Cumhuriyet soruşturmasında 'gizli bilirkişi' imzası!
Cumhuriyet'in tutuklu yönetici ve yazarları yönelik olarak hazırlanan iddianamede "gizli bilirkişi" imzası hukuk dünyasında tartışmalara yol açtı.
Söz konusu raporla ilgili olarak cezaevinde bir yazı kaleme alan
Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, "Hukukumuza
Ergenekon soruşturmasıyla giren 'gizli tanıklık'tan sonra bizim
soruşturmada 'Gizli bilirkişilik' icat etmiş. Henüz yasal zemini,
dayanağı yok. Ama yakında ismini, cismini ehliyetini bilmediğimiz
bilirkişiler konusunda yasal düzenleme, belki de bir KHK gelir"
dedi.
Akın Atalay’ın yazısının tam metni şöyle:
"Hukuk tarihinde benzeri yok!"
İddia ile söylüyorum: Cumhuriyet gazetesine yönelen soruşturmanın
Türkiye’nin Osmanlı dönemi de dahil hukuk tarihinde eşi benzeri
yoktur. Nereye el atsanız hukuk ve adalet adına bir facia ile
karşılaşıyorsunuz. Bizim soruşturmayı yapan, hani şu FETÖ’cülükten
Yargıtay’da davası süren Cumhuriyet (!) Savcısı var ya, müthiş,
inanılması çok güç işlere imza atmış. Bir örnek: Hukukumuza
Ergenekon soruşturmasıyla giren “gizli tanıklık”tan sonra bizim
soruşturmada “Gizli bilirkişilik” icat etmiş. Henüz yasal zemini,
dayanağı yok. Ama yakında ismini, cismini ehliyetini bilmediğimiz
bilirkişiler konusunda yasal düzenleme, belki de bir KHK gelir.
Evet, bizim savcı MASAK’tan aldığı ayrıntılı raporu bu meçhul
bilirkişiye vermiş ve “Analiz yap, rapor yaz” demiş. Meçhul
bilirkişimiz de adı sanı olmadan 20 Aralık 2016’da, yalnızca
“Bilirkişi” yazarak imzalayıp rapor vermiş. Evlere şenlik bir
rapor... Örnek olsun: Aydın Engin’in 1960’larda kurucularından
olduğu Halk Oyuncuları Tiyatrosu’nun, ayrıca hiç çalışmadığı,
herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, ne gibi bir bağlantısı olduğu
da bilinmeyen bir inşaat malzemeleri şirketi ile bir ilaç
fabrikasının ortaklarının kimler olduğunun FETÖ/PDY bağlamında
araştırılması gerektiğini; Hikmet Çetinkaya’nın 1967-1991 yılları
arasında çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi AŞ’nin ortaklarının
tespitini ve aralarında terör örgütleriyle irtibatı veya iltisakı
olanların incelenmesini istemiş. Biz söyleyelim: Nadir Nadi, Doğan
Nadi, kız kardeşleri ve anneleriydi bu kişiler!.. Örnek olsun:
Mayıs 2007’de kızımın kredi kartı borcu için 300 TL ödeme yapmamdan
hareketle kızımla aramızdaki parasal ilişkiler ve nedenlerinin
ortaya konmasının gerekli olduğunu yazmış. Şaka değil gerçek!..
Durun, bu daha başlangıç!.. Meçhul bilirkişi hızını alamamış ve
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının, onların anne ve
babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin, çocuklarının, torunlarının
bugüne kadar kullandıkları bütün kredi kartlarının en eskisinden
bugüne hesap dökümlerinin, bankalardaki hesap hareketlerinin,
bugüne kadar düzenledikleri veya ciro yoluyla parçası oldukları tüm
çeklerin ve senetlerin listesinin ciranta isimlerine varıncaya dek
incelenmesini; aynı isimlerin PTT, Takasbank, Türkiye Aracı
Kuruluşlar Birliği, Türkiye Sigorta Birliği ve Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü’ndeki bütün iş ve işlemlerinin doğumlarından bugüne dek
incelenmesini istemiş.
Savcı İnam’ın katkıları
Peki, bu akıl dışı raporu alan savcı ne yapmış? Hepsine “Tamam”
deyip ilgili, ilgisiz her yere, her kuruma bu incelemeler için
talimat yazmış. Ama bununla da yetinmeyip araştırma yapılacak
kişiler listesine eski eşleri de eklemiş. Diğerlerini örnek
vermeyeyim, bir tane yeter: Bir arkadaşımızın 44 yıl (Yanlış
okumadınız. Yazıyla: Kırk dört yıl) önce boşandığı eşini de, 26 yıl
önce boşandığı ikinci eşini de incelenecek kişiler arasına katmış.
Sözün bittiği yer demeyin; daha çok var. Ama onlar duruşmaya
kalsın. Bilmem, bu yazıyı Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin yargıçları
okur mu? Ama eğer korku iklimine esir olmayıp okurlarsa bir
diyeceğim var: Yargıladıkları sanık Cumhuriyet Savcısı Murat İnam
için FETÖ’ye üyelik suçlaması bakımından bizim soruşturma
dosyamızda çok zengin ve işe yarar malzeme bulabilirler. Yalnızca
“Nasıl böyle bir soruşturma yürütürsün? Maksadın nedir? FETÖ/PDY
soruşturma ve kovuşturmalarına gölge düşürmek, itibarsızlaştırmak
mı istiyorsun” diye sorsalar yeter. Ha, bu arada bizim
suçlandığımız ve tutuklandığımız suçu son anda iddianamede
değiştirmişlerdi. Ancak biz halen o eski “suçlama”ya göre
tutukluyuz.