20 Ağu 2015 00:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:49
Devlet Bahçeli'den 'sıkıyönetim' çağrısı!
MHP lideri Devlet Bahçeli, çatışmaların yoğunlaştığı il ve ilçeleri kapsayacak şekilde sıkıyönetim ilan edilmesini istedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Milli Güvenlik Kurulu’nu olağanüstü toplantıya çağırdı. Bahçeli ayrıca, çatışmaların yoğunlaştığı il ve ilçelerde sıkıyönetim ilan edilmesini istedi.
Bahçeli, “Anayasa'nın 122. Maddesine uygun olacak şekilde, şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur” çağrısı yaptı.
'SEÇİM İÇSAVAŞI TETİKLEYEBİLİR'
Bahçeli ayrıca, erken seçimle ilgili de "Seçim gündemi çok acil geri plana atılmalı. Türkiye 'nin bugünkü şart ve ortamında seçime gitmesi iç savaşın fitilini tetikleyebilir tetikleyebilir" açıklamasında bulundu.
Felaket ve musibetlerin Türkiye'yi çembere aldığını, köşeye sıkıştırdığını ifade eden Bahçeli, "Yıkım ve çözülme projelerine bel bağlayan müzakere ortakları ülkemizi kanlı bir mecraya elbirliğiyle taşımışlardır. Süreç ihanetiyle derlenip toparlanan, silahlanıp militan takviyesi yapan kiralık cinayet örgütü PKK, tam bir ölüm ve şiddet makinesine dönüşmüştür" değerlendirmesinde bulundu.
'ARTIK SÖZ BİTTİ'
Artık sözün bittiği, her türlü mazeretin tükendiği noktaya kayıplar eşliğinde gelindiğini anlatan Bahçeli, terörün Türkiye'yi acımasızca vurduğunu, Türk milletine ağır bir fatura çıkardığını kaydetti.
TSK unsurlarına düzenlenen saldırının yüreklere ateş düşürdüğünü vurgulayan Bahçeli, "Milletimizi kedere ve hüzne boğan bu menfur terör eyleminden dolayı öfkemiz sınırsız, üzüntümüz tarifsizdir. Dün, Diyarbakır-Bingöl karayolunda hainlerin 4 vatan evladımızı şehit etmesinin yankı ve sızısı çok tazeyken, bugün alınan vahim haberlerle milli vicdan bir kez daha yanmıştır" ifadesini kullandı.
'KABUS GİBİ'
Türkiye'nin bazı bölgelerinin yönetilemez hale geldiğini ileri süren Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Farklı il ve ilçelerde sözde özerklik ilanlarının sabırları zorlaması şöyle dursun, Türkiye'nin devlet aklına, egemenlik haklarına, hükmü şahsiyetine alenen meydan okuyan bir süreç devreye alınmıştır. Yaşananlar kabus gibidir. Bölücülüğün sırtını sıvazlayıp PKK'nın açık veya örtülü propagandasını yapan sözde yazar, gazeteci, artist, siyasetçi, sermaye sahibi, akademisyen ve sivil toplum örgütü mensupları suçludur. İmralı canisini parlatıp, imajını yenileme densizliğine tevessül ederek Kürt kökenli kardeşlerimizin lideri yapmak için çırpınan köksüz ve kimliksizler suçludur. Devletin içine yuvalanmış, fakat milli menfaatlere aykırı hareket ederek PKK'nın silahlanmasını, provokasyonlarını korkakça ve kahredici bir pısırıkla izleyen çürümüşler suçludur. Türk'e kefen biçip milleti 36'ya ayırma küstahlığını siyaset zanneden teslimiyetçiler de işlenen suçlara, dökülen kanlara ortaktır. Türkiye'nin bugünkü şart ve ortamında seçime gitmesi iç savaşın fitilini ateşleyebilecektir. Bu itibarla seçimlerin yenilenmesi hususu mutlaka gözden geçirilmeli, ilaveten Türkiye sağlıklı ve istikralı güvenlik şartlarına kavuşturulmalıdır. Tehdit haddinden fazladır."
'DAVUTOĞLU'NA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhtarlarla mutat hale gelen toplantıları muhalefete hakaret ve kutuplaşmayı yaygınlaştırma seanslarına çevirdiğini, Cumhurbaşkanlığının tartışmalı hale geldiğini öne süren Bahçeli, "AKP'nin vatan sevgisiyle vicdanları mühürlenmiş değerli milletvekilleri bu gidişatı mutlaka sorgulamalı, ülke ve millet bekası için harekete geçmelidir" ifadesini kullandı.
Bu çerçevede en başta Ahmet Davutoğlu'na büyük sorumluluklar düştüğünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye kavrulup yangın yerine dönmüşken, hala iktidar çetelesi tutmak, hala siyasi hedef peşinde koşmak geleceğimizi karanlığa havale etmekten farksızdır. Terörün zirve yaptığı şu günkü şartlarda Milli Güvenlik Kurulu olağanüstü toplanmalıdır. Ayrıca Anayasa'nın 122. maddesine uygun olacak şekilde, şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur. Bunun nasıl olacağı ise Anayasa'nın mezkur maddesinde ayrıntısıyla belirtilmiştir. Sıkıyönetim ilanı geciktirildiği takdirde veya ertelenmesi halinde Türkiye baştan ayağa teröristlerin düşmanlıklarına yoğun olarak sahne olacaktır. Bunun sonucunda ise kanlı bir iç savaş kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecek, sonuçta Türk milleti bizzat devreye girerek meşru müdafaada bulunabilecektir. Herkes ayağını denk almalıdır. Türkiye'nin üç beş soysuza boyun eğmesi, küresel ve bölgesel güçlerin maşası olan hainlere göz yumarak teslim olması ham bir hayaldir."
Bahçeli, “Anayasa'nın 122. Maddesine uygun olacak şekilde, şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur” çağrısı yaptı.
'SEÇİM İÇSAVAŞI TETİKLEYEBİLİR'
Bahçeli ayrıca, erken seçimle ilgili de "Seçim gündemi çok acil geri plana atılmalı. Türkiye 'nin bugünkü şart ve ortamında seçime gitmesi iç savaşın fitilini tetikleyebilir tetikleyebilir" açıklamasında bulundu.
Felaket ve musibetlerin Türkiye'yi çembere aldığını, köşeye sıkıştırdığını ifade eden Bahçeli, "Yıkım ve çözülme projelerine bel bağlayan müzakere ortakları ülkemizi kanlı bir mecraya elbirliğiyle taşımışlardır. Süreç ihanetiyle derlenip toparlanan, silahlanıp militan takviyesi yapan kiralık cinayet örgütü PKK, tam bir ölüm ve şiddet makinesine dönüşmüştür" değerlendirmesinde bulundu.
'ARTIK SÖZ BİTTİ'
Artık sözün bittiği, her türlü mazeretin tükendiği noktaya kayıplar eşliğinde gelindiğini anlatan Bahçeli, terörün Türkiye'yi acımasızca vurduğunu, Türk milletine ağır bir fatura çıkardığını kaydetti.
TSK unsurlarına düzenlenen saldırının yüreklere ateş düşürdüğünü vurgulayan Bahçeli, "Milletimizi kedere ve hüzne boğan bu menfur terör eyleminden dolayı öfkemiz sınırsız, üzüntümüz tarifsizdir. Dün, Diyarbakır-Bingöl karayolunda hainlerin 4 vatan evladımızı şehit etmesinin yankı ve sızısı çok tazeyken, bugün alınan vahim haberlerle milli vicdan bir kez daha yanmıştır" ifadesini kullandı.
'KABUS GİBİ'
Türkiye'nin bazı bölgelerinin yönetilemez hale geldiğini ileri süren Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Farklı il ve ilçelerde sözde özerklik ilanlarının sabırları zorlaması şöyle dursun, Türkiye'nin devlet aklına, egemenlik haklarına, hükmü şahsiyetine alenen meydan okuyan bir süreç devreye alınmıştır. Yaşananlar kabus gibidir. Bölücülüğün sırtını sıvazlayıp PKK'nın açık veya örtülü propagandasını yapan sözde yazar, gazeteci, artist, siyasetçi, sermaye sahibi, akademisyen ve sivil toplum örgütü mensupları suçludur. İmralı canisini parlatıp, imajını yenileme densizliğine tevessül ederek Kürt kökenli kardeşlerimizin lideri yapmak için çırpınan köksüz ve kimliksizler suçludur. Devletin içine yuvalanmış, fakat milli menfaatlere aykırı hareket ederek PKK'nın silahlanmasını, provokasyonlarını korkakça ve kahredici bir pısırıkla izleyen çürümüşler suçludur. Türk'e kefen biçip milleti 36'ya ayırma küstahlığını siyaset zanneden teslimiyetçiler de işlenen suçlara, dökülen kanlara ortaktır. Türkiye'nin bugünkü şart ve ortamında seçime gitmesi iç savaşın fitilini ateşleyebilecektir. Bu itibarla seçimlerin yenilenmesi hususu mutlaka gözden geçirilmeli, ilaveten Türkiye sağlıklı ve istikralı güvenlik şartlarına kavuşturulmalıdır. Tehdit haddinden fazladır."
'DAVUTOĞLU'NA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhtarlarla mutat hale gelen toplantıları muhalefete hakaret ve kutuplaşmayı yaygınlaştırma seanslarına çevirdiğini, Cumhurbaşkanlığının tartışmalı hale geldiğini öne süren Bahçeli, "AKP'nin vatan sevgisiyle vicdanları mühürlenmiş değerli milletvekilleri bu gidişatı mutlaka sorgulamalı, ülke ve millet bekası için harekete geçmelidir" ifadesini kullandı.
Bu çerçevede en başta Ahmet Davutoğlu'na büyük sorumluluklar düştüğünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye kavrulup yangın yerine dönmüşken, hala iktidar çetelesi tutmak, hala siyasi hedef peşinde koşmak geleceğimizi karanlığa havale etmekten farksızdır. Terörün zirve yaptığı şu günkü şartlarda Milli Güvenlik Kurulu olağanüstü toplanmalıdır. Ayrıca Anayasa'nın 122. maddesine uygun olacak şekilde, şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur. Bunun nasıl olacağı ise Anayasa'nın mezkur maddesinde ayrıntısıyla belirtilmiştir. Sıkıyönetim ilanı geciktirildiği takdirde veya ertelenmesi halinde Türkiye baştan ayağa teröristlerin düşmanlıklarına yoğun olarak sahne olacaktır. Bunun sonucunda ise kanlı bir iç savaş kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecek, sonuçta Türk milleti bizzat devreye girerek meşru müdafaada bulunabilecektir. Herkes ayağını denk almalıdır. Türkiye'nin üç beş soysuza boyun eğmesi, küresel ve bölgesel güçlerin maşası olan hainlere göz yumarak teslim olması ham bir hayaldir."