Davutoğlu ile Karamollaoğlu'ndan Erdoğan'a Osman Kavala tepkisi
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu'nu ziyaret etti. İki lider AİHM'nin Osman Kavala kararının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına tepki gösterdi.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ile gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında enflasyon rakamlarına ilişkin konuşan Davutoğlu, "Rakamlar 2001'den bu yana ulaşılan en yüksek rakamlar. Bu tablo ile Türkiye'nin kendini gelecek nesillere hazırlaması zor görünüyor. Muhalefet partileri olarak Türkiye'nin bu dar boğazdan çıkışı için elimizden geleni yapacağız" dedi.
ERDOĞAN'A 'OSMAN KAVALA' TEPKİSİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Osman Kavala kararına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yorumu hakkında açıklamalarda bulunan Davutoğlu, "Türkiye kendi üyesi olduğu, bakanlar komitesinde temsil edildiği bir yapıda yargılanıyor. Türkiye'nin Avrupa'da böylesine yalnız bırakıldığı başka bir dönem yoktur" ifadelerini kullandı. Karamollaoğlu ise, "Tayyip Bey'in bundan 20 sene önceki yaklaşımı bugünkünden çok farklı. Mahkeme bir insanı belli bir suçtan dolayı beraat ettiriyor, ama ben onu illa içeride tutacağım diyerek onu tutuyorsanız orada çok ciddi sorunlar var" ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günlerde korona virüse yakalanan ve iyileşen Karamollaoğlu'na geçmiş olsun dileklerini ileten Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
"TÜRKİYE'NİN DAR BOĞAZDAN ÇIKIŞI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ"
"Türkiye çok kritik bir eşikte. Hangi açıdan bakarsanız bakın, ülkemizin tarihi bir dönemeç noktasında olduğunu görüyoruz. Son açıklanan enflasyon rakamları ile dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip bir ülke olan Türkiye'yi ekonomik krizlerle karşı karşıya kalması bağlamında nereye getirdiğini görüyoruz. Rakamlar 2001'den bu yana ulaşılan en yüksek rakamlar. Bu tablo ile Türkiye'nin kendini gelecek nesillere hazırlaması zor görünüyor. Sorumluluk iktidar partilerinin omuzlarındadır. Tarihin ağır vebali de onlardadır. Kış günü her yerden mesajlar geliyor. Gelen elektrik ve doğal gaz zamları ile ikinci bir kira ödüyor vatandaşlarımız. Böyle bir tablo karşısında siyasi partilerin varoluş gerekçesi olan milletin huzuru ve refahı için çaba sarf etme prensibi muhalefete de bir sorumluluk yüklüyor. İktidar yaptıklarıyla sorumludur. Muhalefet de yapmadıkları ve yapamadıkları ile sorumludur. Bugün burada Karamollaoğlu ve ekibiyle çok güzel bir istişare gerçekleştirdik. Muhalefet olarak üzerimize düşen sorumlulukların bilincindeyiz. Saadet Partisi ve Gelecek Partisi arasındaki ilişki bu dönemlerde hep sürdü. Bir mekanizma içerisinde genel başkan yardımcılarımız görüşmelerini sürdürüyorlar. Bugün ele aldığımız konular arasında parlamenter sistem üzerine genel başkan yardımcılarımızın 6 partinin yürüttüğü çalışmalar vardı. Bundan sonra bu konular ve bu partiler arasındaki iş birliği bağlamında nasıl adımlar atılması gerektiği konusunda istişarelerde bulundu. Türkiye'nin bu dar boğazdan çıkışı için elimizden geleni yapacağız. Bu konuları detaylı bir şekilde ele aldık."
Davutoğlu'nun açıklamalarının ardından iki lider gazetecilerin sorularını cevapladı.
Gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Osman Kavala kararı hakkında yaptığı yorumla ilgili sorduğu soruya Karamollaoğlu şöyle cevap verdi:
"MAHKEME BİR İNSANI BERAAT ETTİRİYOR AMA BEN ONU İLLA İÇERİDE TUTACAĞIM DİYORSANIZ ÇOK CİDDİ BİR SORUN VAR"
"Bundan 20 sene önce Erdoğan'ın uluslararası kurumlarla ilgili söylediklerini bir defa daha okumaya ihtiyacı var. Bizim partilerimiz geçmişte kapatıldı. Tavırlarını biliyoruz. Tayyip Bey'in bundan 20 sene önceki yaklaşımı bugünkünden çok farklı. Meseleleri ele alışı, kararları ve kurallara uymayı bir görev olarak kabul ediyordu. Bu mahkemelerin kararlarını yorumlama noktasına gitmeyeceğim. Onlarında yeri geldiği zaman çok yanlış tavırlar sergilediğini biliyorum. Biz Saadet Partisi ve milli görüşçüler olarak uluslararası mahkemelerin kararlarına çok itibar etmeyebiliriz. Gerekçelerimiz var çünkü. Ben adalete güvenmiyorum. Herhangi bir şey benim yakınımın veya başka birisinin başına bir şey gelirse oradan adil bir karar çıkacağına itimadım yok. Bunu hakimleri tenzih ederek söylüyorum. 10 binlerce insan var Türk mahkemeleri karar vermiş, o mahkemelerin kararları hiçe sayılmış. Ben Kavala ile ilgili bir şey söylemeyi doğru bulmam. Ben Kavala'yı da tanımam bilmem. Ama mahkeme bir insanı belli bir suçtan dolayı beraat ettiriyor, ama ben onu illa içeride tutacağım diyerek onu tutuyorsanız orada çok ciddi sorunlar var manasına gelir."
TÜRKİYE'NİN AVRUPA'DA BÖYLESİNE YALNIZ BIRAKILDIĞI BAŞKA BİR DÖNEM YOKTUR
Davutoğlu: "Cumhurbaşkanının zihninde bir kafa karışıklığı var. AİHM ve Avrupa Konseyi, Türkiye'nin dışında bir mahkeme değildir. AİHM, içinde Türk hakimenin de bulunduğu ve Türkiye'nin içinde olduğu bir süreçtir. Avrupa Konseyi ise Türkiye'nin kurucu üye olduğu bir yapıdır. Türkiye'nin üye olmadığı söz hakkının olmadığı bir kurul, Türkiye'ye baskı yapıyor gibi anlatıyor. Avrupa Konseyi tarihinde bu tür ihlal süreci tarihte 2 kere işletildi, Türkiye tarihinde ise ilk kez. Türkçe'nin resmi bir dil olarak bul edildiği bir yapıdan bahsediyoruz. Ortada bir cehalet söz konusu. Bunu hamasetle yapıyor. Ben üzüntü duyuyorum. Kavala dosyasından bağımsız söylüyorum, bu bir utanç. Türkiye kendi üyesi olduğu, bakanlar komitesinde temsil edildiği bir yapıda yargılanıyor. Türkiye'nin Avrupa'da böylesine yalnız bırakıldığı başka bir dönem yoktur. Bu mudur Türkiye'nin dünyadaki yeri. Cumhurbaşkanı önce elindeki dosyalara sahip çıksın sonra da lafta sözde değil, Menderes-Özal çizgisini devam ettiriyorsa özgürlükler bağlamında bunun gereğini yapmalıdır. Etrafındaki birkaç otoriter kafanın sözüyle Türkiye'yi 12 Eylül'de muhatap olmadığı bir muameleye Avrupa Konseyi'nde muhatap kılmasıdır esas hata olan. Bu konuda ciddi bir üzüntü duyuyorum. Dünyadan böyle kopan bir ülkenin insani değerlerinden de kopması kaçınılmazdır. "
"TORPİL TÜRKİYE'DE ZAMAN ZAMAN UYGULANAN BİR UYGULAMADIR"
Van İl Müftüğünü'ne AK Partili iki ismin gönderdiği imamlık alımı için torpil belgesine ilişkin sorulan soruya Karamollaoğlu, "Torpil belgesini ilk defa duyuyorum. Ben şuana kadar torpil olmayan bir atamanın yapılmadığı kanaatindeyim. Geçmişten beri Türkiye'de zaman zaman uygulanan bir uygulamadır." diye cevap verdi.
"ESKİDEN TEK TEK OLAN OLAYLAR ŞİMDİ SİSTEMİN KENDİSİ HALİNİ ALDI"
Davutoğlu: "Bu tür objektif olmayan alımlar bir yolsuzluk türüdür. Biz temiz siyaset belgemizle buna karşı tavrımızı açıkça ortaya koyduk. Geçmişte bunlar münferit olarak olurdu. Mülakat sistemi ile bu durum sistemleşti. Eskiden tek tek olan olaylar şimdi sistemin kendisi halini aldı. Bütün kurumlarda geçerli olan bir durum haline geldi. Diyanet'in özellikle istihdamda kendi özerk yapısını kazanması ve tek kriterinin İslam dininin yüce değerlerine temsil olma dışında herhangi bir başka kriterin olmaması gerekir. Ama bütün kurumlarda görülen bir hastalıktır bu. Gelecek Partisi olarak mülakata son verecek liyakatı esas alan kamu istihdam politikasını hayata geçireceğiz."