Cumhuriyet ile ilgili şok iddia! "Yüklüce bir kasa boşaltma işlemi yapılmış"
Cumhuriyet Vakfı Yönetimi'nin değişmesinin ardından eski yönetimle ilgili şok bir iddia daha gündeme geldi
Cumhuriyet gazetesinde, vakıf seçimiyle birlikte başlayan değişim
tartışılmaya devam ediliyor.
Yeni yönetim ve eski yönetimin karşılıklı açıklamaları, gazeteden
ayrılan çalışan ve yazarların ardından tartışmada yeni bir boyuta
geçileceği ileri sürüldü.
Sol Haber'den Gamze Erbil, “Çalışanların gözünden
Cumhuriyet meselesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Kendisi de eski Cumhuriyet çalışanı olan Erbil yazısında,
tartışmaya dair gidenlerin ya da kalanların değil mevcut
çalışanların düşüncelerini aktardığını belirtti.
Gamze Erbil yazısında yeni belgelerin açıklanacağını belirterek şu
ifadeleri kullandı:
“Sansasyonel kimi bilgi ve belgelerin açıklanmasının gündemde
olduğu konuşuluyor. Anlaşıldığı kadarıyla miras kavgasının hukuki
boyutunda görülecek kimi başka hesaplar var. Rivayetlere göre,
vakıf toplantısının yeniden yapılacağının anlaşılması sürecinde
yüklüce bir kasa boşaltma işlemi yapılmış; tazminat hesapları
gözetilerek kimi isimlere yüksek zamlar yapılmış; daha öncesinde
Cumhuriyet vakfının malvarlıklarında ciddi bir "satış"
gerçekleştirilmiş; internet bölümüyle ilgili önemli şeyler
açıklanacakmış.”
İşte Gamze Erbil’in yazısının tamamı:
“Cumhuriyet gazetesi önemli bir gazete ve bu gazetede 4-5 yıldır
önemli sarsıntılar yaşanıyor. Son olarak geçen hafta yeniden bir
yönetim değişikliği yaşanan gazeteyle ilgili tartışmalar da
yoğunlaşıyor. Ancak bu tartışmalarda Cumhuriyet çalışanlarının
durumu ve yaşadıklarına dair bir başlık hiç açılmıyor. Cumhuriyet
tartışmasına bir de bu gözle bakalım...
Cumhuriyet gazetesindeki yönetim değişikliği bir haftadır sosyal
medyada gündem olmaya devam ediyor. Geçen cuma gerçekleştirilen
vakıf toplantısının ardından ortaya çıkan yeni yönetim, gazete
yönetiminde de ihtiyaç duyduğu düzenlemeleri yapıyor. Bu durum da
4-5 yıldır devam eden bir tartışmanın bilinmedik yönlerinin açığa
çıkmasını da beraberinde getiriyor. Birçok yeni bilgi ve belgenin
"açıklanacağı" fısıltıları dolaşıyor.
Vakfın yeni yönetimi aynı gün bir açıklama yayımlayarak "Cumhuriyet
gazetesinin ilkeleri"nin altını çizerken, eski yönetimden kimileri
"gazetenin ilkelerine asıl bağlı olanın kendileri" olduğunu iddia
etti. Eski yönetimden isimlerin daha çok "habercilik" vurgusu
yaptığı gözlenirken Aydın Engin gibi isimlerinse "bıktırıcı bir
kemalizm" eleştirisiyle taraflaşmayı Cumhuriyet'teki geleneksel
"kemalist-liberal" eksenine çektiği görülüyor. Altı boş bir
Cumhuriyet klasiği... Oysa ki, aslolan geride bırakılmış bir
"operasyon" ve onun bakiyesi bir çıkar kavgası ve bu, başka
medyadakinden farklı olarak siyasal eksenler üzerinden tarif
ediliyor.
Cumhuriyet gazetesinin bu anlamda bir özgünlüğü olduğunu, bunun bir
tarihi bulunduğunu kabul edebiliriz. Ama herkesin bağlılık yarışına
giriştiği kağıt üzerindeki ilkelerine gerçekten bağlı olan tek
kesimin de gazeteyi çıkaran Cumhuriyet çalışanları olduğunu
hatırlatmak gerekir. "Gazete yönetimlerininse" siyasi iddiası ne
olursa olsun çalışanlara yönelik yaklaşımı hiçbir dönemde değişmedi
ve "Cumhuriyet'in ilkeleri", zora düşüldüğünde daha fazla
fedakarlık istenirken hatırlandı. Ya da son örnekteki gibi miras
kavgası yapılırken...
CUMHURİYET BÜYÜK ÖZVERİ İSTER
Cumhuriyet çalışanları için gazetecilik yapmak her zaman bir
"özveri" meselesi oldu ve hep o ilkelerle uyumlu bir pratiği
uygulaması beklenen bir yönetsel yapı hayali kuruldu. Ancak
patron-işçi ilişkisinin değişik düzenekler arkasına saklansa da
kaçınılmaz kuralları hep belirleyici oldu. Her zaman fedakarlık
beklenen çalışanlar oldu, her yeni düzenlemede çalışanların
kazanımlarından bir kısmının nasıl gasp edileceği gündemdeki ek
madde oldu, vs.vs.
Cumhuriyet'in "daha eski" yönetimlerine de uzanabilirsiniz;
2000'lerin başlarında "bir önceki dönemin yolsuzluklarını
temizliyoruz" denerek çalışanların daha önce yaptıkları
fedakarlıkların karşılığı kendilerine verilen hisselere el koymak
istendi; şirket değişikliğiyle başka kazanımların sıfırlanması
hedeflendi; toplu sözleşme hakkının işletilmemesi için bin bir
takla atıldı. Sonraki yıllarda da benzer girişimler kimi zaman
çalışanların direnciyle geri püskürtüldü, kimi zaman uygulandı.
Her zam döneminde bir özveri ihtiyacı dillendirilerek "zam
yapılmayan işyeri modeli" işletilirken, çalışanlar arasındaki ücret
adaletsizliği de çeşitli dönemlerde patlayan skandallarla ortaya
saçıldı.
CAN DÜNDAR FARKLI MI?
Can Dündar'ın Genel Yayın Yönetmenliği'yle başlayan dönemde de
aslında "siyasi" kılıflara büründürülmesine ve üst kademelerdeki
sarsıntıları daha öne çıkmasına rağmen çalışanları hedef alan
sistematik saldırılar hiç durmadı.
Cumhuriyet çalışanlarının haftalık iki gün izin hakkı bu dönemde
piyasa standartlarına dönüştürüldü ve bir güne düşürüldü. Yine
gazete ilkelerini yaşatmak için "özveri" talep edilerek...
Can Dündar'la başlayan ve geçen haftaki değişikliğe kadar süren
dönemde Cumhuriyet çalışanları hem standart hem siyasi/mesleki
nedenlerle mobbing'e uğradı. Yine de Cumhuriyet için en fazla
fedakarlık yapan ve bu anlamda bağlılığını sürdüren çalışanlar
oldu.
CUMHURİYETE KİM SAHİP ÇIKAR?
Gazetedeki yönetim kavgalarının en sıcak yaşandığı dönemde kayyum
atanması tehdidi karşısında imza toplayarak taraflara "aranızda
anlaşın ve gazeteye zarar gelmeden bu meseleyi çözün" mesajı veren,
bunu yaptığı için ağır tehditlere, küfürlere maruz kalan ve görüşme
odalarına alınan da yine Cumhuriyet çalışanlarıydı. O dönem yönetim
yandaşı olanlar "Gazete Alev Coşkun'lara kalacağına kayyum gelsin"
deme rahatlığını gösterirken...
Bugün yönetim değişikliği sonrası yönetsel kademelerdeki kişiler
konuşulurken tüm bu süreçlerde gazetenin çıkmasını sağlayan
çalışanların durumu fazla gündem olmuyor. Onlar da yine her zamanki
özverili faaliyetlerini sürdürüyor ve sorularımızı yanıtlamak için
bile zor zaman yaratabiliyor.
ARTIK SUSMAYACAKLAR
İsmi bizde saklı Cumhuriyet çalışanları, "Peki yeni yönetim aynı
şekilde devam ederse..." sorusunu "Artık çok mümkün değil,
gazetenin şimdiki yapısı zaten çalışanların hakim olduğu bir yapı"
şeklinde yanıtlıyor. Yeni Genel Yayın Yönetmeni'nin uzun yıllarını
bu adaletsizlik ve mobbing uygulamalarına tanıklık etmiş biri
oluşuna dikkat çekmenin yanısıra kendilerinin de artık kolay kolay
susmayacağını dillendiriyorlar.
Ayrılan kesimin yeni yönetimi hedef alan suçlamaları karşısında
yeni yönetimi değil, kurumu sahiplenen bir konumu benimseyen
çalışanlar gidenlerin istifa ederek gittiklerini ve zaten bunun
işin doğası gereği olduğunu kaydediyor. Bu argümanı kullananların
döneminde siyasi tercihleri nedeniyle mobbing'e uğrayan örnekleri
ve atılan isimleri hatırlatıyorlar.
BELGELER AÇIKLANACAK
Sansasyonel kimi bilgi ve belgelerin açıklanmasının gündemde olduğu
konuşuluyor. Anlaşıldığı kadarıyla miras kavgasının hukuki
boyutunda görülecek kimi başka hesaplar var. Rivayetlere göre,
vakıf toplantısının yeniden yapılacağının anlaşılması sürecinde
yüklüce bir kasa boşaltma işlemi yapılmış; tazminat hesapları
gözetilerek kimi isimlere yüksek zamlar yapılmış; daha öncesinde
Cumhuriyet vakfının malvarlıklarında ciddi bir "satış"
gerçekleştirilmiş; internet bölümüyle ilgili önemli şeyler
açıklanacakmış. vs.vs... Bunları önümüzdeki günlerde öğrenebiliriz.
Yönetimlerin bu çirkin kapışması elbette tek "temiz" taraf olan
çalışanların elini güçlendiriyor. Ancak Cumhuriyet çalışanları asıl
güçlerinin buradan gelmediğini biliyor.
Yeni dönemde yine çalışanları zorlu bir dönem bekliyor. Yukarıda
sıralanan iddialar ve mali batak tablosu yeni bir fedakarlık
dönemini gündeme getirecektir. Ancak çalışanlar kazanımlarını kayıt
altına alma ve faturayı tek taraflı ödememe konusunda kararlı
görünüyor.