04 Nis 2009 13:36
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:37
DEDE'Yİ CASUS YAPTILAR!..İSPANYOL BASINI ARAGONES İLE NASIL DALGA GEÇTİ?
İspanya´nın Marca Gazetesi Aragones ile Del Bosque ile dalga geçti. İki ünlü hocayla ilgili bir video hazırlayan gazete, şu diyaloglara yer verdi:
Dede'nin `casus' olarak gösterilmesi dikkat çekerken diyaloglar şöyle:
B: Merhaba Luis Zaragones
A: Hayır, hayır! Beni öldür ama yalan söyleme. Benim adım Luis Aragones.
B: Biliyorum ama sen Türkiye'deki casusumsun. Gerçek isimlerimizi kullanamayız. Benim adım Vicente Del Jardin. Bana böyle seslen.
A: Tamam, nasıl istersen.
B: Neyse farketmez artık. Bana son aylarda Türkler'den öğrendiğin şeyleri açıkla.
A: Sesini yükseltsen ya da bağırsan bile İspanyolca anlamıyorlar ve yemek yiyorlar. Ne yiyeceklerini sorduğumda kebap dışında birşey söylemiyorlar.
B: Milli takımları hakkında birşey okudun mu ya da maçlardan birini izleyebildin mi?
A: İlginç bir takım. Sarı renkliler ve birinin adı "HOMER".
B: Türkiye maçı yerine "The Simpsons"ların bir bölümünü izlemiş olabilir misin?
A: Eee... Mümkün. Peki şimdi neden uyuya kaldın?
B: Senin anlattıkların yüzünden. Uzun süredir Türkiye'desin ama şehri iyi tanımıyorsun değil mi?
B: İki saattir metroyla dolanıyoruz ve benim uykum...
A: Uykunun gelmesi normal. Milli takımı izleyen herkesin sıkıntıdan uykusu geldi.
B: Can sıkmadık. Türkler iyi defans yaptı ve Pique...
A: Sinirli olman normal. Türk teknik direktör maçı kazanmayı haketmişti.
B: Pique diyordum... Neyse şu an tam olarak nerede olduğumuzu biliyor musun?
A: Evet, İstanbul'dayız.
B: Ben hangi metro istasyonunda olduğumuzu sormuştum. Sekizdir aynı şeyi soruyorum, sende aynı cevabı veriyorsun.
A: Haa... Tamam o zaman. Sanırım Yenibosnada'yız ama bendeki metro planı biraz farklı. Neden acaba?
B: İki sebebi var. Biri elindeki Madrid'in planı, ikincisi ise 1973 yılına ait olması.
A: Tamam o zaman. Elinde sopalar ve meşaleler olan şu genç insanlara soralım yerimizi.
A: Sanırım maça gidiyorlar. "Pardon gençler! Biz İspanyoluz. Bize bir konuda yardım..."
B: Belki de ben uyusam daha iyi olacak.
B: Merhaba Luis Zaragones
A: Hayır, hayır! Beni öldür ama yalan söyleme. Benim adım Luis Aragones.
B: Biliyorum ama sen Türkiye'deki casusumsun. Gerçek isimlerimizi kullanamayız. Benim adım Vicente Del Jardin. Bana böyle seslen.
A: Tamam, nasıl istersen.
B: Neyse farketmez artık. Bana son aylarda Türkler'den öğrendiğin şeyleri açıkla.
A: Sesini yükseltsen ya da bağırsan bile İspanyolca anlamıyorlar ve yemek yiyorlar. Ne yiyeceklerini sorduğumda kebap dışında birşey söylemiyorlar.
B: Milli takımları hakkında birşey okudun mu ya da maçlardan birini izleyebildin mi?
A: İlginç bir takım. Sarı renkliler ve birinin adı "HOMER".
B: Türkiye maçı yerine "The Simpsons"ların bir bölümünü izlemiş olabilir misin?
A: Eee... Mümkün. Peki şimdi neden uyuya kaldın?
B: Senin anlattıkların yüzünden. Uzun süredir Türkiye'desin ama şehri iyi tanımıyorsun değil mi?
B: İki saattir metroyla dolanıyoruz ve benim uykum...
A: Uykunun gelmesi normal. Milli takımı izleyen herkesin sıkıntıdan uykusu geldi.
B: Can sıkmadık. Türkler iyi defans yaptı ve Pique...
A: Sinirli olman normal. Türk teknik direktör maçı kazanmayı haketmişti.
B: Pique diyordum... Neyse şu an tam olarak nerede olduğumuzu biliyor musun?
A: Evet, İstanbul'dayız.
B: Ben hangi metro istasyonunda olduğumuzu sormuştum. Sekizdir aynı şeyi soruyorum, sende aynı cevabı veriyorsun.
A: Haa... Tamam o zaman. Sanırım Yenibosnada'yız ama bendeki metro planı biraz farklı. Neden acaba?
B: İki sebebi var. Biri elindeki Madrid'in planı, ikincisi ise 1973 yılına ait olması.
A: Tamam o zaman. Elinde sopalar ve meşaleler olan şu genç insanlara soralım yerimizi.
A: Sanırım maça gidiyorlar. "Pardon gençler! Biz İspanyoluz. Bize bir konuda yardım..."
B: Belki de ben uyusam daha iyi olacak.