23 Haz 2015 17:58 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:40

Demirtaş'a AİHM şoku; 'İşte düşmanın' davasını kaybetti!

Bolu'da bir gazetede kendisi hakkındaki yazıyı 'kine teşvik ve hakaret' gerekçesiyle hükümetle AİHM'de davalık olan Selahattin Demirtaş açtığı davayı kaybetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Türkiye 'de bir gazetede "Türk, işte karşında düşmanın" ifadelerinin yer aldığı bir makale yayımlanmasını "ifade özgürlüğü" saydı.
NTV'den Kayhan Karacan'ın haberine göre HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, konu hakkında AİHM önünde Ankara 'ya karşı açtığı "yaşam hakkı, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık" davasını büyük ölçüde avukatlarının yaptığı hatalı savunma nedeniyle kaybetti.

YEREL MAHKEME DEMİRTAŞ'IN BAŞVURUSUNU REDDETMİŞTİ
Demirtaş hakkında 11 Ekim 2007 tarihinde Bolu'da yayımlanan "Bolu Express" adlı gazetede "Türk, işte karşında düşmanın" başıklı bir makale yayımlanmış, HDP eşbaşkanı tarafından bu makaleyi kaleme alan gazeteci hakkında "kine teşvik ve hakaret" temelinde soruşturma başlatılması için Bolu Savcılığı'na yapılan başvuru "makale basın ve ifade özgürlüğü kapsamına girdiği" gerekçesiyle reddedilmişti.
Demirtaş bu karara Düzce Mahkemeleri önünde itiraz etmiş ancak Düzce Mahkemesi Bolu Savcılığı tarafından verilen kararı "doğru" bulmuştu.
2008 yılında Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin söz konusu makalenin "düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamına girmediğini" söylemiş, bunun üzerine Adalet Bakanlığı Düzce Mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması için Yargıtay'a başvurmuştu. Yargıtay, 30 Eylül 2009 tarihinde açıkladığı kararda, Bolu Savcılığı ve Düzce Mahkemesi'nin kararlarını haklı bulmuş ve Bakanlığın temyiz başvurusunu reddetmişti.

DEMİRTAŞ DAVAYI 2009 YILINDA AİHM'E TAŞIDI
Demirtaş tarafından 2009 yılında AİHM gündemine taşınan dava bugün sonuçlandı. Demirtaş, AİHM önünde Ankara'ya karşı şikayetinde, Bolu Savcılığı'na yaptığı şikayetin aksine, Bolu Express gazetesinde yayımlanan makaleyle "şahsının hedef gösterildiğini" savunmuş ve 1955'teki 6-7 Eylül olayları, 1978'de Kahramanmaraş'ta Alevilere yönelik katliam, 1993'te Sivas'ta öldürülen Aleviler ve Hrant Dink cinayetini örnek göstermişti.

HÜKÜMET SAVUNMASINDA FİZİKSEL VE SÖZLÜ SALDIRIYA UĞRAMADIĞI TEZİNİ İŞLEDİ
Türk hükümeti ise AİHM önünde yaptığı savunmada, Demirtaş'ın makale nedeniyle hiçbir fiziksel ve sözlü saldırıya uğramadığı tezini işledi. Ankara, Demirtaş'ın Bolu Savcılığı'na "korunma talebinde bulunmak için değil, makaleyi kaleme alan yazarın cezalandırılması için" başvurduğunu savundu. Ankara buna karşılık, Demirtaş'ın başvurusunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "özel ve aile hayatının korunmasına" ilişkin 8'inci maddesi temelinde ele alınması gerektiği yönünde görüş belirtti.
Türk hükümetinin bu tezlerine kısmen hak veren AİHM, Demirtaş'ın Bolu Savcılığı'na makalenin yazarının cezalandırılması için başvurduğunu ve ne ulusal mahkemeler ne de AİHM önünde, makale sonrası tehdit aldığına veya yaşamının tehlike altında olduğuna dair hiçbir kanıt sunamamış olması temelinde davacının yaşam hakkının ihlal edilmediğine hükmetti.
Mahkeme, Demirtaş'ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiği veya siyasi görüşleri nedeniyle kendisine ayrımcılık yapıldığına dair tezlerini ise incelemeye dahi gerek duymadı.

KARAR 1'E KARŞI 6 OYLA ALINDI
Karar, davaya bakan 7 yargıçlı daire tarafından 1'e karşı 6 oyla alındı. Karara karşı tek oy, Bolu Express'te yayımlanan makaleyi "nefret söylemi" olarak tanımlayan Litvanyalı yargıç Egidijus Kuris'ten geldi. Yargıç Kuris, yayımladığı karşı görüşte, kararı 17 yargıçlı Büyük Daire önüne taşıması için Demirtaş'a çağrıda bulundu.
Türk yargıç Işıl Karakaş ise, kararı "mevcut içtihat temelinde" onaylamakla birlikte, yayımladığı ayrı bir görüşle kararın Büyük Daire'ye gidebileceği sinyali verdi. Karakaş, davanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel ve aile yaşamını koruma maddesi temelinde incelenebileceği görüşünü de savundu.
Demirtaş'ın karara Büyük Daire önünde olası bir itiraz için üç aylık süresi bulunuyor.