Annemi de alıp dışarı çıktık. Arabayla bir benzin istasyonu bulmaya çabaladık. Hiç yakıtımız kalmamak üzereydi. Sabah 5.40 da girdiğimiz kuyruktan 8.50'de yarım depo benzin alabilme şartıyla çıktık.
Not: bu ana değin ne bir yardım ekibi ne de bir acil müdahale ekibi görmedim. Sokaklar enkaz altında ve bomboştu. Bu insafsızca yağan kar, hangi canlı bedeni tüm gece boyunca hayatta bırakırdı ki? Kimse gelmemişti, gelmeyecekti. Bunu aslında gizli bir kabulle anlamıştık. Sessizce başka çareler aramaya koyulduk."
"AMBULANSLARIN ÇOĞU ÖLÜ TAŞIYOR"
"Tüm bu süreç boyunca gözlemlerim şöyleydi; kimse yoktu, belli bir zaman sonra yardım geleceğine dair umutlar da kırılmıştı. Sokaklardaki sessizlik, insanların çaresizliği ve göçük altındaki yerlerin etrafındaki feryatların arasında insan zihni takılıp kalıyor.
Oraya birileri yetişmeliydi. Birileri böyle bir durumun, hatta daha kötüsünün, ihtimali ile hazırlanmalıydı. Gördüm ki hiçbir hazırlık yoktu. Hastaneye gelen ambulansların çoğu ölü taşıyordu. Neden böyle yapıyorlardı anlamıyorum ancak gerçekten yardıma muhtaç birine müdahale etme şansımızı da azaltıyorlardı."