Cumhuriyet Okur Temsilcisi cezaevinden çıktı, Nuray Mert'e çattı: Ne desek boş size!
9 aylık tutukluluğun ardından özgürlüğüne kavuşan Cumhuriyet Okur Temsilcisi Güray Öz, gazetesinin yazarı Nuray Mert’i isim vermeden eleştirdi.
Nuray Mert’in müftülere nikah kıyma yetkisinin verilmesine
“desteğini” eleştiren Güray Öz’ün yazısı şöyle:
“İsterseniz “bilinç kayması” diyebilir ya da hızla değişen tartışma
zemininden, “zamanın ruhuna uyma zorunluluğundan” söz
edebilirsiniz. Önemli olan toplumsal hayatı, siyasal iklimi,
ideolojik alanı kimin belirlediği, zeminin nereye doğru kaydığıdır.
Tartışmayı sürüklendiğiniz, daha doğrusu teslim olduğunuz alanda mı
yapıyorsunuz, yoksa gidişe itirazınız hâlâ baki mi?
İlhan Selçuk bu bilinç kaymasına itiraz edebilmek için “tehlikenin
farkındamısınız” diye sormuştu. Tehlikenin farkında olanlar,
iktidar olma niyet ve gücünden yoksundular. Liberal yumuşatıcıların
AKP’nin gizlisi saklısı çabuk ortaya çıkan takıyyesini görmeyen
“niyet okumayın, devrim zamanıdır, vesayetçi devletten
kurtuluyoruz” çığlıklarına, özel yetkili mahkemelerin baskısına
yenildiler; kenara ya da Silivri’ye çekildiler. El hak Cumhuriyetin
“her ne pahasına olursa olsun esas mesele sistemi korumaktır,
devletin koruyuculuğu esastır, devlet dediğin biraz ceberut olur”
şeklinde özetlenebilecek yapılanmasının da bu liberal çığırtkanlığa
fırsat tanıdığı kabul edilmelidir.
***
Sonuç ortada. Devletin kurucularının çok yönlü bir çaba ile
yerleştirmeye çabaladığı laiklik kemirile kemirile tükenme
noktasına gelmiştir. Artık zarfta; anayasa kitapçığında “laik
Türkiye”den söz edilse de mazruf çoktan değişmiştir.
Geldiğimiz nokta din adamlarının, imamların, müftülerin resmi nikâh
kıyma yetkisi ile donatılacağı, hazırlıkların tamamlandığı
noktadır.
Diyorlar ki; ne var bunda canım, müftü de devletin bir memuru değil
mi? “Müftülüklerde kıyılan nikâh, şeri çerçevede değil, mevcut
Medeni Kanun’un nikâha ilişkin mevzuatına uygun olacak, yani
nikâhını müftülükte kıyan dört eş ile evlenmeye kalkışamayacak,
‘eşini talakı selase’ ile boşayamayacak, vs. Öyle bir düzenleme
olsaydı, çok ciddi bir gelişme olurdu, olmadığına göre müftünün
nikâh kıyma yetkisi olması neden sorun yaratsın” diyor rahatlatıyor
bizi liberal dostlarımız. Bizse kaygılardayız. Acaba kayan zeminin
farkında olmayabilirler mi bu arkadaşlar? “Yeni bir devletin
kurulduğunun” TV kanallarından ilan edildiğini duymamış olabilirler
mi? Eski devletin İslamcılığı denetleyebilmek için bulduğu çarenin,
yani Diyanet İşleri’nin, şimdi kurulduğu iddia ve ilan edilen
devletin pek işine yaradığını kavramakta zorlanıyor olmasınlar
sakın.
***
Evet, müftü devlet memurudur, imam da öyledir. Maaşlarını devletten
alırlar. Ve “yeni devlet” onların din adamlığını esas almakta,
onları laik seküler evlenme akdini dini kisve ve İslami ritüelle
yapmakla görevlendirmektedir. Laik devlet bir mevziden daha
uzaklaştırılıyor. Devlet memuru olan imamın kıydığı nikâh laik
devlet nezdinde geçersizdi, şimdi geçerli ve resmi olacak. Sakın
niyet okumayı elden bırakmayın, arkası gelecektir.
“Ne var bunda” diyenlerin gözden kaçırdığı; laik Cumhuriyetin
seçilmiş belediye başkanı ile yeni İslamcı devletin din adamı
arasındaki farkta gizlidir; okumayı bilene artık pek aşikâr olan
niyetin içindedir.
Bir de aman bu suni gündeme teslim olmayalım kaygısı var ki
neresinden baksanız dökülüyor. Kim gündeme getirdiyse şükran borçlu
olmalıyız. Çünkü tartışılması gereken, ne yazık ki güçlü bir
şekilde gündemde tutamadığımız konu budur.
Yani laikliktir.
***
“Müftü nikâh kıysın mı?” sorusu konuyu ideolojik tartışmadan somut
alana çekiyor. Öyleyse bu alanın es geçtiğimiz, yeterince üzerinde
durmadığımız somut konuları üzerinde yoğunlaşalım.
Peki, evrim meselesi somut değil mi?
Öylesine somuttur ki, sizi bir anda Katar’la Suudiler arasında bir
yere yerleştiriverir. Ama “yeni devlet”in niyetini okumaya
niyetiniz yoksa, ne desek boş size.”