20 Kas 2017 22:14 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:44

Darbe girişimine ilişkin "Genelkurmay çatı" davası

- FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, olay tarihinde kurmay binbaşı rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı İcra Subaylığı Özel Kalem Müdür Yardımcılığı görevinde bulunan sanık Nejdet Eroğlu savunma yaptı.

Eroğlu, 15 Temmuz'da akşam saatlerinde çatışma olduğunu duyunca komutanlara suikast yapılabileceği düşüncesiyle Genelkurmaya gittiğini iddia etti.

Nizamiyeden girmesine izin verilmediğinde "Ben ölsem de orada bulunmak zorundayım" dediğini ve çitlerden atladığını anlatan Eroğlu, bunun üzerine askerlerin kendisini yakaladığını ve destek kıtalarının binasına götürdüğünü söyledi.

Eroğlu, ani müdahale manga odasına bırakıldığını, buraya ara ara askerlerin gelip gittiğini, cep telefonu olmadığı için de ne olduğunu tam olarak anlayamadığını savundu.

Koridora çıktığında uçak seslerini, çatışma seslerini duyduğunu, bu seslerin uzun süre devam etmesi nedeniyle suikast olmadığını anladığını belirten Eroğlu, sabah saatlerine kadar burada kaldığını ve daha sonra polise giderek teslim olduğunu kaydetti.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "O gece yaptığın hareket basiretli bir kurmay binbaşının yapması gereken hareket midir?" sorusu üzerine sanık Eroğlu, "Evet öyledir Başkanım. Salih Zeki Çolak'ın yanına gitmem gerekirdi." dedi.

"Suikast olduğunu düşünüyorsun, gitmen mi yoksa çare araman mı gerekirdi? Neden polisi ya da korumasını aramadın?" sorusuna karşılık Eroğlu, "Nasıl arayayım, polis ne yapacak? Gitmem gerekiyordu." ifadesini kullandı.

- "Eşime bile anlatamadım"

Daha sonra olay tarihinde kurmay albay rütbesiyle Genelkurmay Eğitim Daire Başkanlığı Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapan sanık Nuri Gayır savunma yaptı.

Adil bir yargılama yapılacağına inanmadığını ifade eden Gayır, "(Madem inanmıyorsun, neden savunma yapıyorsun?) diye sorabilirsiniz. Öyle fotoğraflar seçilmiş ki derdimi eşime bile anlatamadım. Avukatıma ne kadar anlattım onu da bilmiyorum. Burada başta eşime, çocuğuma, aileme, arkadaşlarıma olmak üzere derdimi anlatmak istiyorum." dedi.

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ın koruma astsubayı Bülent Aydın'ın darbe girişimi gecesi şehit edilmesine de değinen Gayır, "Bir talihsiz olay sonucu maalesef şehit edilen Bülent Aydın'a en yakın noktada bulunan biri olarak orada ne olduğunu açıklamak istiyorum. Ailesinin benimle ilgili şüphesi varsa gidermek istiyorum." ifadesini kullandı.

Gayır, Tuğgeneral Atilla Gökesaoğlu'nun derdest edildikten sonra koluna girdiğini gösteren fotoğrafla ilgili de olumsuz bir düşüncesi varsa bunu kırmak istediğini söyledi.

O gece elinde silah, telsiz ve telefon bulunmadığını, hiçbir toplantıya katılmadığını belirten Gayır, kendisini olayların içinde bulduğunu, tecrübesi doğrultusunda davrandığını ve yaptığı hiçbir şeyden de pişman olmadığını ifade etti.

Terörist, darbeci ya da vatan haini olmadığını savunan Gayır, 30 yıl önce askerliğe başlarken bir yemin ettiğini, o yemine hala sadık olduğunu kaydetti. Gayır, iddianamede yer alan FETÖ'cülerin yemininden haberinin olmadığını ileri sürdü.

Hiçbir terör örgütüyle irtibatının olmadığını savunan Gayır, her zaman demokrasiye inandığını iddia etti.

Yıllık izninin 17 Temmuz'da başlayacağını, bu nedenle 15 Temmuz akşamından itibaren izne çıkmayı planladığını anlatan Gayır, 17-18-19 Temmuz günleri için İstanbul orduevinden de yer ayırdıklarını söyledi.

Daire Başkanı Albay Fikret Canıtez'in hafta sonu garnizon terk izni alacağını ve daireye kendisinin vekalet edeceğini söylediğini aktaran Gayır, buna itiraz etmesine karşın kabul etmek zorunda kaldığını savundu.

15 Temmuz'da normal mesaisini yaptığını, Fikret Canıtez'in rahatsızlanıp ayrılması üzerine dairenin vekaletinin kendisine kaldığını belirten Gayır, Canıtez'in vekaleti kendisine bırakmaması halinde bugün burada olmayacağını söyledi.

Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.