Die Welt muhabiri Deniz Yücel hakkında flaş karar!
Deniz Yücel "PKK propagandası yapmak" ve "halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" suçlarından tutuklanmıştı.
PKK propagandası yaptığı ve halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiği
gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderilen Die Welt Gazetesi
Türkiye Temsilcisi İlker Deniz Yücel’in tutukluluğuna yapılan
itiraz reddedildi. Red kararında Yücel’in gerçekleri kasıtlı ve
bilinçli olarak saptırarak adeta yasadışı silahlı terör
örgütlerinin amacına hizmet eder şekilde hareket ettiği
kaydedildi.
Die Welt Gazetesi Türkiye Temsilcisi İlker Deniz Yücel, terör
örgütü PKK propagandası yapan yazılar kaleme alıp örgütü
yüceltirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ise çirkin
sözlerle hedef almıştı. Yazılarında Cumhurbaşkanı Erdoğan için
'darbeci ve üç kağıtçı' ifadelerini kullanan Yücel, PKK elebaşı
için ise 'başkomutan' nitelemesinde bulunmuştu. Alman sözde
gazeteci Cizre'de terörle mücadele eden güvenlik güçlerini de
'katil' ilan etmiş, Fethullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz ile
ilgisi olmadığını öne sürmüştü.
TUTUKLANMIŞTI
Hakkında başlatılan soruşturmadan haberdar olunca ortadan kaybolan
ve Alman İstanbul Başkonsolosluğu'na ait binada bir ay saklandığı
belirlenen Deniz Yücel, 14 Şubat'ta gözaltına alınmıştı.
Emniyetteki işlemlerinin tamamlanması ardından geçtiğimiz günlerde
İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen Deniz Yücel, İstanbul 9. Sulh Ceza
Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TERÖRE ALET EDİLEMEZ
İşte bu tutuklama kararına Deniz Yücel'in avukatları tarafından
yapılan itiraz bir üst hakimlik olan İstanbul 10. Sulh Ceza
Hakimliği tarafından karara bağlandı. Hakim Necmettin Kafalı, Deniz
Yücel'in tahliye talebini reddetti. Hakim Kafalı, basın
özgürlüğünün teröre alet edilemeyeceğine dikkat çekilen bir
gerekçeli karar yazdı.
İŞTE O KARAR
Kararda, "Soruşturmaya konu olan yazılarda terörle mücadeleyi
zafiyete uğratmak, terörle mücadele eden kişi veya kurumları
kamuoyunda yıpratmak amacıyla basının kişisel kin ve intikam aracı
olarak kullanılması, sansasyon amacına hizmet eden, kendine rakip
olan kişi ya da kurumları çökertmeye, toplum ve uluslararası
arenada itibarsızlaştırmaya yönelik haber veya yayınlarda kamu
yararından söz edilemeyeceğine" dikkat çekildi.
TERÖRİSTLER MASUM GÖSTERİLDİ
Tutuklamaya konu olan yazılarda gerçeklerin adeta kasıtlı ve
bilinçli olarak saptırıldığı, PKK silahlı terör örgütünün amacına
hizmet edecek şekilde okuyucuya sunulduğu kaydedilen kararda, bu
durumun gazetecilik faaliyeti olarak ya da basın özgürlüğü
çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı belirtildi.
Kararda şöyle denildi: "Çünkü, gazeteci bir olayı olduğu gibi,
objektif ve dürüst bir şekilde okuyucunun bilgisine sunmalıdır.
Oysa tutuklama kararında ayrıntılı bir şekilde belirtilen yazılarda
kullanılan üslup, olayın aktarılış biçimine göre söz konusu
yazılarda silahlı terör örgütlerinin bir nevi propagandasının
yapıldığı, silahlı terör örgütleri ve bu örgütlerin militanı olan
teröristlere karşı yasal mevzuata ve hukuk sınırları içerisinde
haklı bir mücadele yürüten devlet güvenlik birimlerinin suçlu gibi
gösterilerek silahlı terör örgütleri ile teröristlerin masum gibi
gösterilmek istendiği anlaşılmaktadır."
"GERÇEKLERİ KASITLI SAPTIRMIŞTIR"
Kararın sonuç bölümünde ise şu ifadeler kullanıldı: "Şüphelinin
ifade ve savunması, şüpheli tarafından kaleme alınan yazılar, bu
yazılarda kullanılan görsel ögeler, başlıklar, yazılar içerisindeki
ifade ve anlatım ile kullanılan ve dil üslup bütün halinde
değerlendirildiğinde, şüphelinin eyleminin basın özgürlüğü ve
gazetecilik anlamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, 1999
yılından itibaren çeşitli basın kuruluşlarında çalıştığını beyan
eden şüpheli, soruşturmaya konu olan yazılarında gerçekleri adeta
kasıtlı ve bilinçli olarak saptırarak adeta yasa dışı silahlı terör
örgütlerinin amacına hizmet eder şekilde hareket ettiği amaç ve
kanaatine varılarak şüphelinin tutuklanmasına karar verilen
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği'nin itiraza konu kararındaki
gerekçeler de nazara alındığında, verilen kararda usul ve yasaya
aykırı bir yön bulunmadığından şüpheli müdafilerinin tutuklama
kararına yönelik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir."