Cumhuriyet'in gizemli yazarı Arınç'a sahip çıktı: ‘Bülo' olmak, saklanarak Abdullah kalmaktan iyidir
Cumhuriyet'in gizemli yazarı Mustafa Halif, Bülent Arınç'ın çarpıcı itiraflarından sonra bir yazı kaleme aldı..
Cumhuriyet gazetesinde kulis bilgiler paylaşan Mustafa Halif
mahlaslı yazar, CNN Türk'te Taha Akyol'un sunduğu Eğrisi Doğrusu
programında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik
eleştiriler yönelten eski Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın iktidara
yakın çevreler ve medya organları tarafından ağır ifadelerle
eleştirilmesini değerlendirdi.
Arınç'ın Gülen cemaatine yönelik 'paralel yapı' operasyonlarını
eleştirirken sarf ettiği "Üstüme cübbeyi tekrar geçirmeyi arzu
ediyorum" sözlerini "Cübbeli Bülo" başlığıyla manşetine taşıyan
Güneş gazetesini hatırlatan Halif, "Arınç'ın geç de olsa,
derinlemesine eleştirmese de attığı adım başlangıç olarak önemli.
Üstelik bir dönem Türkiye’nin bir bölümünün 'demokrat' diye umut
bağladığı Abdullah Gül’ün tüm bu yaşananlara sessiz kaldığı dönemde
saygıdeğer. Açık, net söyleyeyim. Demokrasinin rafa kaldırıldığı bu
dönemde bir cümle bile olsa doğruyu söyleyerek Bülo olmak,
saklanarak Abdullah kalmaktan daha iyidir" ifadelerini
kullandı.
Mustafa Halif'in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü nüshasında "Bülo
olmak, Abdullah kalmaktan iyidir" başlığıyla yayımlanan yazısı
şöyle:
Muhtemelen bekliyordu. Ne de olsa eski “ahbapları” idi. Çaplarını,
haklı-haksız, doğruyanlış, “Reis”leri bir vurduğunda onların nasıl
“bin” vurduğunu en iyi bilenlerden, üstelik o günler “beraber
yürüdükleri için aynı yollarda” sessiz kalanlardan biriydi. 5 ay
önce “ağabey” iken bugün ona en ağır kelimelerle vuracaklarını
tahmin etmiş olabilir mi bilmiyorum, ama hayat işte. “Erdemliler”
diye başlattıkları hareketin bir gün Erdoğan çizgisinin dışına
çıkan kim olursa olsun, isterse partinin kurucusu olsun “hedef
alınmalı, itibarsızlaştırılmalı, yok edilmeli” diye şekillenen bir
yapıya dönüştüğünü sadece “görmüş” değil “yaşamış” olmak acaba ona
ne hissettirdi?
Bülent Arınç’tan bahsediyorum, CNN Türk’te “bir konuşup”
yandaşlardan “bin hakaret işiten” isimden. Ne “Lawrence”lığı kaldı
ne “siyasi cenazeliği” ne “menfaatı bitince sırtını dönmesi”...
İşin “kreşendosu” tabii ki “aşk adamı” Ethem Sancak’ın
gazetelerinden geldi. Ortayı grubun Star’ı yaptı “Maske düştü,
Arınç göründü”; fileleri medyanın “Güneş”i havalandırdı: Cübbeli
Bülo...
Peki, ne dedi Arınç da bu kadar saldırdılar?
“Dolmabahçe Mutabakatı’ndan Tayyip Erdoğan’ın haberi vardı,
buzdolabına kaldırılan çözüm sürecine geri dönülmeli, Can Dündar ve
Erdem Gül yöneltilen suçlamalardan tutuklanamaz, hatta dava
açılamaz, hamasetle dış politika yürütülemez..”
Yani kimsenin söylemediği, bilmediği, çok içeriden, “yakıcı”,
özeleştiri içeren bir konuşma değildi. Ama bu kadarı bile
liderlerinin sözünü neredeyse “kutsal” sayacak ekip için yeterli
oldu
Lider barışı “buzdolabına” koymuştu bir kere, orada kalmalıydı. Laf
olarak değil fiili olarak da. Sokağa çıkma yasağı sırasında
öldürülen bebekler milyonların “kayıtsız bakışları altında”
“buzlukta” bekletilmemiş miydi?
Gazeteci Can Dündar yaptığı haberden dolayı, Arınç’ın “troliçe”
diye andığı “yandaş Kaplan”ın da katıldığı programda “öyle bırakmam
onu” diye Erdoğan tarafından savcılara, tüm Türkiye’nin önünde
hedef gösterilmemiş miydi?
İç savaş yaşayan komşusundaki taraflara TIR’larla silah taşırken
yakalanan, son dönemde Rusya gibi sert kayaya çarptığı için
“burnunu” Suriye’nin içine bir karış bile “sokamayan” iktidarın dış
politikasının iflas ettiğine tüm dünya şahit değil miydi?
Etrafındaki küçük ekibin “yere göğe” koyamadığı “liderlik” her
türlü eleştiriden muaf olmalıydı. Eleştirenin, muhalifin sonu ise
belliydi: Hedef gösterme, iftira, işsiz bırakma, Silivri..
Arınç’ı Silivri’ye yollayacak halleri yok tabii... Şimdilik sadece
bir daha “konuşamayacak” hale getirmek istiyorlar. Arınç bir daha
konuşur mu bilmem, ama bildiğim bir şey var.
Geç de olsa, derinlemesine eleştirmese de attığı adım başlangıç
olarak önemli. Üstelik bir dönem Türkiye’nin bir bölümünün
“demokrat” diye umut bağladığı Abdullah Gül’ün tüm bu yaşananlara
sessiz kaldığı dönemde saygıdeğer. Açık, net söyleyeyim.
Demokrasinin rafa kaldırıldığı bu dönemde bir cümle bile olsa
doğruyu söyleyerek Bülo olmak, saklanarak Abdullah kalmaktan daha
iyidir.
YAZIYI KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ