CÜNEYT ÖZDEMİR YENİ ŞAFAK VE TAKVİM'İ TOPA TUTTU!
Radikal Gazetesi yazarı Cüneyt Özdemir, yeni yayın dönemi öncesi medyanın röntgenini çekti!
AK Parti yüzde 50 ile marjinalleşir mi?
Eylül ayı itibariyle Türkiye’de televizyon kanalları yeni yayın dönemine girdi. Bu vesileyle medyada kartların yeniden dağıtıldığını net görebiliyoruz. Ekran yüzleri kanalların yeni sahiplerine göre değişmeye başladı. Değişen tek şey sadece ekran yüzleri değil. Programların içerikleri, dizilerin konuları hatta sit-com’ların ilişki durumları bile bu yeni ‘el değiştirmeden’ payına düşeni almış. Benzer bir durum basılı medyada da yaşanıyor. Gazetecilik duayenlerinin gazetelerinden tek tek kovulduklarını ve yerlerine yeni dönemin yeni köşe yazarlarının yerleştiğini görüyoruz. Medya sermayesi birkaç köklü ve tecrübeli ismi saymazsak güneşe bakan ayçiçekleri gibi iktidara yüzlerini döndürmüşler.
Zaten bunu saklamıyorlar. Tam tersi altını ne kadar çizerlerse
devlet nezdinde ‘işlerinin’ o kadar ‘tıkırında’ gideceğinin
farkındalar. Bütün bu gelişmeleri bir kez daha hatırlatmamın nedeni
bu durumun aslında iktidar için hiç de hayırlı olmadığı gerçeği.
Kısa dönemde büyük kitlelere ulaşan anaakım medyanın iktidarın
yönetimine geçmesi kuşkusuz büyük bir avantaj olarak görülebilir
ancak uzun dönemde bu gelişmeler iktidarı yalnızlar rıhtımına,
marjinaller caddesine, karanlık çıkmaz sokaklara sürükleyebilir.
Medyadaki bu yeni yapılanma, karşılarındaki marjinal sayılabilecek
bir başka bloku da eliyle büyütüyor. Onlar da iktidarın tam
zıttında hareket ediyorlar. Muhalefet iyidir diyebilirsiniz ancak
buradaki muhalefet hiç de tanıdık gazetecilik referansları ile
yapılan muhalefete benzemiyor. Tam tersi iktidarın kendi kurduğu
kâğıttan ‘aşk’ şatosunun karşısına başka bir kâğıttan ‘nefret’
şatosu inşa ediliyor.
İşte bu yeni ‘düzen’ iktidarda bir körleşme ve sağırlaşma yaratma
riskini taşıyor.
Medyada farklı seslerin azalıp, koşulsuz alkışçıların veya
koşulsuz küfürbazların meydanı doldurması iktidarın dengesini
bozuyor.
Bu tuhaf ortam kendilerinin çalıp söylediği, al gülüm ver gülüm
birbirlerinden beslenen bir tuhaf ilişki ortaya çıkarıyor. Eskiden
Türkün Türke propagandası olarak anacağımız bir söylemin bile
gerisinde Ak Partililerin Ak Parti’ye propagandasına dönüşmüş bir
tuhaf birliktelik ile karşı karşıyayız. Başbakan ne söylüyorsa köşe
yazarı sorgusuz sualsiz destekliyor, genel yayın yönetmeni manşete
çekiyor. Aynı köşe yazarı ne yazarsa Başbakan sorgulamadan
inanıyor, güdümündeki marjinal internet sitelerinde çıkan komplo
teorileri bir anda Başbakan’ın ağzında resmi bir söyleme dönüşüyor.
Yakın zamanda bunların o kadar çok örneği var ki… Son olarak Yeni
Şafak gazetesinde Naom Chomsky röportajı bir muhabirin gazetecilik
ayıbının ötesinde ne yazık ki biraz da bu yeni iklimin bir
sonucuydu. Yine yakın bir zamanda Gezi olaylarını canlı yayımladığı
için hükümetin hedefinde yer alan CNN’in ünlü savaş muhabiri
Christiane Amanpour ile yapılan hayali röportaj da böyle bir
iklimin meyvesiydi.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN