17 Eki 2009 09:47
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:54
DİNÇ BİLGİN, CİNER, KARAMEHMET VE AHMET ÇALIK'IN ORTAK SUÇU NE? HINCAL ULUÇ DOĞAN GRUBUYLA İLGİLİ HANGİ HABERİ SABAH'TA GÖRMEK İSTEDİ?
Biz Sabahçılar, Doğan Gurubu'ndan çok çektik.. Dinç Bilgin'in Sabah'ı, Hürriyet'in ensesinde nefesini hissettirmeye, hele zaman zaman geçmeye başlayıp, Türkiye'nin 1 numaralı gazetesi olma yolunda olduğunu gösterince...
Sabah'tan başka gazetede yazmak..
Biz Sabahçılar, Doğan Gurubu'ndan çok çektik.. Dinç Bilgin'in Sabah'ı, Hürriyet'in ensesinde nefesini hissettirmeye, hele zaman zaman geçmeye başlayıp, Türkiye'nin 1 numaralı gazetesi olma yolunda olduğunu gösterince, Senatör Cato'nun "Kartaca yıkılmalı" sloganının yerini "Sabah yok olmalı" aldı adeta..
Müthiş bir saldırı kampanyası başladı.. Dinç Bilgin hortumcu, elleri kelepçeli polisler arasındaki resmi her fırsatta basılan Turgay Ciner, o iftira davasından beraat ettiğine zerre değinilmeden cani, Karamehmet bilmem ne ilan edildi. Bugün hedefte Ahmet Çalık var..
Hepsinin ortak suçu Sabah'ı yaşatmaya, yüceltmeye ve ülkenin en iyi gazetesi yapmaya çalışmaları..
Yetmedi..
Sabah'ı Sabah yapan kadro nerdeyse tamamıyla transfer edildi. Geriye, maaş bile alamayan bir avuç insan kaldı. Ertesi gün çıkacağı belli olmayan gazeteyi yaşatmak için çırpınan.. Evde yeni doğmuş bebeğine bir şişe süt alamadığı halde, gazetede sabahlara kadar nöbet tutan..
Sabahçılar bu yaşam savaşını verirken, meslektaşlarından manevi destek bir yana, her gün Doğan Gurubu'nun bir yazarının Sabah'ı ve sahiplerini adeta savcılara ihbar eden "Bitirin.. Yok edin" yazılarıyla karşılaştılar..
Ellerinde çeklerle Ankara'ya giden "Biz daha çok veriyoruz, Sabah'ı bize satın" diye TMSF'nin kapısını çalanlar bile oldu..
Ama Dinç Bilgin öyle bir gazete kurmuş, öyle bir marka yaratmıştı ki, başarılı olamadılar..
Bugün rüzgâr tersine döndü.. Tsunami artık Doğan sahillerini tehdit ediyor.. Ve Sabah'a bakıyorum..
Doğan Gurubu ile ilgili haberleri, manşetlerde, adeta zil takıp oynar havasında veriyor..
O acıları yaşamış arkadaşlarımın "Şimdi bizde" havasında yaptıklarını anlıyorum, ama onaylamıyorum..
Onların zamanında kötü gazetecilik yapmış olmaları, bizim onlara ayni şekilde davranmamızı gerektirmez.
Biz bu gazeteyi Doğan Gurubu değil, okurumuz için çıkarıyoruz. Okur, her türlü duygusallıktan uzak, objektif gazetecilik ister.. Objektif gazetecilik, Ahmet Çalık'ın bu gazete için koyduğu ve her fırsatta tekrar ettiği tek ilkedir.
"Yazarlar düşüncelerinde özgürdür. Ama haberler mutlak tarafsız olmalıdır.."
Bu yüzden, Doğan Gurubu'nun nerdeyse yok olması demek olan haberleri "Bayram" havasında vermemizi sindiremiyorum..
Doğan Gurubu iddia edilen mali suçları işlemişse, hesabını tarafsız yargıda verecektir. Bize düşen, gerçekten önemli olayın haberlerini, tamamen tarafsız, yorumsuz ve de gereğinden fazla büyütmeden, okurun haber alma hakkına saygılı olarak vermek ve zamanında yangına körükle giden Doğancılara objektif gazetecilik nasıl yapılır onu göstermektir.
Doğan aleyhine tüm haberleri en büyük şekilde verdik. Buna karşılık Türkiye'nin AB üyeliğini takip eden Avrupa Komisyonu'nun son raporu haberimizde "Muhalif basına karşı davranışları" şiddetle eleştiren bölüm ve ayni konuda komisyon sözcüsü Olli Rehn'in sözleri yoktu.
Rehn "Eğer bir vergi cezası, şirketin yıllık iş hacmini aşıyorsa bu çok ağır bir cezadır ve belki de sadece bir mali ceza değildir. Bir politik ceza olduğu hissini verir" demişti. Vermeliydik.
Bana en çok sorulan sorulardan biri "Hâlâ o gazetede ne işin var" oluyor, kaç defa yazdığım halde..
İşte bu yüzden..
Ben, Sabah'ta bu yazıyı özgürce yazabiliyor, kendi gazetemi açık ve net eleştirebiliyorum.
Doğan Gurubu için açıklanan vergi cezalarına pek çok Sabah yazarı, köşesinde ya da konuk oldukları televizyon ekranlarında karşı çıkıyorlar.
Başbakan'ın Al Capone benzetmesini, pek çok Sabah yazarı eleştiriyor.
Doğancılar Sabah'ı ısrarla "Yandaş" diye küçültmeye çalışırken, Sabah, Başbakan'a karşı, Aydın Doğan'ın yanında olabiliyor..
Mesele budur, Sevgili okurlar..
Yanlışlar yapıyoruz.. Ama bu yanlışları en önce gene kendimiz eleştiriyor, her gün daha mükemmel bir Sabah, her gün bu ülkenin en iyi gazetesi olmak için uğraş veriyoruz.
Olacağız!..
Hıncal Uluç/SABAH
Müthiş bir saldırı kampanyası başladı.. Dinç Bilgin hortumcu, elleri kelepçeli polisler arasındaki resmi her fırsatta basılan Turgay Ciner, o iftira davasından beraat ettiğine zerre değinilmeden cani, Karamehmet bilmem ne ilan edildi. Bugün hedefte Ahmet Çalık var..
Hepsinin ortak suçu Sabah'ı yaşatmaya, yüceltmeye ve ülkenin en iyi gazetesi yapmaya çalışmaları..
Yetmedi..
Sabah'ı Sabah yapan kadro nerdeyse tamamıyla transfer edildi. Geriye, maaş bile alamayan bir avuç insan kaldı. Ertesi gün çıkacağı belli olmayan gazeteyi yaşatmak için çırpınan.. Evde yeni doğmuş bebeğine bir şişe süt alamadığı halde, gazetede sabahlara kadar nöbet tutan..
Sabahçılar bu yaşam savaşını verirken, meslektaşlarından manevi destek bir yana, her gün Doğan Gurubu'nun bir yazarının Sabah'ı ve sahiplerini adeta savcılara ihbar eden "Bitirin.. Yok edin" yazılarıyla karşılaştılar..
Ellerinde çeklerle Ankara'ya giden "Biz daha çok veriyoruz, Sabah'ı bize satın" diye TMSF'nin kapısını çalanlar bile oldu..
Ama Dinç Bilgin öyle bir gazete kurmuş, öyle bir marka yaratmıştı ki, başarılı olamadılar..
Bugün rüzgâr tersine döndü.. Tsunami artık Doğan sahillerini tehdit ediyor.. Ve Sabah'a bakıyorum..
Doğan Gurubu ile ilgili haberleri, manşetlerde, adeta zil takıp oynar havasında veriyor..
O acıları yaşamış arkadaşlarımın "Şimdi bizde" havasında yaptıklarını anlıyorum, ama onaylamıyorum..
Onların zamanında kötü gazetecilik yapmış olmaları, bizim onlara ayni şekilde davranmamızı gerektirmez.
Biz bu gazeteyi Doğan Gurubu değil, okurumuz için çıkarıyoruz. Okur, her türlü duygusallıktan uzak, objektif gazetecilik ister.. Objektif gazetecilik, Ahmet Çalık'ın bu gazete için koyduğu ve her fırsatta tekrar ettiği tek ilkedir.
"Yazarlar düşüncelerinde özgürdür. Ama haberler mutlak tarafsız olmalıdır.."
Bu yüzden, Doğan Gurubu'nun nerdeyse yok olması demek olan haberleri "Bayram" havasında vermemizi sindiremiyorum..
Doğan Gurubu iddia edilen mali suçları işlemişse, hesabını tarafsız yargıda verecektir. Bize düşen, gerçekten önemli olayın haberlerini, tamamen tarafsız, yorumsuz ve de gereğinden fazla büyütmeden, okurun haber alma hakkına saygılı olarak vermek ve zamanında yangına körükle giden Doğancılara objektif gazetecilik nasıl yapılır onu göstermektir.
Doğan aleyhine tüm haberleri en büyük şekilde verdik. Buna karşılık Türkiye'nin AB üyeliğini takip eden Avrupa Komisyonu'nun son raporu haberimizde "Muhalif basına karşı davranışları" şiddetle eleştiren bölüm ve ayni konuda komisyon sözcüsü Olli Rehn'in sözleri yoktu.
Rehn "Eğer bir vergi cezası, şirketin yıllık iş hacmini aşıyorsa bu çok ağır bir cezadır ve belki de sadece bir mali ceza değildir. Bir politik ceza olduğu hissini verir" demişti. Vermeliydik.
***
Bana en çok sorulan sorulardan biri "Hâlâ o gazetede ne işin var" oluyor, kaç defa yazdığım halde..
İşte bu yüzden..
Ben, Sabah'ta bu yazıyı özgürce yazabiliyor, kendi gazetemi açık ve net eleştirebiliyorum.
Doğan Gurubu için açıklanan vergi cezalarına pek çok Sabah yazarı, köşesinde ya da konuk oldukları televizyon ekranlarında karşı çıkıyorlar.
Başbakan'ın Al Capone benzetmesini, pek çok Sabah yazarı eleştiriyor.
Doğancılar Sabah'ı ısrarla "Yandaş" diye küçültmeye çalışırken, Sabah, Başbakan'a karşı, Aydın Doğan'ın yanında olabiliyor..
Mesele budur, Sevgili okurlar..
Yanlışlar yapıyoruz.. Ama bu yanlışları en önce gene kendimiz eleştiriyor, her gün daha mükemmel bir Sabah, her gün bu ülkenin en iyi gazetesi olmak için uğraş veriyoruz.
Olacağız!..
Hıncal Uluç/SABAH