Dikkat!.. PKK, “çizgi” değiştiriyor!..
Medyaradar medya-siyaset analisti Atilla Akar, PKK’nın son eylemiyle “Halkların Kardeşliği” söyleminden aleni olarak “Türk düşmanlığı” çizgisine doğru hızla geçiş yaptığını belirtti…
Efendim; kimileri başlığa bakıp “PKK’nın çizgi filân değiştirdiği
yok, dün ne idiyse bugün de o!..” diyebilirler. Zaten bu gibi
kişilerin –eminim- daha yazıyı okumadan “tepkileri” hazırdır. Onlar
düşünmeden (“Düşünce” mi o da ne?), beyinlerini çalıştırmadan
(Tabii önce “beyin” olması gerekir!), “Futbol holiganı” seviyesinde
davranan, lafı kulağıyla değil de başka bir organıyla anlayan,
cahilce, ezbere konuşanlardır. Bu “yorucu” kişilerle hemen her
konuda son zamanlarda o kadar çok muhatap oldum ki, (Sağcı-Solcu
fark etmez!) bu girişi “tedbir” olarak yazmak zorunda kaldım. Zaten
bu “anlama özürlü” tiplere laf anlatılamaz. Gene de bu gibi
zırtapozları tebrik ediyorum. Çünkü bende böylesi bir “savunma
kompleksi” oluşturmayı başardılar!
KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİN SOLLA HARMANLANMIŞ HALİNDEN
BUGÜNE…
Neyse; kimilerinin şablon yaklaşımlarının aksine her zaman PKK’nın
Marksist, Sol kökenden gelmesini bir “dezavantaj” olarak değil, bir
“avantaj” olarak gördüm. PKK, özünde “Kürt milliyetçisi” bir
hareket olmakla birlikte, sol tutumun halkları, milliyetleri düşman
görmeyen geleneğinden etkilenmeleri nedeniyle en azından bu eksende
doğrudan “milli bir düşmanlık” tavrı geliştiremediler yahut
frenlemek zorunda kaldılar. (Artık o fren tertibatı da kalmadı)
Hoş, çoğu “kafasız”ı da uyuttular bu sayede ya o başka!
Pratikleri vahim olsa da hiç değilse söylem planda böyle
davranmadılar. “Barış”, “kardeşlik” lafları ne kadar sakil,
samimiyetsiz, ikiyüzlü kaçsa da doğrudan “Türk düşmanı” bir söylem
geliştirmediler. Bunu ister taktik nedenlerle ister bir propaganda
olarak yapsınlar sonuç buydu. Yoksa hep söylenen “iç savaş” çoktan
gerçekleşmiş olurdu. Çünkü etki-tepki yasası böyle işler!
Bu yüzden en sert görünen Türk milliyetçileri dahi hiçbir zaman
“Kürtler düşmanımızdır” demedi. Onun yerine “PKK kalleştir,
Türkler-Kürtler kardeştir” dediler. Cenazelerde “Kahrolsun Kürtler”
diye değil, “Kahrolsun PKK”, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”
diye bağırdılar. Toplum içinde bazı nefretler oluşsa bile bu
siyasal planda bir “Kürt düşmanlığı”na dönüşmedi. İyi ki de öyle
oldu…
PKK MASKESİNİ ATIYOR MU?
Lakin şimdilerde -son Ankara eyleminde iyice ortaya çıktığı üzere-
belli ki PKK bunu sırtında bir “yük”, ayakbağı olarak görmeye
başladıl. Yani asıllarına rücu ettiler. O asılsa “Kürt
milliyetçiliği” dir. Hem de en berbat, en ayrımcı, en ilkel
şekilde. Diğer bir deyişle PKK, maskesini atmaktadır!
Her fırsatta dile getirdikleri bütün “tehdit” kokan
açıklamalarından, kışkırtmalarından, aba altından sopa
göstermelerinden geçtim. PKK / TAK adına yapılan son açıklamadaki
şu vurguya bakar mısınız; “Kürt gençleri, kalabalık eğlence
yerleri, metrolar, vapur, hava yolları uçakları, futbol sahaları,
askeri bölge, emniyet ve diğer devlet kurumları kullanılmasın. Feci
eylemlerimiz bu tarz yerlerde en şiddetli şekilde olacaktır.”
(Odatv’de okuduğum habere göre ANHA/Hawar Haber Ajansı’nda yer alan
bu TAK açıklaması sonradan yayından kaldırılmış ama niyet dışa
vurulmuş bir kere)
Tercüme etmeye kalkarsak şu anlama gelmektedir; “Kürt gençlerine
bir şey olmasın ama Türk gençleri ölebilir. Kürt kanı akmasın ama
Türk kanının akmasında mahzur yoktur. Hatta ‘feci eylemlerimiz’
neticesinde Türk kanı oluk oluk akabilir!” Hiç şaşırtıcı değil.
Geldikleri yer itibarıyla “Ne Kürt, ne Türk kanı akmasın!” diyecek
halleri yok ya. En ufak bir milli tepkiyi dahi hemen “Türk
ırkçılığı” diye damgalayanların vardıkları noktaya bakın. Etnik
düşmanlık bataklığına saplanıp kalmanın kaçınılmaz sonucudur bu…
PKK’NIN SOL YALDIZI DÖKÜLÜYOR!
Aslına bakarsanız bu durum bir yönüyle iyi de sayılabilir.
Böylelikle gerçek yüzleri ortaya çıkmış oldu. Bilinçaltları
patlamakta, asıl psikolojileri ortaya çıkmaktadır. Böylelikle
“sahte solculuk” yürüteceklerine açık açık “Biz Kürt milliyetçiyiz”
ya da “Türk düşmanıyız” desinler daha dürüstçe olur. Bizde –zaten
biliyorduk ama- karşımızda kim var açıkça bilelim. “İdeolojik
dolandırıcılık ”ın lüzumu yok!
Gerçi halen sol söylemi, muhalif argümanları, keskin jargonları,
mavi boncuk atarcasına (Yok, “AKP’yi yıkacaklarmış” da yok
“Erdoğan’ı başkanlıktan edeceklermiş” de.) kimi saftirik Türk
solcularını ve şaşkaloz liberalleri tavlamada, ayartmada
kullansalar da artık şapka düşmüş kel görünmüştür. Gerisini
külahıma anlatsınlar!
Tabii halen bunu göremeyenlere, daha da kötüsü görmek istemeyenlere
halk tabiriyle “Allah ıslah etsin” den başka bir şey diyemeyiz.
Onlar hangi değirmene su taşıdıklarını göremeyecek kadar
körleşmişlerdir. Saplantılı önyargıları, çarpıtılmış kavramları,
sloganik ve arızalı dünyalarında mutlu mesut davranabilirler.
PKK’yı aklamanın, olumlamanın, pohpohlamanın, onun kuyruğuna
takılmanın “teorisini” yapadursunlar!
PKK, ARTIK DİREKT “İÇ SAVAŞ” İÇİN ÇALIŞIYOR!
Peki PKK’nın aslında hiç de yeni olmayan ama şimdi su yüzüne çıkan
“yeni çizgisi” ne anlama gelmektedir? PKK eylemlerinde hangi
merhaleye denk düşmektedir? Altında yatan asıl “dürtü” nedir?
Çok açıktır ki bu “iç savaş” çizgisidir. PKK, Türk milletini açıkça
hedefleyerek gerçek niyetinin bambaşka olduğunu ilân etmiştir. PKK,
çok sözünü ettiği “halkları” birbirine kırdırmanın peşindedir.
Bundan tam olarak ne gibi alçak bir hesap güdüyor bilemem. Ama
muhtemelen buradan bir “yabancı müdahalesi” çıkartabileceğini,
doğabilecek kaos ve boşluktan fiili bir “Kürdistan” çıkarma
peşindedir. (Sanırım bu konuda kimi batılı ağababalarından “teşvik”
ve “garantiler almışlardır!) Bunun için binlerin, onbinlerin,
yüzbinlerin ölmesi ve sittinsene kalıcı bir düşmanlaşmanın
doğabileceği umurlarında bile değildir. Belli ki gözleri
iyice dönmüştür. Düne kadar sorsaydınız “PKK süreci iç savaşa doğru
zorluyor” derdim ama artık direkt olarak buna çabalıyor.
PKK patlayacak her bombanın Türklerde nasıl bir nefret dalgası
yarattığını, bir gün nasıl bir toplumsal infiale yol açabileceğini
bilmiyor olamaz. O halde bunu istemektedir. Buna oynamaktadır.
Hedeflediği gerçekte “barış” ve “kardeşlik” değil, etnik bir
boğazlaşmadır. Ülkenin kan gölüne dönmesidir. Tam
Ortadoğululaşmaktır. Doğabilecek tüm sonuçların vebali artık
onların boynunadır!
PKK artık ikna edilebilir, yola gelir aşamayı çoktan geçti. Tersine
önümüzdeki dönemde bu çizgisini arttırarak sürdüreceğini
söyleyebilirim. PKK çok çılgın bir kumar oynamaktadır. Bu kumarın
fişleri de akan kandır, dökülen gözyaşıdır, çekilen acılardır,
parçalanan bedenlerdir.
PKK’nın kurmak istediği bu kumar masasını hep birlikte devirmek
artık ertelenemez bir vazifedir!..
18.03.2016.
[email protected]