31 Mar 2012 11:52 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:29

DEVLET "DOST", KÜRT AYDINLAR "DÜŞMAN" ARTIK! PKK 2012'DE NASIL BİR STARETJİ İZLEYECEK?

Taraf yazarı Emre Uslu, 2012'de PKK'nın nasıl bir strateji izleyeceğine dair çarpıcı bir analiz kaleme aldı.

İŞTE EMRE USLU’NUN YAZISI

Doğrusu 2012 yılı için tutarlı bir PKK projeksiyonu yapabilmek için Newroz ve sonrasındaki gelişmeleri görmeyi bekledim. Zira PKK hakkında yapılacak yıllık projeksiyonlar için en önemli göstergelerden biri Newroz olayları ve hemen ertesinde olabilecek gelişmelerdir. Sanırım PKK için 2012 projeksiyonu yapmanın tam zamanı şimdi.

1) PKK artık ”Kürt hakları” için savaş veren bir örgüt değil. Zira PKK artık Kürt haklarının alınması için silahlı bir kavganın anlamsız olduğunu görüyor. PKK özellikle Silvan saldırısından sonra 4. Stratejik Hamle diye tanımladığı şiddet dalgasını “statü savaşı” için başlattı. Bu nedenle de Silvan saldırısı ile aynı gün Abdullah Öcalan tarafından kurdurulmuş DTK tarafından ilan edilen “demokratik özerklik” hamlesi tesadüf değildir. “Statü savaşının” gereği bir hamleydi.

2) “Statü savaşı” ile “hak savaşı” arasındaki en temel fark şu: En azından 1990’lı yıllardaki devlet zulmü PKK’yı tüm Kürtlerin hakları için savaşan bir örgüt konumuna getirmişti. Bu nedenle de PKK diğer Kürt muhalefeti ile zorunlu olmadıkça polemik veya çatışmaya girmezdi. Şimdi PKK kendi önerdiği “siyasal statü”, “demokratik özerklik” için savaşıyor. Bu savaş “bu gölgeyi ben yöneteceğim” savaşıdır. Dolayısıyla “statü savaşında” esas düşman yer değiştirdi. Bu savaşta PKK, “Kürtlere daha az hak verelim ama PKK’yı tanıyalım” diyen devleti “dost” görürken, “Kürtlerin hakları PKK ile müzakere aracı olmasın, PKK müzakerelerinden bağımsız olarak Kürtlerin haklar verilsin” diyen liberal Türk aydınları ile Kürt aydınları daha büyük düşman PKK için.

3) PKK “statü savaşı” stratejisi gereği 2012’de savaşı iki cepheli bir strateji ile yürütecek. Birinciye “konjonktürel şiddet” diyebiliriz. Bu, devletle yürütülecek savaş. Bu savaş PKK’nın “şiddeti tırmandırdığım oranda devlet benimle masaya oturuyor” analizine dayanıyor. Doğrusu 2009 yılından bu yana devletin izlediği müzakereci politikalara bakınca PKK analizinin doğru olduğunu görüyoruz. Devlet “aman PKK şiddet tırmandırmasın” mantığı üzerine kurmuş bütün müzakere stratejini. Bu da PKK’ya avantaj sağlamış. Devlet PKK’nın talebini karşılamayınca, PKK şiddeti tırmandırıp, devleti “konjonktür ikilemine” sokarak kazanımlar elde etmiş, ve elde etmeye çalışıyor.

Konjonktür ikilemi şu demek: PKK devlete karşı yürüttüğü savaş stratejisini Ortadoğu’nun değişen dengelerine göre ayarlamış durumda. Devlete benimle sorununuzu çözmeden Ortadoğu’da rahat hareket edemezsiniz mesajı veriyor. Uygun konjonktürde savaşı tırmandırıp yeni statüler elde etme planları yapıyor PKK.

Bu mantıkla PKK silahlarını bırakmadığı sürece bu savaş hiçbir zaman bitmez. PKK her konjonktürel fırsatı savaşa dönüştürmek istiyor. Bu bağlamda PKK önümüzdeki dönemde Suriye’de gelişecek olayların elverdiği konjonktüre göre bir savaş yürütecek. Türkiye Suriye’ye müdahale etmeye çalıştıkça PKK savaşı tırmandıracaktır. PKK’nın konjonktürel şiddeti, denkleme yeni girdiler eklendikçe daha da karmaşıklaşacaktır.

4) PKK’nın ikinci savaşı Kürt muhalefeti ile olan savaş olacak. Statü savaşı gereği, PKK’nın statüsünü, dominant yapısını tanımayan, PKK’nın şiddet yöntemine karşı çıkan, Kürt haklarını savunan tüm yapıları ve aydınları hedef alacak PKK. Bir nevi 2004 yılında olanların tekrarının yaşanması yüksek ihtimal. Hatırlayın 2004 yılında PKK 3. Stratejik Savaş hamlesini başlattığında “şiddet çözüm değil” gerekçesiyle PKK’dan kopan ve yeni parti kurmaya çalışan Kani Yılmaz ve Hikmet Fidan gibi eski PKK liderlerini öldürmüştü. Şimdi 4. Stratejik hamlesinde PKK, Kürt haklarını tanıyın anlayışını benimseyen ve PKK’nın “statü savaşına” karşı çıkan Türk ve Kürt aydınları itibarsızlaştırmayı, mümkün değilse baskı uygulayarak susturmayı, o da mümkün değilse öldürerek ortadan kaldırılmayı deneyecektir. Bu nedenle PKK için en büyük düşman artık devlet değil, Muhsin Kızılkaya, Orhan Miroğlu, Kemal Burkay gibi Kürt aydınları ile Kürtlerin haklarını savunan ama PKK’nın statü savaşına itiraz eden içlerinde benim de bulunduğum Türk yazarlarıdır.

5) 2012’de PKK statü savaşı gereği öncelikle Polisi, PKK’ya karşı çıkıp Kürt haklarını savunan Kürt ve Türk liberal aydınları, halkta bıkkınlık yaratıp “PKK ile masaya oturun” dedirmek için de metropolleri hedef alacaktır. PKK devletin yeni stratejisine göre diğer Kürt gruplar da müzakere muhatabı olduğundan, özellikle Kürt muhalefetini sindirmek isteyecektir. Devlet de buna karşı önce Kuzey Irak olmak üzere PKK’nın stratejik noktalarına operasyonlar yapacaktır.

6) KCK operasyonları devam ettiği sürece ateşkes PKK’ya karşı olan Kürt muhalefetini büyütürken, PKK’yı küçültüyor. Bu nedenle PKK KCK operasyonları olduğu sürece ateşkes ilan etmeyecektir. BDP de müzakere yapmak için KCK’lıların serbest kalması için yasal düzenleme isteyecektir. Müzakereci AKP’liler de bunu istiyor. KCK düzenlemesi olursa PKK ateşkes ilan eder. Zira ateşkes PKK’ya yarar. KCK düzenlemesi olmadan huzur ortamı sağlanabilirse diğer Kürt muhalefeti güçlenir. Bu durumda PKK hem devleti hem de diğer Kürt muhalefetini hedefe koyacaktır. Newroz sonrası gelişmeler buna işaret ediyor.

[email protected]

EMRE USLU

euslu.com