CÜNEYT ÖZDEMİR TARAF'A KONUŞTU; ''AYDIN DOĞAN'A SORDUM O DA ''KAL'' DEDİ!''
Başbakan'ın, yazısı nedeniyle gazeteden atılmasını istediği Cüneyt Özdemir, istifasını istemiş!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Ben buradan o medya
patronlarına yazıklar olsun diyorum. Bu adamları köşe yazarı olarak
nasıl tutuyorsunuz” diyerek gazeteden atılmasını istediği
Cüneyt Özdemir, yaşadıklarını ilk kez
Taraf ’a anlattı.
Başbakan sizin için “Bu adamları nasıl köşe yazarı olarak
tutuyorlar” dedi. Neler yaşandı o süreçte?
Yazdığım yazı için gazeteden atılmamı istedi. Ancak yazıya
bakıyorsunuz, Başbakan’ı bu kadar öfkelendirecek hiçbir şey yok.
Hatta Taha Akyol yazıyı okuduktan sonra, “Cüneyt amma övmüş Emine
Erdoğan’ı” diyordu. Gazetecilere yönelik eleştiri her dönem vardı.
Ama hiçbir zaman eşik buraya, yani en ufak bir düşünceye bile
tahammülsüzlük noktasına inmemişti.
Bu şekilde konuşması sizi şaşırttı mı?
Ben konuşmayı canlı dinlemedim. Birkaç telefon aldım o akşam AK
Parti iftarında olan gazetecilerden. O yemeğe ben de davetliydim
ama Bodrum’da olduğum için gidememiştim. Bana “Sen misin
Başbakan’ın o bahsettiği kişi” dediler. “Olabilir” dedim. Ertesi
gün eşimle birlikte internette izledik. Şaşırdık.
Neye şaşırdınız peki?
Biz bir yazı yazıyoruz, Başbakan bunu beğenmeyebilir,
eleştirebilir, kızabilir. Ama o konuşmada beni rahatsız eden şuydu;
benim yazıma kızıyordu, ama bana kızmıyor beni patronuma şikâyet
ediyordu. Yani Aydın Doğan’a “Sen bunu niye tutuyorsun” diyordu.
“Bunu gazeteden at” diyordu. Ben bunları duyunca inanın çok
şaşırdım, eşime dedim ki, “Yahu sen bir daha baksana tekrar bu
yazıya. Acaba bilmeden çok sert bir şey söyledim de ben mi farkında
değilim”. Ama yazıda öyle bir şey yoktu. İkimiz öyle sustuk.
Üzüldük. Siz bir gazeteciye kızıp patronuna “yazıklar olsun” diye
bağırıp “O gazeteciyi işten at” diyorsanız olayın anlamı değişmiş
demektir.
Nedir değişen?
Yazıp çizdiklerimizden dolayı patronun işten atmasını korkuyla
bekleyecek kadar onursuz insanlar değiliz. Eyüp Can’ı aradım, “Ne
kadar zor durumda olduğunuzu biliyorum, Aydın Doğan’ın da zor
durumda kaldığını biliyorum” dedim. Bunca yıldır ben Aydın Doğan’la
çalışıyorum. Hiçbir zaman bana yönelik bir telkinleri olmadı. Ne
kadar zor durumda kalacaklarını da hepimiz biliyoruz, vergi
cezaları gibi. Eyüp’e dedim ki, “Ben ayrılayım, istifa edeyim”.
“Aydın Bey’e de söyle, hiç zor durumda kalmasın. Siz beni atmak
zorunda da kalmayın, bu çok tatsız bir durum” dedim.
Size yanıtı ne oldu?
Eyüp, “Ben de anlamadım, niye bu kadar tepki oldu diye. Bir dur,
acele etmeyelim” dedi. Birkaç gün sonra Aydın Bey’le bir yemekte
karşılaştım. Orada kendisine de aynı şeyleri söyledim. Eyüp de,
Aydın Bey de bana “Şimdilik devam edelim” dedi. Ben de yazmaya
devam ettim. Türkiye’de bir gazetecinin başına bunların geliyor
olması üzücü ve düşündürücü. İstifa etmeyi söylerken aklımda şöyle
bir şey vardı... Beni bir Başbakan, bir işadamı ya da bir general
bir gazeteden kovabilir, kovdurabilir. Bir gücü, etkisi vardır. Ama
ben 23 yıldır gazetecilik yapıyorum. Yani beni mesleğimden
kovamazsınız. Bir gazeteden kovdurabilirsiniz ama gazetecilikten
kovduramazsınız. Ben gazeteciliği kendi imkânlarımla yine yaparım.
Bunu yaparken de meseleyi kişiselleştirmem. Baktım ki yapamıyorum,
dünyanın da sonu değil, gazetecilik mesleğini bırakırım.
Başbakan’ın açıklamalarının ardından siyasi çevrelerden
nasıl tepkiler aldınız?
AK Parti’nin önde gelen birkaç ismiyle konuştum, “Ben durumdan
rahatsız oldum” dedim. Onlar da “Biz de rahatsız olduk. Ama lütfen
sen rahatsız olduğumuzu söyleme, zor durumda kalmayalım” dediler.
Yani Başbakan’dan tek çekinen biz değiliz!
Doğru bildiğimi söyledim, geri adım
atmam...
Bu yaşananlardan sonra yazı yazarken üzerinizde bir baskı
hissediyor musunuz?
Hissetmiyorum. Hatta şuna dikkat ettim, böyle bir polemikten sonra
hiçbir zaman bu meselenin bir tarafı olmak istemedim. Bunu daha çok
Türkiye demokrasisi, özgür basın çerçevesinde ele aldım. Böyle bir
durumdan sonra ben AK Parti hakkında olumlu bir şey söyleyeceksem,
söylemezlik etmemeliyim diye düşündüm. Doğru bildiğimi söylerken de
Başbakan’ın hoşuna gitmese de geri adım atmışlığım yok. Atmam da.
Hatta bütün bu kızgınlıklar oldu, Başbakan’ın danışmanını aradım,
“Röportaj yapmak istiyorum” dedim. Ben kamu adına soru
sorabilmeliyim Başbakan’a. “Bakalım, o gerektiği zaman kendisi
belirliyor” diye cevap verdiler.