Deniz Seki konuştu! Bayhan gelirse...
Uyuşturucu ticareti yapmak suçuyla hapis yatan ünlü şarkıcı Deniz Seki'yi Armağan Çağlayan cezaevinde ziyaret etti.
Çağlayan, Seki'yle olan görüşmesini bugün Radikal gazetesindeki
köşesine taşıdı.
Çağlayan, Deniz Seki'ye Popstar yarışmacısı Bayhan ile ilgili
iddiaları sordu. Seki ise, Bayhan'ın cezaevine gitmediğini ancak
giderse görüşeceğini söyledi.
İşte Çağlayan'ın Seki ile görüşmesi:
İnfaz koruma memurlarının eşliğinde Deniz Hanım giriyor, kapıdan.
Makyajsız. Dupduru bir güzelliği var. Üzerinde gri eşofman bir
takım. Elinde dosyalar. Merak edenler için söyleyeyim, hala zayıf
ve formunu koruyor. Gülüyoruz birbirimize karşılıklı. İçten,
sıcacık. “Geldiğin için çok teşekkür ederim” diyor. Her zaman
olduğu gibi zarif ve kibar.
İkimiz de telefonlara uzanıyoruz. Çalışmıyor. Deniz Hanım dönüp
infaz koruma memurlarına telefonların çalışmadığını söylüyor. Memur
telefonu açmaya gidiyor. Bir süre sonra telefon çalışmaya başlıyor.
Şimdi daha iyi duyuyoruz birbirimizi.
Konuşmaya başlıyoruz.
“Nasılsınız?” diyorum.
“Burada ne kadar iyi olunabilirse, o kadar iyiyim” diyor. “Buna bir
sınavdan geçiyorum falan demeyeceğim. Çok sıkıldım böyle
düşünmekten. Sınav ise neden hep ben sınavdayım” diyor. Karşılıklı
gülüşüyoruz. O kendini geliştirme kitaplarının, pozitif düşünce
gücünün falan yerle bir olduğu an, bu an galiba. Karşılıklı
gülüşüyoruz.
Ama umduğumdan çok daha iyi bir Deniz Seki var karşımda. Güçlü.
Kendinden emin.
“Sezen Aksu’nun ve Haldun Dormen’in mektupları çok iyi geldi bana”
diyor. “Haldun Abi mektubunda, lütfen yaz Deniz’ciğim sana iyi
gelecek yazmış. O mektubu okuyana kadar tek kelime bile
yazamıyordum. Kilitlenmiştim.
Mektubu bitirir bitirmez, elime bir kağıt kalem aldım ve yazmaya
başladım” diyor. Elinde getirdiği dosyaları göstererek.
Sanıyorum bir roman yazıyor. “Ne yazıyorsunuz?” diye sormuyorum
açıkçası.
“Memur koğuşunda kalıyorum, Koğuştaki bir matematik profesörü ile
İngilizce çalışıp, İngilizcemi ilerletiyorum, yazıyorum, sevenlerim
bir sürü kitap yolladı, ranzamın üst katını kütüphaneye çevirdim,
okuyorum” diyor. Cezaevi böyle bir yer sanırım. İmkansızlıkların
içinde, kendine imkan yaratabilme yeri.
“Beste yapamıyorum, ses kayıt cihazım yok, ama Adalet Bakanlığı’na
başvurduk, önümüzde ki hafta kayıt cihazım gelir, ben de beste
yapmaya başlarım” diyor.
Şarkısının ne kadar çok tuttuğunu anlatıyorum, radyolarda sürekli
“İyisin Tabii” çaldığını söylüyorum. Gözlerinin içi gülüyor. “Hem
dijitalde hem de cd çok satıyormuş” diyor. Keyifleniyoruz. Kendi
klibini seyrederken, ne kadar yabancılaştığını anlatıyor, sanki
başkasını seyreder gibi seyrettiğini anlatıyor. Bu kez
hüzünleniyoruz.
“Anayasa Mahkemesi’ne yaptığınız bireysel başvurudan haber var mı?”
diyorum.
“Hayır” diyor. “ Ama Özel Yetkili Mahkeme’lerden ceza alarak hala
tutuklu kalan bir tek ben varım” diyor. Aslında şu anda hala “hak
ihlaline” uğruyor Deniz Seki. Anayasa Mahkemesi, en kısa sürede
bireysel başvuruyu sonuçlandırır umarım.
Sonra tanıdıklar, dostlar, arkadaşlar, selamlar...
Tam bu sırada gazetelerde bir haftadır çıkan Bayhan haberlerini
soruyorum. “Bayhan’ın sizi ziyarete geldiği ve kabul etmediğiniz
doğru mu, dün her yerde bu haber vardı” diyorum. “Hayır yok öyle
bir şey. Gelmedi. Ama gelirse tabii ki görüşeceğim” diyor.
İnfaz koruma memuru geliyor. Görünce anlıyorum ki vakit tamam