"DELİKLİ TAVACILAR" SİZİ UYARIYORUZ!!! AHLAKLI REKABET EDİN ETMİYORSANIZ DA ÇEKİN GİDİN!!!
10 yıl önce medya siteleri arasında yerini aldığı için kendilerini bu işin "ağababası" ilan eden,"tekelleri" kırılınca sağa sola saldırmaya başlayan "delikli tavacılara" bir çift sözümüz var...
Eskilerin laflarını çok severiz.
Ne demişler: Şecaat arzederken merd-i kıpti sirkatin söyler!..
İşte öyle bir durumla karşı karşıyayız...
Tam 3 yıl önce yola çıktık. Bağımsız, bağlantısız, sadece gazetecilik yapmayı ilke edinmiş bir avuç adam...
Bizim meslekte rekabete inandık hep. Çünkü rekabet olmazsa murakabe de olmaz dedik. Ama rekabetin de ahlaklısına iman ettik.
Ama içimizde bazı "imansızlar" çıktı, rekabeti belden aşağı bir üslupla sürdürmeye kalktı.
Söyleyecek söz bulamayınca, hakaret ve iftiraya sığındılar...
Utanmadan bize "hırsız" dediler, bir de bu rekabetten utandıklarını söylediler.
Rekabet sizin kimyanızı bozmuş. Üslup ve gazetecilik fukaralığı paçalarınızdan akıyor.
Önce size soralım: Gerçekten yazdıklarınıza inanıyor musunuz?
10 yıldır varsınız ama 3 yıldır MEDYARADAR´ın her geçen gün zirveye giden başarısı sizi deli etmiş anlaşılan...
İyi iş yapmakta, habercilikte rekabete gireceğinize ne yaptınız? Gün geçtikçe artan başarısızlığınızı işte böyle kamuoyu önünde bizzat kendi yazdıklarınızla ortaya koydunuz.
Yapılan her iyi işi çekememeyi, kontrolsüz hırsınızı yine "başarıyla" ilan ettiniz.
Bir de utanmadan bize tetikçi, bayağı dediniz!..
Başarısızlık gözünüzü döndürmüş sizin...
Belli ki "haset gribi"ne yakalanmışsınız. Domuz gribinin aşısı var ama sizinkinin maalesef yok...
Aslında bayağılığı, çamur atmayı en iyi siz beceriyorsunuz...
Bizim sizinle bir hesabımız olamaz.
Biz yolumuza devam ediyoruz.
Hiç olmadığı kadar güçlü, özgür biçimde...
Siz zeytinyağı gibi su üstüne çıkıyorsunuz. Zaten bunu yaşam biçimi edindiğinizi de herkes biliyor.
Sizin sicilinizi burada yazmaya kalksak, ortaya çıkan karneyle kimsenin yüzüne bakacak haliniz kalmaz.
Ama sizde utanma da yok ki, neye yarar!..
Çaldığınız haberleri sitenize girip bir de saatleriyle oynayarak, "önce biz yazdık" pişkinliğini sanat edindiniz. Atlatılmaya tahammülünüz o kadar kalmamış ki, böyle hinlikler peşinde koşar oldunuz.
Bir hafta önce çıkan haberi 7 gün sonra "copyright" damgasıyla özelmiş gibi girmeyi adet edindiniz.
Siz aslında delikli tavaya döndünüz, yaralarınız arttıkça arttı. Şimdi de gocunmaya başladınız.
Biz bu yola başkoyduk. Kimseye gebeliğimiz, borcumuz, eyvallahımız yok.
Para pul, çıkar hesabı yapmadan kazandığımız son kuruşu da inandığımız iş için harcamayı yaşam biçimi edindik biz. Hesap kitap olmaz bizde. Peki siz bizim kadar özgür müsünüz?
Geçin bir aynanın karşısına önce. Kabahatleriniz, kusurlarınız hiç mi kızartmıyor yüzünüzü?
Birilerine sürekli hesap vermek zorunda olmanın ezikliği de yoktur sizde.
Bizim alnımız dik, sırtımızda yumurta küfesi de taşımıyoruz.
Siz yapım prodüksiyon işlerini iyi bilirsiniz... Hesaplar kitaplar... Ak dediğinize kara demek... Tükürdüğünüzü yalamak...
Fırça yeyince girdiğiniz haberin arkasında duramamak.. Anında siteden uçurmak...
Gazeteciliğin geldiği "zul" durumun, dejenerasyonun aslında ağababalarısınız ama tutup gazetecilikten, ilkeli olmaktan ve adam gibi rekabetten gücünü alan MEDYARADAR´a gazetecilik dersi veriyorsunuz.
Siz aslında gazeteciliğin yüzkarasısınız.
Bunu bir kez daha gösterdiniz.
Bir de etrafınıza bakın, sizin için ne diyorlar? Medyada çete olmak diye bir kavramı soktunuz hayatımıza. Sizin gibilerin icraatlarını ortaya çıkaracak bir Ergenekon savcısı lazım ya... Neyse!...
Sizi son kez uyarıyoruz. Ahlaklı rekabet edin, yoksa çekin gidin...
Yapacak çok işimiz var sizin kıskançlık krizinizle uğraşacak hiç vaktimiz yok...
MEDYARADAR