sahibi, yönlendirmelere dikkatli, inisiyatif sahibi, devlet kurumlarıyla uyumlu çalışabilen, gerekirse ani kararlar alabilen ve çekince göstermeyen, makamını dolduran ve tabii ki sadece bir kesimin değil herkesin cumhurbaşkanı olup, partizanlık yapmayan, cumhuriyetin temel ilkelerini savunabilecek, vb nitelikte biri olmalı.
Bunlar direkt diploma ile sağlanabilen vasıflar değildir. O yüzden son diploma tartışması –kişilerden bağımsız olarak- benim hiç umurumda değil. Ben sadece devlet yönetiminde “Kaliteli” insanlar görmek istiyorum. Her kim olursa olsun fark etmez. Bu nitelikler kimde ise benim rızamı o alabilir ancak!..
27. 02. 2025