Cumhuriyet davasında 4.gün! Aydın Engin: Bakire gazeteci olmaz!
Cumhuriyet'in yazar, yönetici ve avukatlarının yargılandığı Cumhuriyet davasında gazetenin yazarlarından Aydın Engin savunmasını yaptı.
Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları
hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından
3 ay sonra başladı. 12'si tutuklu 19 kişinin yargılandığı
duruşmanın dördüncü oturumu bugün yapılıyor.
Duruşmanın dördüncü gününde Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin
savunma yaptı.
Aydın Engin'in savunmasının tam metni şöyle:
Sayın Yargıçlar, şu anda üçü tutuklu sandalyesinde oturan ve
diğerleri de yıllardır arkadaşım olan avukatlardır. Akın Atalay,
Bülent Utku iddianameye gereken cevabı verdiler ve layık olduğu
yere koydular. Ondan benim ekleyeceğim bir şey yok.
Böyle bir iddianame ile sanık sandalyesine oturtulmamız hukuk adına
utanç, ülkem adına acı veriyor.
Tutuklu 3 avukatım iddianameye gerekli cevabı verdiler. Açıklama
yapmayı anlamsız buluyorum. Yazılarn kendileri iddianamaye cevap
veriyor.
Başlıklara bakılmış ancak içeriği okumamış. Soruşturma savcısı için
bir başka seçenek kalıyor okumuş ama anlayamamış
Bakire gazeteci olmaz
Eskiden cemaat diye nitelendirdiğiniz gruba ait insanlarla
konuşmanın suç olduğunu iddia ediyor soruşturma savcısı. İster FETÖ
olsun, ister PKK, bu yapılardan kişilerle konuşmasam ben mesleğimi,
gazeteciliği yapmamış olurdum. Ayrıca savcı görevini tam yapmamış.
Cemaatin vitrininde yer alan birçok kişiyle görüştüm. Mesleğimi
yaptım. Devletin derinlerine girmiş bir örgütün ne olduğunu anlamak
için konuşmak zorundasınız. Son Abant toplantısına gittiğimde
cemaat vitrinindekilerin artık orada olmadıklarını, amiyane tabirle
tüydüklerini yazdım. Ocak ayındayken vitrindekilerin tüydüğü bir
işarettir. 15 Temmuz'a hiç şaşırmadım çünkü bir şeyler
hazırlıyorlardı . Bakire gazeteci olmaz! Hep masum insanlarla
görüşülerek bu meslek yapılmaz. Benim mesleğim habercilik,
gazetecilik budur.
İddianameye suç kanıtı gibi yerleştirilmiş ve basın savcılığınca
herhangi bir soruşturmaya konu edilmemiş 9 makalemle ilgili
herhangi bir açıklama yapmayı da anlamsız buluyorum; zaten ek
cümleler kurmama gerek bırakmayacak bir açıklıkla iddianameye cevap
veriyorlar.
Savunması biten Aydın Engin'e çapraz sorgu
yapıldı.
Hakim: İsrail imamı Harun Toprak ile 13 iletişim kaydınız varmış.
Açıklamanız var mı?
Aydın Engin: Gazetecilik mesleği ile teröristliği ayırmak
lazım.
Aydın Engin: Ben İlhan Selçuk'un önerisiyle Gülen okullarını
ziyaret ettim. Uganda ve Moskova'da cemaatin topluma nasıl
sızabileceğini gözlerimle gördüm.
Mahkeme Başkanı Aydın Engin'e "Sizde bir 007 James Bond ruhu
sezdim" dedi.
Aydın Engin: Tutanağa geçmesi için tek bir cümleme izin vermenizi
diliyorum. Böyle bir iddianame ile benim ve arkadaşlarımın sanık
iskemlesine oturtulmuş olmamız bana hukuk adına utanç, ülkem adına
acı veriyor.
Aydın Engin: Bir cemaatle ona paralel kişilerle ilişki kurmanın suç
olduğu savında savcı.Ben gazeteciyim, işim bu.
Harun Tokak bugün FETÖ olarak anılan örgütün ileri
gelenlerindendir. Onunla konuşmadan bu örgütü anlayamazsınız.
Aydın Engin: Soruşturma savcısı (Murat İnam) basın suçlarına
ilişkin soruşturma açmak için yasal sürenin 4 ayla sınırlı olduğunu
bilmiyor.
Aydın Engin: Bana 14 Temmuz öğleyin 'cemaat darbe yapar mı?' diye
sorsaydınız bu tıynette olduklarını ama ona cesaret
edemeyeceklerini söylerdim.
Aydın Engin: "Cihanda sulh da peki yurtta ne" yazım darbe ile hiç
ilgisi olmayan, övündüğüm bir yazıdır. 'Cihanda sulh tamam da
yurtta sulh meselesi' yazım 1984'ten bu yana hayatımıza giren Kürt
sorununun barışçıl çözümü ile ilgili bir yazıdır.
Mahkeme başkanı: 15 Temmuz'u önceden gördünüz mü?
Aydın Engin: Kandırıldım mazeretinin arkasına gizlenmedim. Bu
mantıkla gidersek Pensilvanya'da değil karşınızda duruyor cemaatin
başı.Çünkü sinyal vermişim darbecilere 'haydi' diye. Böyle bir
kastım olsa "Çok sert YAŞ toplantısı olacak, ordudaki cemaate yakın
kişiler ayıklanacak" derdim.