10 Mayıs 2013 10:22
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:09
DAHA Bİ MOKTAN ANLAMIYORSUN! YILMAZ ÖZDİL BAŞBAKAN'I ÇOK KIZDIRACAK!
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, Başbakan Erdoğan'ın nükleer santral konusundaki fikir değişikliğini ilginç bir hikaye ile eleştirdi.
Nükleer
Daha önce “ha evine tüp bağlatmışsın, ha memlekete nükleer santral kurmuşsun, aynı” demeye getiren Başbakanımız... Bu sefer “düşebilir diye uçağa binmeyecek miyiz?” diye sordu.
*
Mesaj yağıyor haliyle...
Ha nükleer, ha uçak mı?
*
Adamın biri uçağa binmiş, koltuğuna oturmuş, havalanmasını bekliyorlar, bekle bekle sıkılmış, pencere kenarındaki yolcuya dönmüş, biliyor musunuz demiş, bilimsel araştırmalara göre seyahat esnasında yanınızda oturanla sohbet ederseniz, vaktin nasıl geçtiği anlaşılmıyormuş, seyahat süresi sanki daha kısaymış gibi geliyormuş... O sırada kitap okuyan pencere kenarındaki yolcu, kitabı kapatmış, kucağına koymuş, hangi mevzuda sohbet etmek istersiniz diye sormuş... Hangisi desem bilmem ki demiş bizimki, mesela nükleer enerji üzerine konuşmak ister misiniz? Olabilir manasında başını öne sallamış pencere kenarındaki, ancak, nükleer enerjiye girmeden önce aklıma takılan bir başka mevzuyu sormak isterim size demiş; at, inek, keçi, üçü de aynı otu yiyerek besleniyor ama, biri kurutulmuş ot şeklinde, biri sıvı şeklinde, biri misket şeklinde dışkılıyor, sizce neden? Sohbet etmek isteyen bizimki bu soruya hakikaten şaşırıp, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, inanın bilmiyorum cevabını verince... İyi de birader demiş pencere kenarındaki, daha bi moktan anlamıyorsun, ne demeye nükleer üzerine konuşmak istiyorsun?
*
Dolayısıyla...
Ben bu mevzudan hiç anlamam.
Başbakanımız diyorsa, öyledir.
Yılmaz Özdil/Hürriyet
Daha önce “ha evine tüp bağlatmışsın, ha memlekete nükleer santral kurmuşsun, aynı” demeye getiren Başbakanımız... Bu sefer “düşebilir diye uçağa binmeyecek miyiz?” diye sordu.
*
Mesaj yağıyor haliyle...
Ha nükleer, ha uçak mı?
*
Adamın biri uçağa binmiş, koltuğuna oturmuş, havalanmasını bekliyorlar, bekle bekle sıkılmış, pencere kenarındaki yolcuya dönmüş, biliyor musunuz demiş, bilimsel araştırmalara göre seyahat esnasında yanınızda oturanla sohbet ederseniz, vaktin nasıl geçtiği anlaşılmıyormuş, seyahat süresi sanki daha kısaymış gibi geliyormuş... O sırada kitap okuyan pencere kenarındaki yolcu, kitabı kapatmış, kucağına koymuş, hangi mevzuda sohbet etmek istersiniz diye sormuş... Hangisi desem bilmem ki demiş bizimki, mesela nükleer enerji üzerine konuşmak ister misiniz? Olabilir manasında başını öne sallamış pencere kenarındaki, ancak, nükleer enerjiye girmeden önce aklıma takılan bir başka mevzuyu sormak isterim size demiş; at, inek, keçi, üçü de aynı otu yiyerek besleniyor ama, biri kurutulmuş ot şeklinde, biri sıvı şeklinde, biri misket şeklinde dışkılıyor, sizce neden? Sohbet etmek isteyen bizimki bu soruya hakikaten şaşırıp, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, inanın bilmiyorum cevabını verince... İyi de birader demiş pencere kenarındaki, daha bi moktan anlamıyorsun, ne demeye nükleer üzerine konuşmak istiyorsun?
*
Dolayısıyla...
Ben bu mevzudan hiç anlamam.
Başbakanımız diyorsa, öyledir.
Yılmaz Özdil/Hürriyet