Cumhuriyet yazarı sert çıktı, İsmail Saymaz üzerine alındı: Kimileri "Ülkücü reis" olarak lise koridorlarında...
Cumhuriyet yazarı Işık Kansu gazete yönetiminin değişmesi nedeniyle kamuoyundaki tartışmalara dair "Biz buyuz..." başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Cumhuriyet’te 7 Eylül Cuma günü, Alev Coşkun’un Cumhuriyet Vakfı
Başkanı seçilmesi ve yönetim değişikliğinin ardından Cumhuriyet
Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’ne Murat Sabuncu'nun yerine,
Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya getirildi. Gazetenin yayın
kurulunda da değişiklikler oldu. Bu gelişmelerin ardından gazetede
başlayan görevden alma ve istifalar tartışma yarattı.
Tartışmada gazetesi hakkında iddialara yanıt veren Cumhuriyet
yazarı Işık Kansu "Bacak kadar adamların ıvır zıvırına ne laf
yetiştirecek zamanımız var, ne de harcayacak gücümüz" dedi.
Kansu'nun "Kimileri “ülkücü reis” olarak lise koridorlarında tespih
çevirirken; bizler Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik yapıyorduk."
ifadesine ise Hürriyet muhabiri İsmail Saymaz'dan tepki geldi.
Saymaz, "Işık Kansu, bana taş atıyor.Ben “Lise koridorlarında
tespih sallamayı” bırakıp Cumhuriyet okumaya başladığım lise üçten
beri Işık abi, yazılarını okuduğum ve saygı duyduğum bir isimdir.
Bir eleştiriye böyle karşılık vermesi Işık abiye yakışmamış."diye
yazdı.
Saymaz bu tweetini daha sonra sildi:
Saymaz bu tweeti sildikten saatler sonra yeniden iki tweet
paylaştı:
İşte Kansu'nun bugünkü "Biz buyuz…" başlıklı
yazısı:
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri’ye bakarsanız,
gazetemizdeki yeni yönetim “Erdoğan ile uyumlu aşırı
milliyetçiler”den oluşuyor.
İnsaf!
Çizgisini savunduğumuz Uğur Mumcu sağlığında hem aşırı milliyetçi
Türkçüler, hem de aşırı milliyetçi Kürtçüler tarafından ölümle
tehdit edilmedi mi?
İzinde yürüdüğümüz Cavit Orhan Tütengil, Turancı-Türkçüler
tarafından sokak ortasında kurşunlanmadı mı?
Birlikte çalışmaktan onur duyduğumuz Onat Kutlar’ın yaşamına Kürtçü
aşırı milliyetçiler tarafından son verilmedi mi?
Ustamız, aydınlanma bilgemiz İlhan Selçuk, Erdoğan iktidarı
döneminde casusluk cemaatinin soruşturmalarına uğramadı mı?
Omuz omuza çalıştığımız Mustafa Balbay, Erdoğan iktidarının cemaat
ile ortaklık yaptığı süreçte hapislerde yatmadı mı?
Erdoğan döneminde yazdığımız yazılar yüzünden hakkımızda yürütülen
savcılık soruşturmaları ile yüz yüze gelmedik mi?
Bizler, Avrupa Birliği’ne raporlar yazıp binlerce Avro’yu cebine
atan takımdan hiç olmadık doğrusu...
Saray egemenliğine giden yola “yetmez, ama evet” çiçekleri
sermedik.
Avrupa fonlarından nemalanıp Cumhuriyet devrimlerine bıkkınlık
verecek kadar düşmanlık yapmadık.
Yabancı devlet ajanslarının kaynakları ile gönderildiğimiz bir
ülkenin işgalini övmedik.
Bizler, yurtsever miyiz?
Evet, yurtseveriz. Yurtta olup biten haksızlıkları, yolsuzlukları,
eşitsizlikleri ne pahasına olursa olsun duyurmaya çalışırız.
Ne bir reise, ne bir partiye, ne bir tarikata, ne bir dış güce, ne
de bir karanlık ilişkiye dayanır ya da yaranırız.
İliştirilmiş gazeteci olmadık hiç; uyumu filan bilmeyiz, ama
huyumuz bellidir:
Bağımsızlık, halk önderimiz Atatürk’ün ifadesiyle, bizim
karakterimizdir.
Halkçıyız, toplumcuyuz, uygarlaşmanın, insan haklarının, emeğin,
ulusal çıkarların yanındayız.
Biz buyuz…
Çok iş var yapacak
Yapacak çok işimiz var.
Epeydir örümceklenmiş evimizin köşe bucağını temizlemeli,
pencerelerini açıp aydınlatmalı, tozunu toprağını süpürmeliyiz.
Bacak kadar adamların ıvır zıvırına ne laf yetiştirecek zamanımız
var, ne de harcayacak gücümüz…
Kimileri “ülkücü reis” olarak lise koridorlarında tespih
çevirirken; bizler Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik yapıyorduk.
Cumhuriyet gazetesi de, yine demokrasiyi, kardeşliği, dayanışmayı,
aydınlanmayı, özgürlüğü, sol düşünceyi savunuyor, faşizmi ve
şiddeti lanetliyordu.
Yapacak çok işimiz var:
Yurdumuzun güneşlenmiş günlere gereksinimi var çünkü...
Okur sahiplenmiştir
İlhan Selçuk derdi ki, “Cumhuriyet’in gerçek sahibi
okurlardır.”
Cumhuriyet Vakfı’nın kuruluş senedi de, vakıf ve gazete yönetimine
“Cumhuriyet’in okurlarıyla bütünleşmesinin somut koşullarını
yaratmayı” bir görev olarak vermiştir. Vakıf senedimiz ayrıca,
“Okur, vakıf yoluyla gazetesini daha çok sahiple-necektir”
öngörüsüne dayanır.
Tirajımızdaki yükselişten ve gazetemiz çalışanlarına yansıyan sıcak
kucaklanmadan anlaşılıyor ki:
Okurlarımız, son bir haftadır, gazetesini daha çok
sahiplenmiştir.
Gazetemizin gerçek sahiplerine teşekkür ederiz.
Onların güvenine yaraşır bir gazete çıkarmak temel
ödevimizdir.