"DİNDAR İNSANLARIN VİCDANI VARDIR" DEMİŞTİM!
Ertuğrul Özkök, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın feryatlarına kulak verilmeli" çıkışını nasıl yorumladı?
Dindar insanların vicdanı varmış
İÇİNİZDE “vicdan” denen şeyin bir su damlası, bir guddesi kalmışsa.
Hukuk denen şeyden zerre kadar nasibinizi almışsanız.
İçinizde, ta şuranızda, kalbinizin attığı yerde, makul bir insan oturuyorsa.
Evet, bunlar varsa ve dün Yılmaz Özdil’in o şahane yazısını okumuşsanız.
Etkilenmemeniz mümkün mü?
Ha.. mümkün mü...
Buyrun, vicdan sahibi insanlar sesini yükseltmeye başladı.
* * *
Teşhisimi açıkça yazayım.
Ergenekon davasına destek veren cenahta ikinci ciddi çatlak dün ortaya çıktı.
Birinci çok ciddi çatlak, Sami Selçuk’un “Star” Gazetesi’nden ayrılmasıydı.
İkinci çok ciddi çatlak, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dünkü sözleridir.
Son 15 gün içindeki bu iki çok önemli çıkış, Ergenekon davasının seyrinde, dönüm noktalarıdır.
Bu çatlak, “vicdan” ve adalet duygusu ile “rövanşist jakoben liberallik” arasındaki çatlaktır.
* * *
“Dindar insanların vicdanı vardır” demiştim.
“O vicdan, er veya geç, yapılanı görecektir” demiştim.
Haklı çıktım.
Beni haklı çıkaran tavır da, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan geldi.
Hiç şaşırmadım.
Kimseye mudanası olmayan, vicdanı bir şey söylediği zaman, “Cemaatime ters düşerim” korkusu, endişesi tanımadan konuşan bir insandır Arınç.
Er veya geç, ondan böyle bir çıkışı bekliyordum.
Şaşırmadım.
Söylediği çok açık, çok seçik:
“Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın feryatlarına kulak verilmeli.”
Arınç böyle yapmakla, Ergenekon davasına zarar mı veriyor?
Hayır, asla...
Tam aksine, yargıyı vicdanlı davranmaya davet ederek, Ergenekon davasına, başlangıçtaki itibarını tekrar kazandırmaya yardımcı oluyor.
Emin olun bu hepimizin istediği bir şey.
Çünkü vicdan sahibi insanlar aynı zamanda şunu da çok iyi biliyor.
Bu davada Türkiye’de gerçek bir demokrasinin geleceği açısından çok vahim çeteleşme ve darbe girişimleri de yargılanıyor.
Davanın itibarını kaybetmeden sürdürülmesi hepimizin menfaatine.
Bülent Arınç’ın sözlerini bu açıdan değerlendirmek gerekir.
* * *
Peki bütün bu olup bitenler karşısında hâlâ sessizliğini koruyan, hatta “Davada gedik açılmasın” diye bütün bu hukuksuzlukların bahanelerini uydurmaya çalışanlar; mesela “Kurunun yanında yaş da yanacak” diye iğrenç sivil fetvalar verenler; “Zamanında bize de yapılmıştı” diyerek, bugünün bahanesini, geçmişin askeri darbe dönemlerinde arayacak kadar, entelektüel mazisini bir yazıyla yiyip bitirenler...
Onlar kim?
Çoğu “sol gelenekten” gelen yeni liberaller.
Eskiden vicdanları yoktu, şimdi ise hiç kalmadı.
* * *
Bundan 30 yıl önce, yani Soğuk Savaş döneminde; “Barış Derneği” davasında 38 ay süresince yargılanan Ali Sirmen, dün köşesinde şu çok ilginç karşılaştırmayı yapıyordu.
“Bizim 12 Eylül’deki tutukluluk koşullarımız, onlarınkinden (Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan) çok daha iyi ve çok daha dayanılırdı.”
Demokrat bir insan, bu mukayeseyi içine sindirebilir mi?
Arınç’ın çıkışı, vicdan sahibi insanların artık bunu içine sindiremediğini gösteriyor...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet