30 Tem 2011 11:14 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:37

CÜNEYT ÖZDEMİR'DEN ÖNERİ! ODTÜ REKLAMINDAKİ GERÇEKLER!

Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, bugün köşesinde ODTÜ'nün YÖK'le mahkemelik olan televizyon reklamı ile ilgili nasıl bir öneri getirdi?

İşte Radikal yazarı Cüneyt Özdemir'in bugünkü köşe yazısı...

ODTÜ reklamındaki acı gerçekler

Dr. Bilal, Bodrum’da sahne alıyormuş. Dr. Erol Köse bildiğiniz gibi (cevval bir Twitter aktivisti olmasının dışında) iyi bir müzik yapımcısı. Dr. Ferhat Göçer ise tartışmasız bir düet ustası. Bunları art arda sayınca ‘Acaba tıp fakültelerinde müzik dalında bir uzmanlaşma var da ben mi bilmiyorum?’ diye düşündüm. Bakın Dr. Mustafa Altıoklar’ı saymıyorum, kendisi (hayli alıngan) bir sinema yönetmeni. Düşündükçe daha akla bir sürü isim gelebilir.

Ne umduk, ne bulduk...

Sahi hangimiz 18 yaşında hayal ettiğimiz mesleği yapıyoruz?
Ya da şöyle söyleyelim, bizim zamanımızda dershanelerde (ki gidebilenlere) sadece test çözmek öğretiliyor, 17 yaşında bir gence ‘Hayatta ne olmak istiyorsun?’ diye sormak kimsenin aklına gelmiyordu. Nitekim ben mimar olmak isterken matematiğe kafam basmadığı için kendimi (iyi ki de) gazeteci buldum. Bilmem yıllar içinde sistem değişti mi... Konuyu getirmek istediğim yer, aslında dün yarım bıraktığımız tartışma. Neden üniversiteye gidiyoruz? Üniversitelerden ne bekliyoruz?
İleride yapacağımız bir işin öncesinde altyapı sahibi olmak için mi, yoksa meslek sahibi olmak için mi? Mesela ABD’nin saygın üniversitelerinden herhangi birine gidin, 4 yıl okuyun, üzerine yüksek lisans yapmadan meslek sahibi olamıyorsunuz. En azından doktor, mimar, avukat olmanız için üniversite okumanız yetmiyor. Zira Amerikan sistemi, üniversiteyi bir arayışın altyapısı olarak görüyor. Kendinizi dinliyorsunuz ve soruyorsunuz: ‘Ben bu hayatta ne olmak istiyorum?’ Ne yazık ki bizim sistemimizde önce üniversiteye giriyorsunuz, bitirdikten sonra fırsatınız olursa “Sahi ben ne olmak istiyorum?” sorusunu soruyorsunuz. Bir de bakmışsınız düet kralı olayım derken doktor olmuşsunuz... Üniversitenin bizdeki anlamının tanımında bazı aksaklıklar var. Bunu en iyi ODTÜ’nün reklam filminde görebiliriz. ODTÜ’nün reklam filminde vakıf üniversitelerine zeki ve çalışkan öğrencileri kaptırmamak için oynayanların kaçı, mezun olduğu bölüm ile ilgili sektörde çalışıyor dersiniz?

Mesela Yeni Türkü’nün solisti mimarlık bölümü mezunu Derya Köroğlu’na mimar diyebilir miyiz?
Ya da ODTÜ makine mühendisliğinden mezun gazeteci Murat Yetkin, makine mühendisliğine girecek öğrencilere gazeteciliği mi tavsiye ediyor?! Ya ODTÜ inşaat mühendisliği mezunu yazar Mehmet Eroğlu’na ne demeli?
Yine aynı reklamda yer alan ODTÜ mühendislik bölümü mezunu reklamcı Haluk Mesci, sizce üniversitede gerçekten doğru bir bölümü mü okumuş?
Ya ODTÜ mimarlık bölümü mezunu başarılı gitarcımız Ahmet Kanneci’ye ne demeli?
ODTÜ reklamında oynayanların neredeyse tamamı okudukları bölümlerdeki işleri seçmemişler. Hatta tam tersi, işkollarına savrulmuşlar. Bu reklam filmini izleyip ODTÜ’ye gidecek olanlara küçük bir tavsiyem var. Reklamın sonunda ‘Bizler dünyayı değiştirebiliriz’ yazıyor ya...
Anlaşılan, işe herkes kendini değiştirmekten başlamış.
Bu da bir teselli!

İŞTE ODTÜ’NÜN TANITIM FİLMİNDE YER ALAN ÜNLÜ MEZUNLAR!