Cumhuriyet yazarından bomba iddia: Twitter'a ulaşımın kapanması gündeme gelebilir!
"Adalet Yürüyüşü’nün, muhafazakâr çevrelerde belli bir etki yarattığı görülüyor"
Cumhuriyet yazarı Ahmet İnsel, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis
Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüyüşü"
ile ilgili olarak "İktidar güçleri de biliyorlar ki, Adalet
Yürüyüşü’nün esas başarısı, referandumda evet oyu verenlerin en
azından bir kısmını etkilemesi, düşünmeye sevk etmesi, vicdanlarına
dokunması olacak" dedi.
"Yakında Twitter’a ulaşımın yeniden kapanması belki gündemde
olacak. Geçen günlerde bir mahkemenin aldığı, Amerikalı yorumcu
Michael Rubin’in hesabının kapatılması kararı, Twitter yönetimine
iletilmiş" hatırlatmasında bulunan İnsel, "Twitter yönetimi bu
karara uymazsa, ki uymama ihtimali son derece yüksek, Türkiye başka
bir mahkeme kararıyla yeniden bu sosyal medya ağına ulaşımı
engelleyebilir" görüşünü dile getirdi.
Ahmet İnsel'in "Barışçı, etkili ve medeni bir yürüyüş"
başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü iktidar cenahında
giderek artan bir rahatsızlık, huzursuzluk ve saldırganlıkla
karşılanıyor. Adalet Yürüyüşü sürekli artan bir katılımla
İstanbul’a yaklaştıkça, yürüyüşün yeni bir “Gezi kalkışması”,
“darbe hazırlığı” olduğu iddiaları bir yandan artarken, diğer
yandan yürüyüşe karşı tehditler daha açık biçimde dile getiriliyor.
Bu tehditlerin “halkı sokağa dökmeye çağırarak, meşru iktidarı
yıpratmaya çalışmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek”
suçlamalarıyla ifade edilmeye başlaması anlamlı.
İktidar güçleri de biliyorlar ki, Adalet Yürüyüşü’nün esas
başarısı, referandumda evet oyu verenlerin en azından bir kısmını
etkilemesi, düşünmeye sevk etmesi, vicdanlarına dokunması olacak.
Bu nedenle, muktedir ve çevresi, AKP seçmenlerinin sadece iktidarın
bilinmesini istediğini ve onun istediği biçimde bilmeleri için
oluşturdukları büyük medya gözetimini giderek daha
sıkılaştırıyorlar. İçinde Türkiye yönetiminin Suriye iç savaşında
savaş suçu işlediği iddiasının yer aldığı bir yazı olduğu
gerekçesiyle, Wikipedia’ya ulaşım hâlâ kapalı. Yakında Twitter’a
ulaşımın yeniden kapanması belki gündemde olacak. Geçen günlerde
bir mahkemenin aldığı, Amerikalı yorumcu Michael Rubin’in hesabının
kapatılması kararı, Twitter yönetimine iletilmiş. Twitter yönetimi
bu karara uymazsa, ki uymama ihtimali son derece yüksek, Türkiye
başka bir mahkeme kararıyla yeniden bu sosyal medya ağına ulaşımı
engelleyebilir. Belki de Adalet Yürüyüşü’nün Maltepe’ye yaklaşması
sırasında böyle bir karar bu bahaneyle yürürlüğe konabilir. AKP
liderinin kendi seçmen topluluğunu bilgilenme tecriti altında tutma
politikasında, televizyondan sonra en çok önem verdiği alan sosyal
medya.
Bütün bu tecrit önlemlerine rağmen, Adalet Yürüyüşü’nün vicdanının
sesini dinlemeye devam eden muhafazakâr çevrelerde belli bir etki
yarattığı görülüyor. Bu nedenle iktidarın bazı kalemşörleri Maltepe
mitingi öncesinde, yürüyüşe veya mitinge katılımın ileride ceza
soruşturması konusu olabileceği kanaatini yaymaya çalışıp, bu
kesimden olası katılımı caydırmaya çalışıyorlar. Bunun ilk adımı,
yürüyüşe katıldıktan sonra iktidar partisi aleyhine yaptığı ağır
eleştiriler içeren kısa konuşmasının video kaydı sosyal medyada çok
dolaşınca, Şenay Günaydın’ın, “halkı kin ve düşmanlığa teşvik”
ettiği gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
gözaltına alınması oldu. Yandaş basın, Adalet Yürüyüşü haberleri
yerine bu haberi vermeyi tercih ediyor. Durumdan vazife çıkaran
başkaları yola gübre döküyor.
AKP iktidarı belli ki bir ikilem içinde. Çünkü böyle bir tehdidin,
medeniyet yoksunu bu pespaye eylemlerin ve tehditlerin,
amaçladığının tersi etki yaratması, adalet ve demokrasi talep eden
herkesin Adalet Yürüyüşü’nü çeşitli biçimler altında daha fazla
desteklemesine, bu barışçı çığlığa daha fazla katılmasına yol
açması da mümkün. Gerçekten de baskı ve zulmün “yeter artık”
tepkisini tetiklediği kritik bir noktadayız. Bu yürüyüş CHP
milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla harekete geçti ama
şimdi Türkiye’de keyfi yönetimin istibdatının mağduru olan herkesin
adalet talebini dile getiriyor. Bu aşamada en büyük tehlike, bu
barışçı, etkili ve medeni yürüyüşün, dış provokasyon veya başka ne
gerekçeyle olursa olsun, bir şiddet sarmalına kapılması ve kendini
kendini baltalamasıdır. Adalet Yürüyüşü’nün Maltepe’ye kadar devam
edebilmesi kadar, Maltepe’den sonra da gündemde kalmasının ilk
koşulu bu değil midir?