04 Ağu 2010 04:14
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:31
''CUMHURİYET'TEN İKİNCİ ALTIN VURUŞ!'' ÖZKÖK KİME ''BELKİ UTANIRSINIZ!'' DEDİ?
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Ali Sirmen'i överken bir diğer Cumhuriyet yazarını topa tuttu!
Cumhuriyet’ten ikinci altın vuruş
İKİNCİ “altın vuruş” yine Cumhuriyet Gazetesi’nden geldi.
Birincisini Orhan Bursalı yazmıştı ve “Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zoruna mı” sorusunu gündeme getirmişti.
İkinci önemli yazı dün Ali Sirmen’den geldi.
Ali Sirmen, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in “Türk bayrağının yanına Kürt bayrağını da çeksek ne olur” sözlerine şu tepkiyi verdi:
“Bravo Sayın Baydemir; işte doğru olan budur.”
Ancak...
“Bu sözleri destekliyorum” demedi.
Ne mi dedi?
Gelin dün Cumhuriyet Gazetesi’nde söylediklerini bir kere de birlikte okuyalım.
* * *
Yazı şu cümleyle başlıyor:
- “Bazen kimi davranış ve talepler size sempatik gelmese bile doğruyu dile getiriyorsa, yararlı ve takdire şayandırlar.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, ‘Özerk Kürdistan’ istediğini dobra dobra söylemiş.”
- “Eğer Kürt sorununun varlığını kabul ediyorsak, oturup konuşacağız, tanımı konusunda da anlaşacağız.”
Ali Sirmen, bugüne kadar Kürt sorununun nedeni konusunda dile getirilen varsayımları alt alta yazıyor:
- Kürt sorunu bölgesel bir geri kalmışlık sorunudur.
- Kürt sorununun nedeni, bölgenin feodal yapısı ve geri bıraktırıcı töresidir.
- Kürt sorunu küreselliğin ve emperyalizmin yarattığı bir şeydir.
- Kürt sorunu Türk emperyalizminin yarattığı bir şeydir.
Bütün bu paradigmalar yerle bir oldu.
“Bir kısım aklıevveller, ezilen mağdurlar ve ezen zalimler edebiyatı arkasına saklanıp, ‘Akan kan dursun’ (Sanki biz akan kan devam etsin diyoruz) sloganı çevresinde demokratik çözüm, demokratik haklar gibi içi boş şeyler söylüyorlardı şimdiye kadar.
Oysa sorunun çözümü için önşart açık yüreklilikle görüşleri, istekleri ortaya koymaktı.
Osman Baydemir bunu yaptı, helal olsun.”
Yazı şu cümlelerle bitiyor:
“O aynı sınır içinde bir başka bayrak istediğini yiğitçe söyledi. Ben de aynı sınır içinde başka bayrak ister miyim, onu yiğitçe söyleyeceğim ki; birbirimizi yanlış anlamayalım.”
Ali Sirmen’i kutluyorum.
Türkiye Kürt sorununu gerçekten çözmek istiyorsa, gölge oyununa son verip, konuyu böyle dobra dobra tartışmaya başlamalı.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Kürt sorunu “demokratik açılım”, “demokratik haklar”, “Türk-Kürt kardeşliği” teraneleriyle çözülme aşamasını geçti.
Baydemir, formülünü açıkladı:
“Türk bayrağının yanında Kürt bayrağı.”
Bir de “oranın” adı:
“Özerk Kürdistan...”
Var mısınız, yok musunuz?
İsterseniz, yine “patavatsızlık önceliğini” alıp kendi fikrimi söyleyeyim.
* * *
Ben, Türkiye’nin federal bir yönetime gitmesinden yanayım.
Çünkü her federal bölgenin bir başbakanı olsun ve bu başbakanlar Türkiye’nin yönetimi için performanslarını yarıştırsınlar istiyorum.
Her bölge kendi kültürünü, kendi hayat tarzını, tehdit altında hissetmeden yaşasın istiyorum.
Bu fikirler çok mu tehlikeli?
Bakın rahmetli Turgut Özal, bundan 23 yıl önce “Federasyon dahil her şeyi tartışalım” dediği zaman, lafı ağzına tıkandı.
Geldiğimiz nokta ise budur: Kayıp bir 23 yıl.
* * *
Tabii bir de şahsi hesaplaşmam var.
“Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı” diye bir soru sordum.
Arkasından da ekledim:
“Türklerle Kürtlerin yararına olan birlikte yaşamaktır.”
Ne Miloseviç’liğimi bıraktılar, ne Hitler’liğimi.
Ey sevgili aydınlar, neredesiniz?
Osman Baydemir’e söyleyecek sözünüz, yapıştıracak etiketiniz yok mu?
Yoksa bu arkadaşın adını “Osman Baldemir” olarak mı okuyorsunuz?
Hadi siz de artık “dobra dobra” konuşun.
- Son sözüm de, geçen pazar günü Cumhuriyet’te adımı vermeden beni “densizlikle” suçlayan arkadaşa.
Lütfen siz de Ali Sirmen’in geçen pazar ve dünkü yazısını dikkatle okuyun.
Belki sadece yazımın başlığına bakarak bana yapıştırdığınız o etiketten biraz utanırsınız.
Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET
İKİNCİ “altın vuruş” yine Cumhuriyet Gazetesi’nden geldi.
Birincisini Orhan Bursalı yazmıştı ve “Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zoruna mı” sorusunu gündeme getirmişti.
İkinci önemli yazı dün Ali Sirmen’den geldi.
Ali Sirmen, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in “Türk bayrağının yanına Kürt bayrağını da çeksek ne olur” sözlerine şu tepkiyi verdi:
“Bravo Sayın Baydemir; işte doğru olan budur.”
Ancak...
“Bu sözleri destekliyorum” demedi.
Ne mi dedi?
Gelin dün Cumhuriyet Gazetesi’nde söylediklerini bir kere de birlikte okuyalım.
* * *
Yazı şu cümleyle başlıyor:
- “Bazen kimi davranış ve talepler size sempatik gelmese bile doğruyu dile getiriyorsa, yararlı ve takdire şayandırlar.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, ‘Özerk Kürdistan’ istediğini dobra dobra söylemiş.”
- “Eğer Kürt sorununun varlığını kabul ediyorsak, oturup konuşacağız, tanımı konusunda da anlaşacağız.”
Ali Sirmen, bugüne kadar Kürt sorununun nedeni konusunda dile getirilen varsayımları alt alta yazıyor:
- Kürt sorunu bölgesel bir geri kalmışlık sorunudur.
- Kürt sorununun nedeni, bölgenin feodal yapısı ve geri bıraktırıcı töresidir.
- Kürt sorunu küreselliğin ve emperyalizmin yarattığı bir şeydir.
- Kürt sorunu Türk emperyalizminin yarattığı bir şeydir.
Bütün bu paradigmalar yerle bir oldu.
“Bir kısım aklıevveller, ezilen mağdurlar ve ezen zalimler edebiyatı arkasına saklanıp, ‘Akan kan dursun’ (Sanki biz akan kan devam etsin diyoruz) sloganı çevresinde demokratik çözüm, demokratik haklar gibi içi boş şeyler söylüyorlardı şimdiye kadar.
Oysa sorunun çözümü için önşart açık yüreklilikle görüşleri, istekleri ortaya koymaktı.
Osman Baydemir bunu yaptı, helal olsun.”
Yazı şu cümlelerle bitiyor:
“O aynı sınır içinde bir başka bayrak istediğini yiğitçe söyledi. Ben de aynı sınır içinde başka bayrak ister miyim, onu yiğitçe söyleyeceğim ki; birbirimizi yanlış anlamayalım.”
Ali Sirmen’i kutluyorum.
Türkiye Kürt sorununu gerçekten çözmek istiyorsa, gölge oyununa son verip, konuyu böyle dobra dobra tartışmaya başlamalı.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Kürt sorunu “demokratik açılım”, “demokratik haklar”, “Türk-Kürt kardeşliği” teraneleriyle çözülme aşamasını geçti.
Baydemir, formülünü açıkladı:
“Türk bayrağının yanında Kürt bayrağı.”
Bir de “oranın” adı:
“Özerk Kürdistan...”
Var mısınız, yok musunuz?
İsterseniz, yine “patavatsızlık önceliğini” alıp kendi fikrimi söyleyeyim.
* * *
Ben, Türkiye’nin federal bir yönetime gitmesinden yanayım.
Çünkü her federal bölgenin bir başbakanı olsun ve bu başbakanlar Türkiye’nin yönetimi için performanslarını yarıştırsınlar istiyorum.
Her bölge kendi kültürünü, kendi hayat tarzını, tehdit altında hissetmeden yaşasın istiyorum.
Bu fikirler çok mu tehlikeli?
Bakın rahmetli Turgut Özal, bundan 23 yıl önce “Federasyon dahil her şeyi tartışalım” dediği zaman, lafı ağzına tıkandı.
Geldiğimiz nokta ise budur: Kayıp bir 23 yıl.
* * *
Tabii bir de şahsi hesaplaşmam var.
“Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı” diye bir soru sordum.
Arkasından da ekledim:
“Türklerle Kürtlerin yararına olan birlikte yaşamaktır.”
Ne Miloseviç’liğimi bıraktılar, ne Hitler’liğimi.
Ey sevgili aydınlar, neredesiniz?
Osman Baydemir’e söyleyecek sözünüz, yapıştıracak etiketiniz yok mu?
Yoksa bu arkadaşın adını “Osman Baldemir” olarak mı okuyorsunuz?
Hadi siz de artık “dobra dobra” konuşun.
- Son sözüm de, geçen pazar günü Cumhuriyet’te adımı vermeden beni “densizlikle” suçlayan arkadaşa.
Lütfen siz de Ali Sirmen’in geçen pazar ve dünkü yazısını dikkatle okuyun.
Belki sadece yazımın başlığına bakarak bana yapıştırdığınız o etiketten biraz utanırsınız.
Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET