08 Mar 2015 09:18
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:06
Cumhuriyet yenilenen tasarımıyla okuyucu karşısına çıktı! Hangi ünlü gazeteci konuk yazar oldu?
Cumhuriyet gazetesi bugün yenilenen görsel tasarımıyla okuyucu karşısına çıktı.
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Cumhuriyet'in
içeriğinde de yapılacak değişiklikleri birkaç gün önce köşe
yazısında anlatmış, yeni sayfalar, haberler, yazı dizileri
geleceğini belirtmişti.
Ünlü gazeteci Ece Temelkuran da bugün duyrulduğu gibi yenilenen tasarımıyla okuyucuyla buluşan Cumhuriyet'e konuk yazar oldu ve gazete hakkındaki görüşlerini yazdı.
Ece Temelkuran yazısında şu ifadelere yer verdi:
Kurum” diye adlandırılabilen her yapı biraz da hakkındaki bitmez tükenmez şikâyetlerdir. Türkiye Cumhuriyeti, doksan iki yıldır rakı sofralarında kurulan “Ne olacak bu memleketin hali!” cümlesidir biraz. Cumhuriyet Halk Partisi bir o kadar yıldır süren “Bu parti adam olmaz arkadaş!” derdidir bir parça.
Cumhuriyet gazetesi de 1924’ten beri “Gazete artık eskisi gibi değil!” söylenmesidir az buçuk. Fakat öyle olur böyle olur, kurum devam eder. İçine girenler onu değiştirirken, kurum kapıdan girenlere kendi biçimini verir.
Her şeye rağmen yuvarlanıp gitme, gelgitten sonra ayakta kalabilme gücüne kurum denir.
Bu yüzdendir zaten; düşenler düşer, kalan sağlar bizimdir. Bu son cümlenin içi -Ah! Ah!- aslında bir kırık kalpler mezarlığıdır...
...
Kurum, yeninin eskiyi dönüştürmeye çalıştığı bir devinimdir. Yeterince iyiysen, yeterince dirayetliysen ve ortaya koyacakların zamanın ihtiyacını karşılıyorsa kurumda bir iz bırakabilirsin.
Fakat her yenide eskinin derin bir izi vardır. Bu sebepten, bana sorarsanız, Cumhuriyet’in yeni cümlesi, eski ile yeninin mümkün olan en mükemmel birleşimi olacak. Eskide olan kıymetli ile yenide olan tazelik birleşecek. Bana sorarsanız yeni Cumhuriyet, Gezi’de gençlerin etrafına el ele zincir kuran “Cumhuriyetçi teyzelere” benzeyecek:
“Bize güvenin!”
Kâğıttan bayrağını biber gazına karşı sallayan ulusalcı amcayı elinden tutup kurtarmaya çalışan Kürt genci gibi olacak:
“Çıkacağız buradan, merak etme!” Anti-kapitalist Müslüman genç, kadınların gözlerine Talcidli su sıkan komünist gençler gibi olacak: “Geçecek! Az kaldı. Ha gayret!” Böyle olacak diyorsam, böyle olsun diye yani. Yeni söz hep beraber olsun, kalabalık bir sofra gibi, eksilterek değil çoğalarak. Kimse doymadan kalkmasın, söz de ekmek gibi paylaştıkça artsın. Nâzım Hikmet’in şiirin sonunda uyaksız olsa da söylemeyi tercih ettiği gibi:
“İnsanlara inanmalıyız.”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İşte, Cumhuriyet'in yenilenen tasarımı
Ünlü gazeteci Ece Temelkuran da bugün duyrulduğu gibi yenilenen tasarımıyla okuyucuyla buluşan Cumhuriyet'e konuk yazar oldu ve gazete hakkındaki görüşlerini yazdı.
Ece Temelkuran yazısında şu ifadelere yer verdi:
Kurum” diye adlandırılabilen her yapı biraz da hakkındaki bitmez tükenmez şikâyetlerdir. Türkiye Cumhuriyeti, doksan iki yıldır rakı sofralarında kurulan “Ne olacak bu memleketin hali!” cümlesidir biraz. Cumhuriyet Halk Partisi bir o kadar yıldır süren “Bu parti adam olmaz arkadaş!” derdidir bir parça.
Cumhuriyet gazetesi de 1924’ten beri “Gazete artık eskisi gibi değil!” söylenmesidir az buçuk. Fakat öyle olur böyle olur, kurum devam eder. İçine girenler onu değiştirirken, kurum kapıdan girenlere kendi biçimini verir.
Her şeye rağmen yuvarlanıp gitme, gelgitten sonra ayakta kalabilme gücüne kurum denir.
Bu yüzdendir zaten; düşenler düşer, kalan sağlar bizimdir. Bu son cümlenin içi -Ah! Ah!- aslında bir kırık kalpler mezarlığıdır...
...
Kurum, yeninin eskiyi dönüştürmeye çalıştığı bir devinimdir. Yeterince iyiysen, yeterince dirayetliysen ve ortaya koyacakların zamanın ihtiyacını karşılıyorsa kurumda bir iz bırakabilirsin.
Fakat her yenide eskinin derin bir izi vardır. Bu sebepten, bana sorarsanız, Cumhuriyet’in yeni cümlesi, eski ile yeninin mümkün olan en mükemmel birleşimi olacak. Eskide olan kıymetli ile yenide olan tazelik birleşecek. Bana sorarsanız yeni Cumhuriyet, Gezi’de gençlerin etrafına el ele zincir kuran “Cumhuriyetçi teyzelere” benzeyecek:
“Bize güvenin!”
Kâğıttan bayrağını biber gazına karşı sallayan ulusalcı amcayı elinden tutup kurtarmaya çalışan Kürt genci gibi olacak:
“Çıkacağız buradan, merak etme!” Anti-kapitalist Müslüman genç, kadınların gözlerine Talcidli su sıkan komünist gençler gibi olacak: “Geçecek! Az kaldı. Ha gayret!” Böyle olacak diyorsam, böyle olsun diye yani. Yeni söz hep beraber olsun, kalabalık bir sofra gibi, eksilterek değil çoğalarak. Kimse doymadan kalkmasın, söz de ekmek gibi paylaştıkça artsın. Nâzım Hikmet’in şiirin sonunda uyaksız olsa da söylemeyi tercih ettiği gibi:
“İnsanlara inanmalıyız.”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
İşte, Cumhuriyet'in yenilenen tasarımı