Deniz Seki cezaevinde kitap yazdı: Yanlış aşk yanlış adam
Deniz Seki, kitabında yaşadığı tüm sıkıntıların sebebini ‘yanlış aşk ve yanlış adam’a bağladı.
İşte ünlü şarkıcının yakalanma anından bugüne yaşadıklarını
derlediği o kitaptan çarpıcı satırbaşları:
"HAPSE GİRERKEN BİLE YIKILMADIM"
İlk yakalandığım firari dönemin ardından, 16 Kasım Cumartesi beni
Vatan Caddesi’ndeki emniyete götürdüler. Rezalet bir yer, hatta
rezalet ötesi. Adı üzerinde nezarethane. Lakin kesilmiş biletimiz.
O gece bitmedi, bitmek bilmedi. Sabah oldu. Memurlara dönüp “Çok
saçma gelecek ama sizden bir şey rica edeceğim” dedim. “Cezaevine
gitmeden önce benim yüzüme mutlaka bir şey sürmem, kendimi iyi
hissetmem, moral bulmam lazım.” Memur kız bana güldü. “Ne olur, çok
ciddiyim” dedim. Çantamda vardı bir şeyler ama yanıma vermemiş,
emanete almışlardı. Sonra beni tuvalete çıkardılar. O küçücük
lavabo kılıklı yere. Lakin hapse girerken bile yıkılmadım. “Kadın
her yerde kadındır. Nezarethanedeki kenefte bile.”
"ŞARKILAR EN BÜYÜK ÇIĞLIĞIM"
Beş buçuk aylık firari dönem ve bir aylık cezaevi sürecinin
ortasında, koğuşumdaki buz gibi demir yığını ranzanın alt katında,
oturup ilk defa yazmaya başlamış halde buluyorum kendimi. Niye
bugüne kadar iki satır yazıyı bir araya getirip de yazamadım
bilemiyorum. Hâlâ kırgınım ama öyle içini akıtabilen, dağa taşa
haykırabilen biri değilim pek. Şarkı sözlerim en büyük çığlığım,
melodiler ise içimi döküp haykırdığım gizli gizemim olmuştu bu
zamana dek.
Yirmi bir adım boyunda, on adım eninde, volta atılan ve adına
havalandırma denilen bir yerimiz var. İşte o küçücük gökyüzünü
gördüğümüz yer burası. Kilo almamaktan çok, yosun tutmamak için
yürüyorum.
"BAGAJA OTURUYORSUN RESMEN"
Adli Tıp’a gideceğim için tuhaf bir heyecan vardı içimde. Düştüm
yollara fakat beni götürdükleri araç çok gücüme gitti. O kadar kötü
ki, bagaja oturuyorsun resmen. Esir kampına düşmüş gibi, çok fena.
Bu arada radyoda “İyisin Tabii” çalıyor. Şaka gibi! Gücüme gitti,
başladım minik minik ağlamaya. Sonunda geldik Adli Tıp’a. “Allahım
neler yaşıyorum ben böyle ne olur kurtar beni buradan yalvarırım”
diyorum içimden.
"AŞKIM PARFÜMÜNÜ PİJAMALARIMA SIKMIŞ"
Bugün aşkım geldi (Faruk Salman). Bana çok güzel pijamalar almış.
Kokusunu da sıkmış üzerlerine. Yerim onu ben. Çok özledik ikimiz
de. “Yarım yok, sen benim her şeyimmişsin. İstemeden de olsa seni
çok üzmüşüm ben. Kendimi pataklıyorum, kahrediyorum şimdi” diyor.
İçim acıyor. Üzülüyorum öyle deyince “Az kaldı kavuşmamıza,
geçecek. Acısını çıkaracağız elbet bu günlerin, hem de çok güzel
bir şekilde. Canımın içi seni çok seviyorum aşkım” diyorum ben de.
Biz kavuşacağız çünkü ve o gün bir daha asla ayrılmayacağımız bir
hayatın ilk günü olacak.
"YANLIŞ ADAM SEVMELERDEN"
Aslında ben tek değilim. Birkaç istisna harici cezaevindeki bütün
mahkûm kadınların başına gelen olay ya yanlış adam sevmelerinden ya
yanlış arkadaşlıklar kurmalarından ya da hayır diyememelerinden
kaynaklanıyor.
(Deniz Seki'nin eski sevgilisi Hüsnü Şenlendirici ve eşi
Nazire)
"HAYATIM SERİ HALİNDE ROMAN"
Bu gece Mart’ın 12’si. Ameliyatımın üzerinden tam 21 gün geçmiş.
Kocaman bir hastane maceram var. 15 gün hem özgür, hem hasta, hem
mutlu, hem hüzünlü, hem aşkına kavuşmuş, hem ondan ayrı; hem 9
aydır görmediğim annemi öpüp koklamış, hem ona hasret kalmışlığım
var. Çıkınca belki de hiçbir şey konuşmadan uzun uzun annemin
yüzüne bakmak, ona sarılmak istiyorum. İçim buruk. Bir kadın
komutan, bir infaz koruma memuru, refakatçi ve ben...
Cerrahpaşa’da, camları demir parmaklıklı, deniz manzaralı olduğunu
bildiğim ama bakamadığım odamda 15 günlük bir hastane macerası.
Hayatım seri halinde bir roman. Bir yandan çok fazla şey var
yazacak, bir yandan da tek bir satır bile gelmiyor aklıma.
NİŞANLIDAN ŞİİR
Faruk Salman’ın nişanlısı Deniz Seki için yazdığı şiir de kitapta
yer alıyor:
Aşkım
Yokluğun ölüm gibi bana
Her yer karanlık
Her yer sensizlik kokuyor
Sen yokken ben yokum buralarda
Bana nasılsın diyene gözyaşlarım cevap veriyor
Ben Yokum Deniziiiimmm
Yok
(Deniz Seki ve Hüsnü Şenlendirici)