Demirören medyada büyük tenkisat mı yolda?
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Demirören medyada büyük tenkisat mı yolda?
Bu sene herkes için yorucu geçti.
Ama benim yorgun kalbim için daha da yorucuydu.
Gördüklerim, duyduklarım kalbimi her gün tekletti.
Ben de bir değişiklik yapayım, kendimi memleketim Karadeniz’in yaylalarına değil de,
Ege’nin sularına atayım dedim.
Bayağı da bir para bayıldım bütçeme göre.
Kendimi ödüllendireyim, ‘deli Keskin, sen bunu hak ettin’ dedim.
Dedim amma…
Nerede bende kendimi ödüllendirecek akıl!
Kendime resmen ceza vermişim.
Çok yakın bir dostumun aklına uyarak, adı lazım olmayan bir tatil beldemize gittim.
Gitmez olaydım.
Şunu anladım, millet hava atmak için parasıyla rezil oluyor bu ülkede!
Neyse bundan bir yazı daha çıkar da, konuyu hızlıca keseyim.
Diyeceksiniz e divane Keskin, yine niye anlamsız bir peşrev yaptın.
Vallahi de billahi de anlamsız değil.
Kafa dinlemeye diye gittiğim bu tatil beldesinde,medya fısıltılarının içine düştüm.
Cezanın en büyük kısmı da bu ya!
Lafı fazla uzatmadan sadede geleyim,
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, Türkiye’nin en büyük medya gruplarından olan Demirören’de, işten çıkarma yasağının kalkmasıyla birlikte, büyük büyük masalar kurulmuş.
Plan çok büyük bir tenkisatmış.
Zaman aralığı olarak Eylül ayının başı deniliyor.
O kadar büyük bir tenkisat planlanıyormuş ki, tam 500 emekçinin kellesi koltukta olabilirmiş.
İşittiğimde ‘bu çok büyük bir rakam’ dedim.
Kaynağım da, ‘Demirören’in zarardan kar etmesi için bu kadar kişiyi kovması gerekiyormuş ancak tazminat yükü önlerindeki en büyük engelmiş’ dedi.
E tabii bu kadar kişiyi kovunca ortaya çıkacak tazminat yükünü varın siz hesaplayın.
Bir de mevzu bahis, kovduğu 45 emekçinin tazminatını ödemeyen bir medya kuruluşu değil mi?
Neyse…
Bunların hepsi teyide muhtaç bilgiler.
Umarım bunların hiçbiri olmaz.
Demirören tenkisatı hükümet için yenilgiyi kabul olur
Ama açık konuşayım, biraz da kendime güldüm.
Bu köşeden, Demirören emekçilerinin yatmayan yasal zam farklarının peşine düşmüştüm.
Meğersem küçük meselelerle uğraşıyormuşum.
Emekçilerin kellesi koltuktaymış!
Naçizane bu konuda şunu söyleyebilir, ve dahi hükümete şu öneride bulunabilirim.
Hükümet kontrolündeki, en önemli medya kuruluşunda bu kadar büyük tenkisat olursa bu nasıl bir izlenim verir?
Bu ‘biz bu işi kotaramadık’ demek olmaz mı?
Azerbaycan’dan bile ihale alan koca Demirören bile bunu yaparsa diğerleri ne yapsın?
Ve daha önemlisi:
EVİNE EKMEK GÖTÜREN EMEKÇİ NE YAPSIN?
Medyada önümüzdeki aylarda taş üstünde taş kalmayacak
Sevgili yoldaşlar,
Demirören medya dedim ama…
Size sağlam kaynaklara dayanan daha büyük bir medya portresi çizeyim.
En sonda söyleyeceğim iki önemli şeyi en başta söyleyeyim:
1. Hükümeti- muhalefeti medyada taş üstünde taş kalmayacak
2. En büyük bedeli gene emekçiler ödeyecek
Şimdi şöyle, hükümet medyasında büyük bir dizayn kapıda.
Pek çok yayın yönetmeni ve üst düzey yönetici koltuğunu kaybedebilir.
Dikkat çekici transferler yapılabilir.
Hiç beklemediğiniz insanları, beklemediğiniz koltuklarda görebilirsiniz.
Medya kulislerinde, yeri çok sağlam isimlerin bile kellelerinin alınabileceği konuşuluyor.
2023 seçimlerine giden yolda, pek çok şey dizayn edilirken, bunun en önemli ayaklarından birini de medya oluşturacak.
E hükümet cenahında hazırlık varken, muhalif medya boş durur mu?
Özellikle Sözcü TV’nin lisansını almış olması büyük gelişme.
Pek çok muhalif yayın kuruluşu da yıpranan bazı isimleri taze kanlarla değiştirme arayışında.
Malum, medya transferleri açısından Ağustos ve Eylül ayları bereketlidir.
Özellikle TV’lerin yeni yayın dönemleri arefesinde.
Keskin Kalem’iniz size söylüyor:
ÖNÜMÜZDEKİ AYLARDA HER GÜN MEDYADA BİR FIRTINA KOPACAK.
BÜYÜK BİR GELİŞME YAŞANACAK.
Hatta ve hatta…
El değiştiren medya grupları olacak.
Yeni medya patronları sahneye çıkacak…
Ve daha neler neler…
Bunu da buraya yazıyorum.
Sonra hatırlatırım.
Siper alın: Medyada şantaj savaşı ufukta
Yahu çok değil.
Bundan 15 gün öncesini düşünün.
Sedat Peker’in ifşalarıyla başlayan...
Tutuklu işadamı Sezgin Baran Korkmaz skandalıyla alevlenen bir skandallar silsilesinin içindeydik.
Herkes birbirinin foyalarını ortaya döküyordu.
Kim bu SBK’dan para alan gazeteciler?
Kim bu Sedat Peker’e yakın televizyoncular?
Kim kime şantaj yapmış?
Kimin mal varlığı neymiş?
Muhalefet özellikle bu işlerin üzerine gidecekti.
Ama ne oldu?
Herkes sustu.
Muhalefetin gözünü sanırım en çok, Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil arasında patlak veren Artı TV kavgası korkuttu.
Herkes sustu diyorum da, aslında o iş öyle değil.
Sevgili yoldaşlar, bu serpilmiş ölü toprağının altında ne ateşler yanıyor bir bilseniz.
Foyaları ortaya çıkmaya yüz tutan medya gediklileri, şimdilik, herkesin birbirine şantaj yapmasıyla oluşan, sessizlik ortamından memnun.
Ama kulislerden şunu biliyorum:
Her an, her şey olabilir.
Çünkü bu kadar pisliğin üstünün örtülmesi mümkün değil.
Daha önceki yazılarımda söylemiştim, ok yaydan çıktı.
Şu tatil sezonu bir bitsin, medyada patlak verecek savaş bence büyük olacak.
Herkes birbirine karşı iyi malzeme biriktirmiş.
Benden demesi!
Siper alın!
KESKİN KALEM