Dilek İmamoğlu'ndan dikkat çeken yanıt: Siyasete mi girecek? Erdoğan ailesiyle görüştü mü?
Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu, 29 Mart'ta Maltepe Mitingi'ndeki konuşmasının ardından nasıl bir yol haritası izleyecek, siyasette aktif bir rol alacak mı? Erdoğan ailesiyle bu süreçte bir iletişimi oldu mu? Dilek İmamoğlu'ndan dikkat çeken yanıtlar...

Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınıp tutuklanmasındaki süreçte yaşadıklarını, siyasete girip girmeyeceği, bundan sonraki yol haritası, Erdoğan ailesiyle bu süreçte hiç iletişim kurup kurmadığı gibi konulara dair Dilek İmamoğlu, T24.com'dan Cansu Çamlıbel'e konuştu. İşte o röportaj:
"KÖTÜ ŞEYLER OLACAĞINA DAİR HİSLERİM VARDI"
- Sizi 19 Mart 2025 gününün ilk saatlerine geri götürmek istiyorum. Malum bir gün öncesinde Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması iptal edilmişti. O andan itibaren hem sizin hem Ekrem Bey’in ruh hali nasıldı? Bu kadar hızlı biçimde bir gözaltı ve sonrasında tutuklama olabileceği ihtimalini değerlendiriyor muydunuz?
Diploma iptali karşısında tüm vatandaşlarımız gibi ben de yaşanan hukuksuzluk nedeniyle hem üzgün hem de öfkeliydim. Ve biz ülkece, adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında bu duyguları maalesef çok kez yaşadık. Elbette Ekrem’in diplomasının iptalinin ardından başka gelişmelerin yaşanacağını da bekliyordum ve kötü şeylerin olacağına dair hislerim vardı. Ama bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, çağırıldığında ifade vermeye gidebilecek olan Ekrem’i pek çok polisle baskın yaparak sabahın erken saatlerinde gözaltına almalarını da adalete güvenen bir vatandaş olarak beklemiyordum. Bu kadar hukuksuz ve adaletsiz uygulamalara kimsenin de hazırlıklı olabileceğini düşünmüyorum. Ekrem ise yaşadığı her zorluk karşısında olduğu gibi yine güçlü ve dirayetliydi. Çünkü ilk andan itibaren söylediği gibi, kendisini emanet ettiği milletini ve milletinin adalet duygusunu hep yanında hissediyor. Güçlü duruşu da buradan geliyor.

"HAPİSHANE ORTAMINDA GÖRÜŞTÜĞÜNÜZÜ UNUTAMIYORSUNUZ"
- 19 Mart’ta gözaltı, 23 Mart’ta tutuklama geldi. İki buçuk haftadır ayrısınız. Bu süreçte eşinizle kaç kere görüşebildiniz? Görüşmeler nasıl bir ortamda gerçekleşiyor biraz anlatır mısınız?
Gözaltı süresince görüşme imkânımız olmadı tabii ki. Tutuklandığı günden itibaren de üç kere görüşebildik. Ortam ne kadar görüşme için makul olsa da tabii ki hapishane ortamında görüştüğünüzü unutamıyorsunuz.
- Morali nasıl?
Morali çok iyi. Vicdanı rahat; milletinin kendisine sahip çıktığını biliyor, görüyor ve hissediyor. Tüm bu hislerin de verdiği moral ve dirençle, bundan 2 hafta önce nasıl çalışıyorsa şimdi de o yoğunlukta ve azimle çalışmaya devam ediyor.

"BEREN İÇİN DİKKATLİ DAVRANMAYA ÖZEL GÖSTERİYORUZ"
- Çocuklara ve özellikle de Beren’e ne mesaj gönderiyor? Kızınızı özellikle sordum çünkü henüz çok küçük ve fark ediyorum ki onu korumak için çok özenli bir çaba içindesiniz.
Üç çocuğumuzun en küçüğü Beren…henüz 13 yaşında. Bu sebeple onun için daha da dikkatli davranmaya özen gösteriyoruz. Babaları çocuklara kendisi için kaygılanmamalarını, özellikle eğitimlerini aksatmamalarını söylüyor. Çocuklarımızın hayatındaki gelişmeleri, haberleri de öğrenmek istiyor; görüştüğümüzde onlardan dinliyor.
- Ekrem Bey henüz gözaltında iken Sözcü’den İpek Özbey’e “Korkuyu güce dönüştürmek için çaba harcıyorum” demiştiniz. Ancak korkulan oldu ve kendisi tutuklandı. Siz yine de korkuyu güce dönüştürebildiniz mi?
Tüm Türkiye bir araya geldik. Birbirimizle dayanışarak ve hep birlikte mücadele ederek korkularımızı güce dönüştürdük. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında ülkemizin geleceği, hukuk, adalet ve demokrasi için ses çıkarıyor olmamız ve asla vazgeçmememiz gücümüzden geliyor.
"EN ÇOK TUTUKLANAN GENÇLERE ÜZÜLÜYORUM"
- Bütün bu süreçte sizi en çok üzen, en çok korkutan ve en çok umutlandıran 3 şeyi sorsam…
Milyonlarca vatandaşımızın aynı adalet, demokrasi, hukuk ve eşitlik talebiyle ses çıkarması; gençlerin cesaretle umutlu bir geleceği anayasal haklarını kullanarak talep etmesi ve Türkiye’nin dört bir yanından Ekrem ve çalışma arkadaşları için gösterilen destek. Tüm bunlar umut ve cesaret veriyor, korku derinlerde kalan bir his oluyor.
Herkes gibi ben de en çok tutuklanan gençlere üzülüyorum. Demokratik haklarını kullanarak adalet ve demokrasi taleplerini dile getiren, bu ülkenin yarınları olan gençlerin hukuksuz şekilde tutuklanması hangi vicdana sığar? Toplumu ve gençlerin adalete olan inancını daha da derinden yaralayan bu yanlıştan bir an önce geri dönülmelidir.

"ERDOĞAN AİLESİYLE BİREBİR İLETİŞİMİMİZ OLMADI"
- Ailenizi hedef alan bir takım çirkin dedikoduların sosyal medyada dolaşıma sokulduğu günlerin birinde Saraçhane’de bir grup tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesine dönük yine çok çirkin slogan atıldı. Ve buna ilk tepki gösteren yine siz oldunuz. Sosyal medya mesajınız dışında bir mesaj ilettiniz mi Erdoğan ailesine? Ya da oradan size bu bugüne kadar bir ‘geçmiş olsun’ mesajı geldi mi? Bunu şunu da hatırlatarak sormuş olayım; geçen sene İlk Kadınlar Günü etkinliğinize davet ettiğiniz için Emine Hanım’dan bir ‘teşekkür’ mektubu aldığınızı söylemiştiniz.
Biz bu ülkenin kadınları olarak gelecek güzel günleri birlikte inşa edeceğiz. Ben buna olan inancımı hiç kaybetmedim. Gösterilen şiddetin, itibar zedeleme çabalarının karşısında biz kadınlar birbirimizi savunacağız. Eşitsizlik ve adaletsizliklerin karşısında en güçlü sesi biz çıkaracak ve sevgi dilini bu toplumun temeline yerleştireceğiz. O yüzden bu mesajı paylaşmamdan daha doğal bir şey yok, yaşanan asla kabul edilebilir bir olay değildi. Ancak birebir bir iletişimimiz olmadı.
Beni ve ailemi hedef alan dedikoduları da kesinlikle ciddiye almıyorum. Hiçbir kanıt, dayanak olmadan, tamamen asılsız ve kötü niyetli bu iftiraların hangi amaçlarla atıldığını gayet iyi biliyorum. Diledikleri kadar itibarımızı zedelemeye, bizi yıpratmaya çalışsınlar; bizim alnımız ak, başımız dik, vicdanımız rahat. Tek üzüntüm bu yalanlara insanların alet olabiliyor olması.
- Bir önceki soruya geçen seneki mülakatımızda söylediklerinizden yola çıkarak bir devam sorusu eklemek istiyorum. Şöyle demiştiniz; “Babam gerçekten muhafazakâr, ben ailenin ayrık otu oldum; Trabzon’daki kadına bakışı sorgulayarak büyüdüm.” Şu sıralarda yaşadıklarınız da bir kadın olarak hayatın genelini sorgulamanıza neden oluyor mu?
Biz bu ülkenin kadınları olarak çok uzun zamandır yaşadıklarımız sebebiyle hayatın genelini sorguluyoruz. Her gün yaşanan kadın cinayetleri, şiddet olaylarının çoğalması ve normalleştirilmeye çalışılması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin artması, güvenliğimize ve geleceğe dair endişelerimizin yükselmesi, çocukların ve gençlerin yarınlarına dair umutlarımızın azalması… Maalesef biz kadınlar, her gün hayatı sorgulamak ve bunlar karşısında dayanışmayla mücadele etmek zorundayız.