Cumhuriyet gazetesinden 'Zaman'a özeleştiri çağrısı!
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer, cemaate yakınlığı ile bilinen medya organlarını da kapsayan 14 Aralık operasyonu sonrası medyaya özeleştiri çağrısı yaptı.
Çakırözer, “Medya artık vakit geçirmeden kendi özeleştirisini, iç
hesaplaşmasını topyekûn yapmak zorundadır” dedi.
Utku Çakırözer’in Cumhuriyet’te “Medyaya Çağrı” başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
TÜRKİYE'DE GAZETECİLİK ZORLU BİR SINAVDAN
GEÇİYOR
Gülen cemaatini hedef alan 14 Aralık operasyonunda gözaltına alınan
ve tutuklanan isimler arasında meslektaşlarımızın da yer alması
medya mahallesinde ‘gazetecilik’ tartışmasının yeniden
alevlenmesine neden oldu.
Türkiye’de gazetecilik, özellikle de AKP’nin kendisini muktedir
olarak gördüğü 2007 seçimlerinden bu yana yeni ve zorlu bir
sınavdan geçiyor. Bu dönemde siyasal niteliği ağır basan ve
tartışması hâlâ sürmekte olan toplu davalarda çok sayıda gazeteci
de ‘terörist’ suçlamasıyla karşılaştı. Hükümet, Ergenekon, Odatv,
KCK ve diğer davalarda gazetecilerin cezaevlerine konulmasını
açıkça savundu. Hatta dönemin başbakanı Erdoğan, meslektaşlarımız
Ahmet Şık ve Nedim Şener aleyhinde “Öyle kitaplar vardır ki
bombadan daha tesirlidir” diyecek kadar arkasında durdu bu
davaların. Erdoğan’ın Ahmet ve Nedim için kullandığı ‘terörist’
söylemini o dönem sadece cemaat medyası sahiplenmedi. İktidara
yakın meslektaşlarımızla birlikte yargı kararını beklemeden
birlikte yargısız infaz yapmışlardı.
İKTİDAR YANLIŞ TUTUMUNDAN ZERRE KADAR DERS
ÇIKARMADI
İktidar çevreleri, cemaatle birlikte hareket ettikleri o dönem
kendilerine içeride ve dışarıda son derece ağır bir fatura çıkaran
bu yanlış tutumdan zerre kadar ders çıkarmadıklarını son
operasyonda gösterdiler. Artık Cumhurbaşkanı olan Erdoğan ve AKP
hükümeti bu kez Zaman ve STV’den gazetecilerin ‘terörist’
suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanmalarının arkasında duruyor.
İşin vahim yanı, iktidara yakın gazeteciler de aynı geçmişte olduğu
gibi bugün de ifade ve basın özgürlüğünü doğrudan hedef alan bu
tutuma tam destek veriyor.
Birkaç yıl önce hedefteki gazeteciler için kullanılan
“Gazetecilerin suç işleme özgürlüğü mü olurmuş!” ya da “Onlar
gazeteci değil örgüt üyesi” söylemleri bugün cemaat medyasına karşı
kullanılıyor.
EVRENSEL MESLEK İLKELERİNDEN SAPMA
Gazetecilik ilkeleri evrensel olarak bellidir. Gazetecilik
demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden yana olmaktır.
Mağduru, mazlumu, ezileni, baskı altındakini savunmaktır.
İktidarlara karşı halkın haber alma hakkını savunmaktır.
Gazetecilik bütün bu ilkelerin dışında başta iktidar olmak üzere
hiçbir güç ya da çevreden talimat almayan bağımsız ve özgür bir
faaliyettir.
İşte bu evrensel ilkelerden ciddi bir sapma gözlenmekte. Yakın
dönemde yaşadıklarımız ile şimdi yaşamakta olduğumuz örnekler
mesleğimizin geleceği açısından kaygı vericidir. Şu anda kavga
içinde gözüken meslektaşlarımızın gazeteciliğin temel ilkeleriyle
bağdaşmayan tutumlar içinde olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Ancak mesleği de tehlikeye atan bu tutumların, hataların,
yanlışların yargılanma yeri iktidarın özel olarak yarattığı
polisiye zeminler ve güvenlik mercileri olmamalıdır. Hele de
iktidara göre kendisini konumlandıran gazetecilerin, kendi
meslektaşlarını polise, mahkemelere hedef gösterip
tutuklanmalarını, cezaevlerine konulmalarını ve mahkûm edilmelerini
istemeleri kabul edilemez.
BİR İÇ HESAPLAŞMAYA İHTİYAÇ VAR
Çözümü ifade özgürlüğünden taviz vermeden yine kendi içimizde
bulmak zorundayız. Bir iç hesaplaşmaya ihtiyaç var.Özellikle de
gazetecilerin ‘terörist’ olarak suçlandıkları yakın dönem
soruşturmalarında basının takındığı tutumu bir iç sorgudan geçirmek
zorundayız.
Bunu yapmazsak en büyük zararı yine mesleğimiz görecek. Bugüne
kadar bu hesaplaşmanın yapılmamasının en büyük sonucu medyanın
giderek güçsüzleşip itibarsızlaşması oldu. Öyle ki ‘4. kuvvet’
şeklinde iktidar karşısında bir denetim organı gibi çalışması
gereken basın, artık neredeyse iktidarın icraatlarını topluma kabul
ettirme amaçlı halkla ilişkiler ünitesine dönüştü. Bunda iktidarın
basına bakışı ve baskısı kadar, gazetecilerin kendi yanlışlarının
da önemli yeri vardır. Medya artık vakit geçirmeden kendi
özeleştirisini, iç hesaplaşmasını topyekûn yapmak zorundadır.