Cumhuriyet Davası'nda ilk gün hangi diyaloglar yaşandı?
umhuriyet gazetesinin yazar, çizer ve yöneticilerinin aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 19 çalışanı, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde hakim karşısına çıktı.
Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, gazetenin yayın
danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan
Günay, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz, köşe yazarı Hakan Kara,
gazetenin çizeri Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri
Önder Çelik ve Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi
Avukat M. Kemal Güngör 262, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık
206, muhasebe biriminde çalışan Yusuf Emre İper ise 106 gündür
tutuklu bulunuyor. Cumhuriyet çalışanları hakkında,
tutuklandıklarından 156 gün sonra iddianame hazırlandı. Cumhuriyet
gazetesinin yazar, çizer ve yöneticilerinin aralarında bulunduğu
12’si tutuklu 19 çalışanı, bugün Çağlayan’daki İstanbul
Adliyesi’nde hâkim karşısına çıktı. Davaya İstanbul 27. Ağır Ceza
Mahkemesi bakıyor.
Sanık avukatları, bütün sanıkların tek tek savunma yapacağı
duruşmaların Cuma'ya kadar sürmesini bekliyor.
DAVADAN CANLI YAYIN
20.14 Musa Kart'ın savunması da bitti. İlk gün
tamamlandı. Mahkeme Başkanı "Yarın daha hızlı gidebiliriz"
dedi.
19.58 MUSA KART'IN SAVUNMASI
Atalay'ın savunmasının ardından karikatürist Musa Kart savunma
yapmaya başladı. Kendisinin karikatürist olduğunu ve 35 yıldır
çizdiğini söyleyen Kart, "Karikatür doğrudan anlatır,
düşüncelerini. Haksız mesnetsiz suçlamaların muhatabı durumundayım.
29 yıla varan hapis cezası istemiyle karşı karşıyayım. Önyargısız
bir araştırma yapılmış olsaydı, başta FETÖ olmak üzere tüm terör
örgütlerine karşı çizdiğim karikatürler görülecekti." diye
konuştu.
Kart, savunmasını şöyle sürdürdü: "Bir karikatüristi, terör
örgütlerine yardım ve yataklıkla suçlamak, bu ülkeye de kötülüktür.
Ülkemizde eleştirel düşünebilen gençler yüzde 2,2'dir. Oysa
karikatürü, okullarda eleştirel düşüncenin geliştirebilmesi için
düşünebilirdik. Karikatür hayatımda bir örgüte yardım ve yataklık
ettim, adı ÜTÇ ve bunun açılımı, 'Ülkemin Tüm Çocukları'. Bu
çocuklar ülkesine yardım yataklık, hayatımın anlamı oldu."
Kart savunması sırasında, FETÖ lideri Fetullah Gülen aleyhine
çizdiği ve gazetenin birinci sayfasında yayımlanan bazı
karikatürlerini duruşma salonu içindeki ekrana yansıtarak, mahkeme
heyetine gösterdi.
AKIN ATALAY'IN SAVUNMASI
19.50 Mahkeme Başkanı, Akın Atalay'a sorular
yöneltiyor. Mahkeme Başkanı Akın Atalay'a "İddianameye bakılırsa
Polat Alemdar gibi birisiniz" dedi. Atalay ise "O kadar yetkim yok,
tek oyum var" cevabını verdi.
ATATÜRKÇÜ ÇİZGİ...
Atalay, Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın sorusu üzerine,
"Ben hicap duyuyorum, gazetenin Atatürkçü çizgiden sapıp
sapmadığının tartışma yeri burası olamaz. Herkesin Atatürkçülüğü
kendine. Bunun mahkemelerle, savcılıklarla ne alakası var?" dedi.
Mahkeme Başkanı Dağ, "Bu davada yargılanan Ali Kemal Aydoğdu'nun
sosyal medya paylaşımlarının gazetenizde yer vermişsiniz. O çizgide
olan birilerinin fikirlerinin ön plana çıkartılması konusunda ne
düşünüyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Atalay, "Vakıf yönetim kurulu
2 ayda bir toplandığında hem mali konularda, hem yayınlarla ilgili
genel değerlendirme yapılır. Bize göre Cumhuriyet yayın çizgisinde
hiçbir değişiklik olmamıştır. Bazı haberlerden eski yöneticilerimiz
rahatsız olmuş olabilir. Ben onlara giremem, ama yaptığımız işlem
budur" diye konuştu.
ÜYE HAKİMİN SORUSU TARTIŞMALARA NEDEN OLDU
Üye hakimlerden birinin "PKK ve DHKP/C'nin terör örgütü olduğunu
düşünüyor musunuz?" sorusu tartışmalara neden oldu. Sanık
avukatları, kişisel düşüncelerin sorulamayacağını belirterek soruya
itiraz etti. Mahkeme Başkanı, iki üyenin bu sorunun sorulabileceği
yönünde oy kullandıklarını, kendisinin illiyet bağı olmadığından
sorulmasına gerek olmadığını düşündüğünü ancak oy çokluğu nedeniyle
bu soruyu yönelttiğini, sanığın isterse bunu yanıtlayabileceğini
ifade etti. Akın Atalay ise "Bu soruyu provakatif bir soru olarak
ve havuz medyalarında farklı yansıtılacak bir soru olarak
düşünüyorum. Ben hayatım boyunca bütün şiddet ve terör eylemlerinin
karşısında oldum. Bunu savunan her türlü örgütün de karşısındayım"
diye konuştu.
19.11 Akın Atalay'ın savunmasının ardından
duruşmaya ara verildi. Ara sonrası Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı
Akın Atalay sorulara cevap verecek. Diğer savunmalar yarın
yapılacak.
15.26: Akın Atalay'ın savunmasına 1 saatlik yemek
molası verildi.
Öğleden sonra görülen duruşmada Akın Atalay savunmasına devam etti.
Atalay, ByLock kullanıcısı bazı gazetecilerle yaptığı telefon
görüşmelerinin de delil olarak karşısına konulduğunu, Mısır Çarşısı
davasında ve Can Dündar’ın MİT TIR’ları davasında pek çok gazete ve
televizyon muhabirinin bilgi almak için kendisini araması üzerine
telefonda bilgi verdiğine değinerek "Şimdi bu görüşmeleri delil
olarak sunanlara kendi geçmişlerine yönelik kayıtları sorulsa bu
netlikte cevap verebilecekler mi? Akıl, izan, insaf dışı bir iddia"
dedi.
"İDDİANAME FAİK IŞIK ÜZERİNDEN FETÖ’YE YARDIMLA
SUÇLUYOR"
Atalay, iddianamede yer verilen iletişim kayıtlarına da değinerek
"Bunlardan biri, uzun yıllardır tanıdığım avukat Faik Işık.
İddianamede, Faik Işık’ın da FETÖ/PDY’den şüpheli olduğu ve onunla
olan iletişim kaydımın da bu nedenle delil olacağını düşünülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı olarak bilinen Faik Işık,
Şike davasında Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım’ın avukatı
olarak cemaatçi yargıdan, onların hukuksuzluklarından söz eden
birisiydi. Ama ilginç olan gelişme bir ay önce gerçekleşti. 15
Temmuz darbe girişiminin hedef aldığı kurumlardan birisi TBMM idi
ve TBMM tüzel kişiliğini avukat Faik Işık temsil etmektedir. Oysa
iddianame, beni Faik Işık üzerinden FETÖ’ye yardımla suçluyor" diye
konuştu.
"YAPILANLAR AYNI YAPANLAR DEĞİŞMİŞ"
Atalay, "FETÖ’nün özel yetkili mahkemelerdeki yapılanması ve
elemanları, bizi Ergenekon’a yardımla suçluyor, tehdit ediyordu;
ömürleri yetmedi. Şimdiki terör savcıları da FETÖ’ye yardımla
suçluyor. Tutuklattılar ve dava açtılar. Sonrasını göreceğiz. O gün
neler anlattıysam bugün de geçerli. Yapılanlar aynı, yalnızca
yapanlar değişmiş." dedi.
"FETÖ İLE AYNI BAĞIN GÜLÜYÜZ DEMEDİK"
"FETÖ’ye dokunanın yandığı dönemlerde dokunma cesaretini
gösterebilen ender kişiler ve gazeteler arasında olduğumuzdan
dolayı buradayız" diyen Akın Atalay, "Öyle görünüyor ki, biz de,
’Aldatılmışız, kandırılmışız, gözümüz körmüş, bizi kullanmışlar’,
diyenlerden olsaymışız, şimdi el üstünde tutulanlardan olurmuşuz.
Bizi soruşturanlara, tanıklarına ve kanıtlarına bakınca bunu
anlamak hiç zor değil. Ama biz suçluyuz; suçluyuz çünkü FETÖ
denilen bu yapıyla camia iken de, cemaat iken de, hizmet hareketi
iken de, paralel yapı iken de FETÖ iken de hiçbir zaman uyuşamadık,
anlaşamadık, hoş görmedik. Bu yapılanmayı, yöntemleri, amaçlarını
hep tehdit ve tehlike olarak gördük. Devletin kurumlarına nasıl
sızdıklarını, örgütlendiklerini, faaliyetlerini yazdık, eleştirdik
ve devletin önlem alması gerektiğini söyledik. Biz FETÖ’yle hiçbir
dönemde aynı dağın yeli, aynı bağın gülüyüz demedik; onlarla aynı
yoldan yürümedik, aynı sudan içmedik, özümüz de farklıydı sözümüz
de" şeklinde konuştu.
14.05: Verilen kısa aranın ardından uzun bir
savunma yapan İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, iddianamede
Cumhuriyet'in son 3 yılda yayın politikasının değiştirildiği
suçlamasının yöneltildiğini, bunun gerçeği yansıtmadığını, ayrıca
yayın politikası gibi bir konunun ceza hukukunda suçlama üretilmesi
için kullanılmasının "şaibeli" olduğunu söyledi. Atalay,
kendilerine yönelik soruşturmayı başlatan Savcı Murat İnam hakkında
"FETÖ" üyeliğinden müebbet hapisle açılan davanın sürdüğünü
hatırlatarak, "Yayın politikasında laiklik ilkesi bulunan kadim bir
gazeteye FETÖ suçlaması yapan Savcı, FETÖ'den sanık. Müebbetle
yargılanan Savcı İnam'ın iradesi ipotek altındadır. Bu baskı ile
iddianame hazırlamıştır" dedi.
12:17 İLK SAVUNMA KADRİ GÜRSEL'İN
Daha sonra sanıkların savunmasına geçildi. İlk savunmayı yapan
Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı sanık Kadri Gürsel, "İddiaların
tamamı gerçek dışıdır. Bylock kullanıcısı 92 kişi ve haklarında
FETÖ soruşturması 21 kişi ile iletişim kaydı bulunduğu iddiası
gerçek dışıdır. 85 kişi bana bir defaya mahsus SMS (telefon mesajı)
atmıştır, 17 kişi de beni aramıştır. Bana SMS atanlara cevap
vermediğim için benim onlarla iletişim kurduğum iddiası kabul
edilemez. Bu SMS’lerin tamamı 27 Temmuz ve 1 Ağustos tarihlerinde
gönderilmiştir. Bu kişilerin benimle irtibat kurma çabaları vardır.
Benimle iletişim kurma çabalarının bağımsız ve eleştirel bir
gazeteci olmamdan kaynaklandığını düşünüyorum. Ama bu çabaları
sonuçsuz kalmıştır. İletişim kaydı bulunduğum iddia edilen 112
kişiden sadece 8 ile iletişim kaydım vardır. 5’i ile meslek
nedeniyle görüştüğüm oldu. Bu kişilerin Bylock kullanıcısı
olduklarını bilmem mümkün değildir. Hiç unutulmamalı ki gazeteciler
meraklı kişilerdir ve herkesle görüşebilmelidirler. Bunun adı
gazeteciliktir ve gazetecilik suç değildir. İki kişiyi ben aradım.
Biri Mehmet Altan’dır, babasının ölümünden dolayı başsağlığı için
aramıştım. Diğeri de Mümtazer Türköne’dir, onu da geçmiş olsun
dilemek için aramıştım. Bu asılsız iddianame, iktidara yakın
gazetelere servis edilmiştir. Yalan haberle itibarsızlaştırılmak
istendiğim aşikardır. İddia makamı hakkımdaki HTS kayıtlarını
inceleme gereği duymamıştır. Asılsızlığını bilerek iddianameye
koyduysa görevini kötüye kullanmıştır iddia makamı. Bu suçlamalar
her türlü mesnetten yoksundur" dedi.
"YAYIN POLİTİKASINI DEĞİŞTİRME İDDİASI ABESLE
İŞTİGAL"
Kadri Gürsel, "Benim yayın danışmanlığım ile gazetenin sözde yayın
politikası değişikliğiyle ilişki kurmak abesle iştigaldir. Görevine
27 Eylül 2016’da başlayıp sadece 34 gün görevde kalmış bir kişinin
yayın politikasını değiştirmesi nasıl mümkün olur? 5 ay köşe
yazarlığı yapıyor olmam da yayın politikasını değiştirmeye etki
etmez. Yenigün Haber ajansı imza yetkilisi olmadığım halde polis
fezlekesinde bu şekilde yazılması görevi kötüye kullanmaktır" diye
konuştu.
"BERAATİME KARAR VERİLSİN"
Gürsel, Türkiye’de otoriterleştiğine yönelik algı yaratmakla ilgili
iddiayı da kabul etmeyerek "Hukuki değil, siyasi bir suçlamadır.
Türkiye’deki rejimin otoriterleştiği iddiasını değişik dönemlerde
yazılarımda belirttrim. ÿMaalesef bu öngörüm gerçekleşti. Aksi
halde mesnetsiz suçlamalarla 9 ay sonra mahkeme çıkarak savunma
yapıyor olmazdım. Uzun tutukluluk yoluyla cezalandırma başlı başına
insan hakkına aykırıdır. Beraatime karar verilmesini talep
ediyorum" dedi. Gürsel’in savunmasının ardından Akın Atalay’ın
savunmasına geçildi.
11.42: Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ
iddianameyi okudu. İlk olarak eski Genel Yayın Yönetmeni Murat
Sabuncu'nun savunması talep edildi. Murat Sabuncu bazı belgelere,
gazete manşetlerine el konulduğu için savunmasının yarına
bırakılmasını talep etti, talebi kabul edildi.
11.40: Savunmalara geçildi. Cumhuriyet avukatları
süreci özetleyerek başlıyor.
11.30: Kimlik tespitlerinin ardından duruşma
başladı. İddianamenin özeti okunuyor.
Cumhuriyet davası başladı... İşte yaşananlar
11.22: Ahmet Şık'a 'Çocuğunuz var mı' diye
soruldu. Şık "Gurur duyduğum bir kızım var" diye cevap verdi. Şık
malvarlığına ilişkin sorulan soruyu ise "tek dikili ağacım kızım"
diye yanıtladı.
11.05 Daha sonra Ahmet Şık'ın aralarında bulunduğu
tutuklu 12 sanık içeri alındı. Sanıklar içeri alınırken salonda
dakikalarca alkış koptu. Daha sonra sanıkların kimlik tespiti
yapıldı. Mahkeme Başkanı Dağ, sanıkların savunma hakkının kutsal
olduğunu bu nedenle duruşma düzeninin bozulmaması, görüntü ve ses
kaydı alınmaması için izleyicilere uyarıda bulunarak iddianamenin
özetinin okunacağını ifade etti. Başkan Dağ, duruşmanın Sesli ve
Görüntülü Bilişim (SEGBİS) ile kayda alınacağını da belirtti.
10.45: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşma, İstanbul Adalet Sarayı'nın C Blok zemin katta yer alan
büyük salonlarından birine alındı. Ancak duruşma öncesi, yaklaşık
bin 100 avukatın vekalet vermesi içeride izdihama neden oldu. Çok
sayıda avukat ve izleyici, salonda sanık sıralarına kadar oturdu.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, toplam 57
avukatın salona alınabileneceğini belirterek duruşmanın
başlayabilmesi için sanıklara yer açılmasını istedi. Bunun üzerine
bazı sanık avukatları, sanıklar ve gazeteciler için yer açılmasını
rica etti. Bazı avukatlar ise duruşmanın daha büyük salona
alınabileceğini söyleyerek tepki gösterdiyse de salondan ayrılarak
gazetecilere yer açtılar.
KADRİ GÜRSEL'İN OĞLUNA SARILMASINA İZİN YOK
Duruma salonunda Kadri Gürsel'in oğlu Erdem babasına sarılmak için
tutukluluların olduğu yere geldi. Jandarma komutanı baba oğulun
sarılmasına izin vermedi.
DAVA ÖNCESİ BALONLU EYLEM
‘Dışarıdaki Gazeteciler’ adlı inisiyatifin organize ettiği bazı
STK’lar bu sabah 09.00’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nin
önünde dayanışma etkinliği düzenleyecek. Etkinliğe DİSK Basın-İş’in
de destek vereceği bildirildi. Türk basınında sansürün
kaldırılışının 109 yıldönümüne denk gelen ilk duruşma öncesinde
basın meslek örgütleri Cumhuriyet Gazetesi'nin Şişli'deki
merkezinden adliyeye yürüdü.
Dava öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan
çok sayıda gazeteci ve milletvekili, gazetecilere özgürlük
sloganları atarak, gökyüzüne balonlar bıraktı. CHP İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaş, "Bu iddianamenin için aynen bu balon
gibi bomboştur" diyerek elinde bulunan balonu patlattı. Cumhuriyet
Davası Koordinasyonu adına Beyza Metin yaptığı açıklamada,
"Hakikat... Aradığımız şey bu. 150'yi aşkın gazeteci arkadaşımız bu
yüzden tutuklu. Tarih boyunca tüm istibdat rejimleri hakikati
adalet ve özgürlük arayışıyla buluşturmuş olanlara karşı hep aynı
yöntemi uygulamıştır. Bugün ülkemiz en koyu istibdat rejimlerini
aratacak bir rejimle yönetiliyor. Halkın haber alma hakkının gasp
edildiği, hukukun bir çıkar grubunun emrine amade olduğu, suçun
iktidardakilerin ihtiyaçlarına göre tarif edildiği bir rejimle
karşı karşıyayız. Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarları ve yöneticileri
aydınlığın temsilcisidir. İktidar politikaları doğrultusunda aynı
başlıkla gazete çıkarmaktan utanmayan onlarca yönetici ve yazar ise
karanlığın...Bu ülkenin aydınlık birikimine, karanlığa karşı
aydınlığın galebe çalacağına inanıyoruz" dedi. Daha sonra onlarca
balon gökyüzüne bırakıldı. Açıklamaların ardından topluluk,
duruşmanın yapılacağı İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonuna
çıktı.
Cumhuriyet davası başladı... İşte yaşananlar
BASIN ÖRGÜTLERİ DURUŞMAYI İZLİYOR
Uluslararası basın meslek örgütleri de 5 gün sürmesi beklenen ilk
duruşmayı izliyor. Duruşma öncesinde adliye önünde yapılan ortak
açıklamaya, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan
Gazeteciler (RSF), Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Avrupa
Gazeteciler Federasyonu, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi
ile PEN International'ın dünyanın dört bir yanından gelen üyeleri
katıldı.