27 Tem 2016 14:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:25

Cumhuriyet yazarı mahallesini 'tırmık'ladı: Darbeye karşı olmak Twitter'da at koşturmak olmasa gerek...

Cumhuriyet gazetesinde yazı işleri ekibini de yöneten Aydın Engin, AKP seçmenleri darbe girişimine direnirken sol dünyanın 15 Temmuz gecesi ne yaptığını sorguladı.

Cumhuriyet gazetesinde yazı işleri ekibini de yöneten Aydın Engin, Marksistlerden sosyal demokratlara, Kemalistlerden ideolojik tercihini salt laiklik üzerine kuran kesime uzanan çizgiyi işaret ederek, "Bir askeri darbeye karşı olmanın eyleme dönüşmüş hali nedir? Herhalde SMS atmak, WhatSapp'tan seslenmek, Facebook'ta, Twitter'da at koşturmak olmasa gerek. O gece ve ertesi günlerde bizim mahalle ne yaptı" sorusunu tartışmaya açtı.

Aydın Engin'in, Cumhuriyet'teki "Tırmık" köşesinde yayımlanan yazısı şöyle:

Darbe girişiminin üstünden 11 uzun gün geçti.
Yani zamanıdır, soralım: Darbe gecesi tankların önüne kimler çıktı?
Bu yalın sorunun cevabını elbette biliyoruz. Ama bilmek yetmiyor, sorgulamak, irdelemek, hatta hesaplaşmak gerekiyor.
Darbenin “darbe olduğu” bile tam belli değilken, ne akla hizmetse “darbeciler” Boğaziçi Köprüsü’nü tutup yine ne akla hizmetse tek yönünü ulaşıma kapatmışken Çengelköy tepelerinden, Kısıklı’dan, Nakkaştepe’den, Libadiye’den, Çamlıca’dan, Kirazlıtepe’den kopup gelen -galiba- hepsi AKP seçmeni ya da militanı olan yurttaşlar tankların önüne çıktı. Gözü dönmüş darbeciler hedef gözeterek ateş açtı. Vurulanlar “şehit olduk” diye mutlu mu öldüler bilemem; bildiğim tankların önüne dikildiler ve öldüler...
Yazıyı ayrıntılara boğmayacağım. Tek tek sayamam. Tankların önüne dikilme, tepeden tırnağa silahlı askerleri durdurmak üzere toplanma, sloganlarla direnme sadece Boğaziçi Köprüsü ile sınırlı değildi. Ankara’da, İstanbul’da askeri karargâhların önünde, Meclis’te, “Saray”da, havalimanlarında, AKP binalarının ve belediyelerinin önünde de aynı direnişlere tanık olduk.

Gözden kaçmasın, bütün bunlar henüz Tayyip Erdoğan cep telefonu ile CNN’e bağlanıp “Herkesi sokağa çıkmaya ve direnmeye çağırıyorum” demeden öncebaşladı. Şeriat bayrağı sallayan, tuhaf kılıklarla “Müslümanlığına Müslümanlık”kattığını sananlar daha sonra, belki birkaç saat sonra ama yine de daha sonraalanlara çıktılar...
O yurttaşları Boğaziçi Köprüsü’ne, alanlara, sokaklara çıkaran sebebi sorgulamıyorum. Belki “Siyasal İslam’ın iktidarı tehlikede, kalkın ey cemaat-ı müslimin” diye din gayretiyle; belki bu iktidarda işleri tıkırındaydı da “Aman musluk tıkanmasın” kaygısıyla sokağa çıktılar.

Sonuç değişmiyor: Evlerinde oturup TV’den olup biteni seyretmediler; “Aman başımı belaya sokmayayım” deyip sinmediler...
Bir askeri darbe girişimi başlamıştı. Karşı çıktılar ve direndiler...

***
Peki, bizim mahalle?
“Mahalle”yi çok geniş anlamda kullanıyorum. Hatta mahalle yerine kasaba filan desem daha doğru bir vurgu olacak...

Marksistlerden başlayın, sosyalistlere, sosyal demokratlara, Kemalistlere, ideolojik tercihini salt laiklik üstüne kuranlara kadar çok geniş bir paletten söz ediyorum ve darbenin üstünden 11 gün geçmişken, daha da gecikmeden bu yalın ama önemli soruyu masanın üstüne koymak gerektiğine inanıyorum.

Evet, o gece ve ertesi günlerde bizim mahalle ne yaptı?

Mahallenin hemen hemen tümünün bir askeri darbeye karşı olduğu veri kabul edilebilir.

Ayrıca bizim mahalleden de o gece tankların karşısına dikilenler olabilir. Onları elbette ayrı tutarak soralım:

Ancak bir askeri darbeye karşı olmanın eyleme dönüşmüş hali nedir?
Herhalde SMS atmak, WhatsApp’tan seslenmek, Facebook’ta, Twitter’de at koşturmak olmasa gerek.
Söylemek ve tartışmaya açmak istediğim belli olmuştur. Lafı uzatmaya gerek yok.
O gece ve ertesi günlerde bizim mahalle ne yaptı?