Cumhuriyet yazarından ilginç çıkış: “Müftüye nikâh kıyma yetkisi neden sorun yaratsın?”
Müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi tartışılırken Cumhuriyet gazetesi yazarı Nuray Mert, ilginç bir çıkış yaptı.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Nuray Mert, “Müftü nikâhı ve İslami
rejim” başlıklı yazısında, “Cumhurbaşkanı ve partisi ülkenin içinde
bulunduğu feci durumu gözden ırak tutmak için, gündemi ‘din
eksenli’ tartışmalar etrafında yoğunlaştırma başarısını sürdürüyor.
Müfredatın ‘cihat’ kavramını içermesi ve müftülere nikâh kıyma
yetkisi verilmesi bunlar arasında. Maalesef, muhalif çevreler de
aynı değirmene su taşımak konusunda son derece hevesli” ifadelerini
kullandı.
“MÜFTÜNÜN NİKÂH KIYMA YETKİSİ OLMASI NEDEN SORUN
YARATSIN?”
“Kusura bakmayın ama bu değişikliğin dini düşünce ve yaşam tarzını
dayatma ile alakası yok” diyen Nuray Mert, şu iddiaları ortaya
attı:
“Tam da bu nedenle, ateşli itirazların çoğu havada kalmaya mahkûm.
Müftülüklerde kıyılan nikâh, şeri çerçevede değil, mevcut medeni
kanunun nikâha ilişkin mevzuatına uygun olacak, yani nikâhını
müftülükte kıyan dört eş ile evlenmeye kalkışamayacak, ‘eşini
talakı selase’ ile boşayamayacak, vs. Öyle bir düzenleme olsaydı,
çok ciddi bir gelişme olurdu, olmadığına göre müftünün nikâh kıyma
yetkisi olması neden sorun yaratsın? Tam tersine, ‘imam nikâhı’ adı
altında, hiçbir yasal güvencesi olmayan akitlerin ve bunların
yaratacağı suiistimalleri önlemek açısından faydalı bir sonucu
olabilir. İçinde müftü lafı geçti diye muhalefet etmek, tam da
iktidar partisinin fazlasıyla işine yarayacak bir tutum. Dahası
hakkaniyetli değil, evliliğe dair hukuki çerçeve değişmediği
durumda nikâh kıyan memurun din görevlisi olması neden sorun olur?
Bırakın isteyen istediği makamda nikâhını kıydırsın.”
“TABİİ, BİR DE ‘BU İŞLER BÖYLE BAŞLAR’ DİYENLER
OLABİLİR”
Nuray Mert, “Tabii, bir de ‘bu işler böyle başlar, bugün müftülükte
nikâh, yarın şer’i hukuka göre nikâh’ diyenler olabilir” diye
belirterek görüşlerini şöyle aktardı:
‘Doğrusu, İslamcı kesim böyle bir değişimi ve genelde İslami bir
rejim değişimini çok arzu ediyor olabilir. O durum, TV tartışması
konusu değil, tam bir toplumsal-siyasal altüst oluş demektir,
sadece laikliğin değil, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin sonu
demektir. O nedenle, doğrudan tartışma konusu olmalı, tam da o
nedenle, İslamcı siyasetçi ve yazarlara ‘istediğiniz, doğru
bulduğunuz, hedeflediğiniz böyle bir değişim ise, gelin açık açık
konuşalım, bu ülkede yaşayan herkes fikrini açıkça kamuoyu ile
paylaşsın’ diye yıllardır çağrı yapıyorum. Kaçak dövüşmek
alışkanlığında olanlardan ses çıkmıyor, sadece ‘Daha zamanı
gelmedi’ diyenler çıkıyor ki, o da ‘biz bunu elimiz daha da
güçlendiğinde dayatacağız’ demekten başka bir anlam taşımıyor.”