Der Spiegel 'Dinledi' dedi, ABD yanıt verdi!
Der Spiegel’ın son sayısında yayınladığı Amerikan istihbarat örgütü NSA’in Türkiye’nin dinlendiğine ilişkin belgeler Ankara’yı karıştırırken; Beyaz Saray, istihbarata dair suçlamalarla ilk yorum.
Alman Der Spiegel dergisi, Alman istihbarat örgütü BND’nin Türkiye’yi dinlediğine dair iki hafta önce yayınladığı haberin ardından bu haftaki sayısında da Amerika’nın en gizli istihbarat kuruluşlarından NSA’in Türkiye’yi dinlendiğine dair yayınladığı belgelerle Ankara’yı yine karıştırdı. Beyaz Saray Sözcüsü Caitlin Hayden, “İstihbarata dair suçlamalarda yorum yapmayız” diyerek haber konusunda sessiz kalırken, derginin yayınladığı belgelerde Amerikan istihbaratının Türkiye’yi dinlemekle kalmayıp Türk istihbaratını yöneten kişilerin olası dış bağlantılarını da araştırdığı ortaya çıktı.
Der Spiegel, haberin web sitesindeki versiyonunda hikâyenin dayandığı 14 gizli belgenin PDF’ini de okuyucularla başladı. Geçen sene Amerika’dan kaçarak üç gazeteciye NSA için taşeronluk yaptığı sırada edindiği, sayısı halen net olmayan ama binlerce olduğu tahmin edilen çok sayıda gizli istihbarat belgelesi sızdıran Edward Snowden’dan gelen bu dokümanların Türkiye ile ilgili olanlarını Der Spiegel için yayına hazırlayanlardan biri de Snowden’ın başta temas kurduğu üç gazeteci/belgeselciden biri olan Laura Poitras’dı.
HEM ORTAK HEM HEDEF
Poitras ile birlikte dört kişinin imzasını taşıyan belgelerin arasından en ilginç olanlardan biri ise 15 Nisan 2013 tarihini taşıyan, NSA’in Türkiye ve Türk istihbarat örgütü MİT ile ilişkisini irdeleyen belgeydi. Belgenin ilk önemi, hazırlanma tarihi. Başkan Obama ve eski Başbakan Erdoğan arasında 16 Mayıs 2013’te Beyaz Saray’da yapılan kritik buluşmadan tam bir ay önce hazırlanmış belgenin asıl önemli yanı ise NSA’in, müttefik ülke Türkiye’nin istihbarat örgütü MİT’e bakışının kuşku içerdiğini gösteriyor olması. NSA’in 50 yıldan fazla süredir Türkiye ile sinyal istihbaratına dayalı bir işbirliği olduğu hatırlatılan, bazı kısımları kapatılmış dört sayfalık belgedeki en ilginç bölümler ise şunlar:
• MİT ve Sinyal İstihbarat Başkanlığı (SİB) ile sinyal istihbarat işbirliği, NSA’e …. (adı kapalı), Rusya ve Gürcistan’daki askeri hedeflere, PKK ve DHKP-C gibi terörle mücadele hedeflerine ve radikal İslamcı terörist unsurlara erişim sağladı. NSA’nin bilgi sağlama başkanlığının (INFOSEC) Türk Genelkurmayı J6 Başkanlığı (muharebe elektronik) ve Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK bünyesindeki UEKAE) ile de ilişkisi var.
• NSA ve SİB tarafından temsil edilen Türk Hükümeti arasında bir anlaşma 4 Nisan 1995’te imzalandı.
• NSA Türkiye’ye hem sinyal toplama hem de kriptografik malzeme sağlıyor. NSA, ayrıca Türklerin topladığı, DHKP-C’nin internet trafiğinin şifre çözümlerini de sağlıyor.
• NSA, NSA’in dünya çapındaki CROSSHAIR HFDF (yüksek frekanslı radyo sinyali dinleme operasyonunun kod adı) servisinin düğüm noktası olarak işlev gören ….’daki (kapalı ama 2011’de iki ülke arasındaki protokolle kurulan Kürecik radarının kastediliyor olması muhtemel) ortak operasyonel erişimden memnun. ABD ve ikinci taraflar, ….’dan kerteriz hattını kullanarak yılda yaklaşık 400 bin tespit yapıyorken, Türkler CROSSHAIR’in bölgesel kullanımından yaklaşık 5 bin tespit alıyor ki, bu da Beş Gözler’in (Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere ve ABD) aldığının 80’de 1’i.
• NSA, KCK ses çözümlerinin Türkçe dökümlerini alıyor. KCK hedeflerine yönelik işbirliği, Mayıs 2007’deki istihbarat anlaşmasından beri Ankara’daki Amerikan istihbarat görevlilerince artırıldı.
• Türkiye, hem bir sinyal istihbarat ortağı hem de bir istihbarat hedefi. Ortak ve hedef olma arasındaki bu dinamik, Türkiye ile hangi teknolojilerinin paylaşılması gerektiği konusundaki risk analizlerinde su yüzüne çıkıyor.
• MİT/SİB, ortak istihbarat gerekliliklerini yerine getirmede NSA ile işbirliği yürüten bir ortak olmaya devam ediyor ve eğer Türk-Amerikan ilişkileri gelişirse daha üretken bir ortağa dönüşme potansiyeli taşıyor.