08 Ağu 2011 09:13 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:39

DENİZ FENERİ HESABINDAN 2 BİN EURO KONSER PARASI!

Deniz Feneri soruşturmasında savcılar Uğur Arslan'ın katıldığı yardım konserlerinde 2 bin euro ücret aldığını gösteren makbuzlar buldu.

Deniz Feneri soruşturmasının sembol ismi, televizyon sunucusu Uğur Arslan’ın yardım amacıyla yapılan konserlere ‘hayır için’ katıldığı şeklindeki açıklamalarını, ulaşılan muhasebe kayıtları yalanladı. Soruşturma kapsamında ele geçirilen Deniz Fener Derneği e. V’nin muhasebe kayıtlarına göre, katıldığı her konser başına Arslan’a 2 bin euro ödeme yapılmış. Savcılık şüphelilerin Almanya’da kurdukları şirketlerin, trafik cezalarını ve şirket çalışanlarının maaşlarını da yardım paralarıyla ödediğini tespit etti.

Savcılar hakkındaki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) incelemesi gölgesinde devam eden Deniz Feneri soruşturmasında, savcılar önemli kayıtlara ulaştı. Soruşturmanın üçüncü dalgasında dört kişiyle birlikte gözaltına alınan ancak ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakılan Uğur Arslan’ın yardım toplamak amacıyla düzenlenen konserlere ücret karşılığında katıldığı, Arslan’ın ‘hayır amaçlı katıldım’ açıklamalarının ise gerçeği yansıtmadığı belirlendi. Deniz Feneri e. V muhasebe kayıtlarına göre, Arslan katıldığı konser başına 2 bin euro ücret alıyordu. Söz konusu ücreti de Deniz Feneri e. V karşılıyordu. Savcılık, söz konusu konserlere katılan vatandaşların ‘insani ve vicdani duygularının suiistimal edildiği’ iddiasında bulundu.

Sermaye arttırımı da yardım paralarıyla
Soruşturmayı sürdüren Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yeren ve Mehmet Tamöz, son dalgada gözaltına alınan şüpheliler Harun Kapıyoldaş, Muzaffer Şafak ve Mustafa Bölükbaşı’nın tutuklama istemiyle mahkemeye yazdıkları sevk yazısında, şüphelilerin yardım paralarıyla taşınmaz aldığını vurguladı. Sevk yazısında yardım paralarının amacı dışında kullanıldığı şu şekilde anlatıldı: “Frankfurt şehrindeki 6 adet dairenin ve Avusturya’nın Viyana şehrinde bir binanın bedellerinin, Adam Opel Strasse’deki binanın taksit ve onarım giderlerinin Deniz Feneri e.V tarafından ödendiğinin gözüktüğü, hatta bu şirketlerin adına kayıtlı olan araçların trafik cezalarının, şirket yönetici ücretlerinin ve Türkiye’deki Beyaz Holding’in bir sermaye artışının dahi Deniz Feneri e. V’nin parasından ödendiği belirlenmiştir.”

‘Dernek için toplanan parayla mal edindiler’
Sevk yazısında tutuklanması istenen şüphelilerden Harun Kapıyoldaş’ın Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan gibi örgüt yöneticisi olduğu iddia edilerek, “Şüphelilerin Deniz Feneri e.V’nin parasını amacı dışında ve şahsi olarak kullanmak amacıyla suç örgütü kurup yönettikleri, örgütün amacı doğrultusunda Almanya’da kurulu ve faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V isimli derneğin yardım amacıyla topladığı paraları yıllar içinde şahsi olarak kullanıp mal edindikleri, birçok kez nitelikli dolandırıcılık suçları ile bu durumu gizlemek için Deniz Feneri e. V’ye ait yardım belgeleri üzerinden birçok kez sahtecilik suçlarını işledikleri tespit edilmiştir” denildi.

Avukatlar soruşturmayı eleştirdi
Savcılar hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun inceleme başlatmış olması, avukatların savunmalarını da etkiledi. Harun Kapıyoldaş’ın avukatı Ozan Ergin, Nöbetçi 13. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma sırasında soruşturmayı sürdüren savcıları hedef aldı. Ozan Ergin savunmasında şunları kaydetti: “Birleşmiş Milletler’in, savcıların rolüne ilişkin bir bildirgesi vardır. Bu bildirgede savcıların adil, tarafsız olmaları hususunda birtakım önerilerde bulunulmaktadır. Şu anda, ben savcıların hazırlayıp, göndermiş oldukları bu evrakın da bildirgeye uymadığı kanatindeyim. Soyut ifadelerle evraka eklenmiş birçok klasörle şüphelilerin suç işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin oluşmasını sağlamaya çalışmaktadır.”

Muzaffer Şafak’ın avukatı Hasan Köken de savunmasında savcıların adil soruşturma yapmadıklarını iddia ederek “Savcılarımız görevlerini yaparken adil ve süratli, insan onuruna yaraşır tarzda davranmaları gerekirken buna pek uymamışlardır” dedi. Mahkeme, şüpheliler Kapıyoldaş ve Şafak’ın tutuklanmasına karar verirken Mustafa Bölükbaş’ı yurtdışı çıkış yasağı koyarak serbest bırakmıştı.