09 Mayıs 2010 10:22
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:17
DENİZ BAYKAL'A ALİ KALKANCI MUAMELESİ! KASET OLAYI CHP'NİN 28 ŞUBAT'I MI?
Sistem iktidara karşı en büyük silahı olan partinin liderini bir anda neden satıyor? Ergun Babahan'dan ilginç iddia...
CHP’nin 28 Şubat’ı Deniz Baykal’ı tasfiye planı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün sabah gazeteleri alıp birinci sayfalarına baktığında, kendisine bu kirli tezgahı kimin kurduğunu anlamıştır.
Ben bakar bakmaz anladım.
Çünkü kendisiyle CHP Genel Merkezi’nde başbaşa yaptığımız görüşmeleri hatırladım.
Zaten meslek hayatının önemli bölümünü Türkiye’nin o dönem en büyük gazetesinin mutfağında geçirmiş biri olarak anlamasaydım, meslek büyüklerimden epey fırça yerdim.
En zordaki gazete en ağır manşeti atmıştı.
Bu operasyonun tek adı vardır, Deniz Baykal’a Ali Kalkancı muamelesi yapmak.
Bunun lamı cimi yoktur.
Çıkıp aksini söyleyen olursa, “Bize de mi lolo” cevabını veririm.
Peki neden sistem iktidara karşı en büyük silahı olan partinin, kendisini her koşulda koruyan liderini bir anda satıyor?
Neden defterini dürüp kapı önüne koymak istiyor.
Çünkü Sayın Deniz Baykal’da vücut vuran Kemalist çizginin yolun sonuna geldiğini görüyor.
Bu çizgi İzmir, İstanbul’un laikçi semtleri, Ege kıyıları, Antalya derken yüzde 20’nin üstüne çıkamıyor.
Bu çizginin önce yumuşatılması, sonra kırılması gerekiyor.
Kürtlere özerklik tanınacaksa, biz tanırız mantığı.
Bunun için ilk hedef, Baykal’ın tasfiye edilmesi.
Bugünkü Siyasi Partiler Yasası da, partilerin yapısı da, eğer ebleh değilse, parti başkanının kongre kaybetmesini imkansız hale getiriyor.
Medyada istediğiniz kadar çakın, genel başkanı okurlarınız değil, delegeler belirliyor.
Onun için özel hayatın dokunulmazlığı, özel hayata saygı geyiklerine inanmayın.
Baykal haberini büyüten gazetelerdeki istifa çağrılarına kulak kesilin.
Kimin bundan sonra ne yazacağına dikkat edin.
Şimdi F Tipi, cemaat, polis teşkilatı çekti sızdırdı geyikleri de artacak.
İnanmayın.
Bu olayın tezgahcısı ile Ali Kalkancı olayının tezgahcısı aynıdır.
Ali Kalkancı’yı ve onun üzerinden hükümeti hedef alan kimler idiyse, o tezgaha hangi medya destek olduysa, bugün de değişen bir şey yoktur.
Bu kirli, iğrenç bir tezgahtır.
Tezgahın düzenleyicileri, pazarlayıcıları ortadadır.
Zanlı aramayın, mürekkep izleri ellerinde.
Osman Can’a yapılanın benzeridir Sayın Baykal’a yapılan muamele.
Bir kısım medya, ıslak imzaya gösterdiği özenin onda birini bu kasete göstermemiş ve doğru ilan etmişse bir nedeni vardır.
Bu neden yukarıda da belirttiğim gibi, Baykal’ın AK Parti’nin yolunu kesmek de yetersiz görülmesidir.
AK Parti’nin parayla yapılmışlar dışındaki anketlerde yüzde 40’lar seviyesinde görünmesi, belli merkezlerde panik havası yaratmış.
Bu çok açık.
İktidarı biçimlendiremiyoruz, bari muhalefeti biçimlendirelim anlayışı hakim olmuş.
Bu seçim öncesi Baykal gider, Kemal Kılıçdaroğlu gelir, CHP yüzde 30’lara tırmanır ve bir CHP-MHP koalisyonu kurulur hesabı açık şekide görülüyor.
Bu sistemde vefa bozacının adı.
Kentli küçük orta sınıflar, hızla yaşlanan bürokratlar dışında oy tabanı kalmayan CHP’de değişim olması kaçınılmaz.
Ama bunu gerçekleştirmek için böylesi iğrenç yollara başvurulması, aklın, vicdanın kabul edeceği bir durum değil.
İşlevinizi tamamladınız mı defteriniz dürülür.
Baykal’a kurulan tezgahta başka saik aramayın, olay budur.
Bu manşetler aslında, Erdal İnönü’nün hacizden kaçırdığı iddia edilen yalısı ile birebir aynıdır.
O zaman CHP’nin önünü açmak için İnönü bir kalemde harcanmıştı.
Şimdi kendilerini kurtarmak için Baykal harcanıyor.
Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Utanın biraz.
Ergun Babahan/Star
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün sabah gazeteleri alıp birinci sayfalarına baktığında, kendisine bu kirli tezgahı kimin kurduğunu anlamıştır.
Ben bakar bakmaz anladım.
Çünkü kendisiyle CHP Genel Merkezi’nde başbaşa yaptığımız görüşmeleri hatırladım.
Zaten meslek hayatının önemli bölümünü Türkiye’nin o dönem en büyük gazetesinin mutfağında geçirmiş biri olarak anlamasaydım, meslek büyüklerimden epey fırça yerdim.
En zordaki gazete en ağır manşeti atmıştı.
Bu operasyonun tek adı vardır, Deniz Baykal’a Ali Kalkancı muamelesi yapmak.
Bunun lamı cimi yoktur.
Çıkıp aksini söyleyen olursa, “Bize de mi lolo” cevabını veririm.
Peki neden sistem iktidara karşı en büyük silahı olan partinin, kendisini her koşulda koruyan liderini bir anda satıyor?
Neden defterini dürüp kapı önüne koymak istiyor.
Çünkü Sayın Deniz Baykal’da vücut vuran Kemalist çizginin yolun sonuna geldiğini görüyor.
Bu çizgi İzmir, İstanbul’un laikçi semtleri, Ege kıyıları, Antalya derken yüzde 20’nin üstüne çıkamıyor.
Bu çizginin önce yumuşatılması, sonra kırılması gerekiyor.
Kürtlere özerklik tanınacaksa, biz tanırız mantığı.
Bunun için ilk hedef, Baykal’ın tasfiye edilmesi.
Bugünkü Siyasi Partiler Yasası da, partilerin yapısı da, eğer ebleh değilse, parti başkanının kongre kaybetmesini imkansız hale getiriyor.
Medyada istediğiniz kadar çakın, genel başkanı okurlarınız değil, delegeler belirliyor.
Onun için özel hayatın dokunulmazlığı, özel hayata saygı geyiklerine inanmayın.
Baykal haberini büyüten gazetelerdeki istifa çağrılarına kulak kesilin.
Kimin bundan sonra ne yazacağına dikkat edin.
Şimdi F Tipi, cemaat, polis teşkilatı çekti sızdırdı geyikleri de artacak.
İnanmayın.
Bu olayın tezgahcısı ile Ali Kalkancı olayının tezgahcısı aynıdır.
Ali Kalkancı’yı ve onun üzerinden hükümeti hedef alan kimler idiyse, o tezgaha hangi medya destek olduysa, bugün de değişen bir şey yoktur.
Bu kirli, iğrenç bir tezgahtır.
Tezgahın düzenleyicileri, pazarlayıcıları ortadadır.
Zanlı aramayın, mürekkep izleri ellerinde.
Osman Can’a yapılanın benzeridir Sayın Baykal’a yapılan muamele.
Bir kısım medya, ıslak imzaya gösterdiği özenin onda birini bu kasete göstermemiş ve doğru ilan etmişse bir nedeni vardır.
Bu neden yukarıda da belirttiğim gibi, Baykal’ın AK Parti’nin yolunu kesmek de yetersiz görülmesidir.
AK Parti’nin parayla yapılmışlar dışındaki anketlerde yüzde 40’lar seviyesinde görünmesi, belli merkezlerde panik havası yaratmış.
Bu çok açık.
İktidarı biçimlendiremiyoruz, bari muhalefeti biçimlendirelim anlayışı hakim olmuş.
Bu seçim öncesi Baykal gider, Kemal Kılıçdaroğlu gelir, CHP yüzde 30’lara tırmanır ve bir CHP-MHP koalisyonu kurulur hesabı açık şekide görülüyor.
Bu sistemde vefa bozacının adı.
Kentli küçük orta sınıflar, hızla yaşlanan bürokratlar dışında oy tabanı kalmayan CHP’de değişim olması kaçınılmaz.
Ama bunu gerçekleştirmek için böylesi iğrenç yollara başvurulması, aklın, vicdanın kabul edeceği bir durum değil.
İşlevinizi tamamladınız mı defteriniz dürülür.
Baykal’a kurulan tezgahta başka saik aramayın, olay budur.
Bu manşetler aslında, Erdal İnönü’nün hacizden kaçırdığı iddia edilen yalısı ile birebir aynıdır.
O zaman CHP’nin önünü açmak için İnönü bir kalemde harcanmıştı.
Şimdi kendilerini kurtarmak için Baykal harcanıyor.
Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Utanın biraz.
Ergun Babahan/Star