24 Oca 2018 02:08 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:46

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (4)

- "Bugün, 2018 yılında 'Kızıl Elma'; Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarıyla beraber barış, huzur içerisinde, refah içerisinde ve bağımsız bir şekilde yaşaması hedefidir. Bunun bir sürü alt başlığı vardır; teknolojiden savunma sanayisine, kültürden eğitime, bilimden teknolojiye kadar....

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasında kullandığı "Kızıl Elma" sözüne ilişkin, "Bugün, 2018 yılında 'Kızıl Elma'; Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarıyla beraber barış, huzur içerisinde, refah içerisinde ve bağımsız bir şekilde yaşaması hedefidir. Bunun bir sürü alt başlığı vardır; teknolojiden savunma sanayisine, kültürden eğitime, bilimden teknolojiye kadar. Birileri kalkıp bunu emperyal bir rüya olarak tanımlamaya ya da karalamaya çalışabilir. Biz bunun defalarca böyle olmadığını bütün dünyaya gösterdik." dedi.

Kalın, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Zeytin Dalı Harekatı'na yönelik eleştirilere değinen Kalın, Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini, makul ve ölçülü eleştiriye kimsenin bir itirazının olmayacağını belirtti.

Bir süredir toplumun duygularının yoğun olduğu bir dönemde, toplumun duygusunu, vicdanını, hassasiyetlerini dikkate almayan yaklaşımların tepki görmesinin normal olduğunu dile getiren Kalın, "Birileri kalkıp 'katil devlet' diyorsa, hele ki birileri bunu siyasi kimliğiyle diyorsa ve savunmaya devam ediyorsa, buna toplumun tepki göstermesi gayet normal. Yöneticiler de buna kulak kabartmak zorunda." ifadelerini kullandı.

Ülkenin beka meselelerinin konuşulduğu dönemlerde eleştiri yapanların belli hassasiyetleri gözetmesi gerektiğini vurgulayan Kalın, "Zaman zaman bakıyorsunuz öyle şeyler söyleniyor ki... Orada fedai can ederek mücadele eden askerimizi, polisimizi, haşa ağzıma bile almak istemem belli sıfatlarla isimlendirmeye çalışmaları, devletin başındakileri zemmetmeye yönelik yaklaşımları ne toplumun kabul etmesi ne yönetimin kabul etmesi mümkün değil. Bunu daha makul bir şeyde tartışabiliriz biz." değerlendirmesini yaptı.

İtirazın ya da eleştirinin niteliği kadar şeklinin de önemli olduğunu belirten Kalın, "Usul esasa mukaddemdir." sözünü anımsattı.

Eleştiri yaparken uç noktalardan kaçınılması gerektiğini anlatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, birlik ve beraberlik duygusunu zedelemeyecek biçimde insanların görüşlerini dile getirmesinin önemine dikkati çekti.

"Sizin için 'makul'luk dışına çıkan eleştirileri de dinlemek iktidar için önemli değil midir?" sorusu üzerine Kalın, şunları kaydetti:

"Bunda ilkesel olarak bir sorun yok. Eflatun'un söylediği çok önemli bir söz var: 'Hiçbir eleştiri bir alternatif koymuyor ise amacına ulaşamaz' diyor. Eleştirmek adına eleştiriyorsanız, tahrik etmek amacıyla eleştiriyorsanız bunun aslında ne size ne kamusal tartışmalara ne eleştirdiğiniz politikaların düzeltilmesine bir katkısı olmaz. Sunduğunuz alternatifin de altı dolu, ciddi, çalışılmış, hakikaten temellendirilmiş bir politika olması gerekir. Bu benim alternatifi kabul edeceğim anlamına da gelmez."

- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kızıl Elma" sözü

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kızıl Elma" sözü anımsatılarak "Neyi kastetti?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Bugün, 2018 yılında 'Kızıl Elma'; Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarıyla beraber barış, huzur içerisinde, refah içerisinde ve bağımsız bir şekilde yaşaması hedefidir. Bunun bir sürü alt başlığı vardır; teknolojiden savunma sanayisine, kültürden eğitime, bilimden teknolojiye kadar. Birileri kalkıp bunu emperyal bir rüya olarak tanımlamaya ya da karalamaya çalışabilir. Biz bunun defalarca böyle olmadığını bütün dünyaya gösterdik. Kimsenin toprağında gözümüzün olmadığını, ne Suriye'de ne Irak'ta ne Yunanistan'da ne Bulgaristan'da ne de başka yerlerde... Yaptığımız yardımları, hakikaten diğergam bir duyguyla yaptığımızı defalarca biz test ettik, ispat ettik. Bunu Somali'de, Filistin'de, Balkanlar'da, Orta Asya'da, Myanmar'da yaptık. Bu kadar şeyden sonra hala kalkıp birilerinin, Türkiye'nin tam bağımsız bir ülke olarak kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini birtakım emperyal hayallere, hülyalara bağlamaya çalışması ya bilgi eksikliğidir, cehalettir ya da kötü niyettir, art niyettir."

Zaman zaman "Türkiye yeni Osmanlıcılık yapıyor." eleştirilerinin geldiğini aktaran Kalın, bunun gerçeği yansıtmadığını, gerçekliğe bakılması gerektiğini, Türkiye karşıtlığı yaratılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Kızıl Elma dediniz, 'AK Parti ve MHP tabanında karşılık buluyor.' CHP'li birisinin zihninde bir 'Kızıl Elma' ideali olamaz mı? Onun tanımıyla ilgili görüş ayrılıkları olabilir ama sembolün kendisi 'Kızıl Elma'nın bir ideal olarak, ulaşmaya çalışmamız gereken bir hedef olarak diyelim ki CHP tabanında bir karşılığı olmadığını söyleyebilir misiniz?" değerlendirmesinde bulundu.

- Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili CHP'nin tavrı

"Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili CHP'nin sergilediği tavır takdire şayandır. Yürütülen diyalog da son derece memnuniyet vericidir." diyen Kalın, Başbakan Binali Yıldırım'ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü, şehit cenazesine de hep birlikte katıldıklarını anımsattı.

Kalın, "Buradan hemen bir erken seçim havası, işte bu rüzgarı alır arkasına götürür... Bu tür memleketin bekasını ilgilendiren konularda, bu tür siyasi hesaplarla karar verilmez." yorumunu yaptı.

"Türkiye'de ulusal bir iç barışın sağlanması, çok kutuplaştığı herkes tarafından kabul edilen toplumsal durumun yumuşatılması, diyalogların tekrardan sağlanabilmesi için OHAL'in kaldırılması gündeme gelir mi?" sorusuna Kalın, "OHAL kutuplaşma ile gelmedi, OHAL 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra geldi ve OHAL teröre karşı mücadele için devletin daha etkin çalışabilmesi amacıyla çıktı. Teröre, FETÖ'ye, PKK'ya bulaşmamış vatandaşın bundan korku duyacağı, endişe duyacağı bir durum yok ki." karşılığını verdi.

OHAL'le ilgili bir komisyon kurulduğunu hatırlatan Kalın, mağdur olduğunu düşünen insanların bu komisyona müracaat ettiğini, başvuruların belli işlemlerden geçtikten sonra karara bağlandığını belirtti.

Komisyonun çalışmalarının önemli neticeler verdiğini dile getiren Kalın, komisyondakilerin büyük bir özveri ile önlerine gelen bütün verileri, delilleri, karşı argümanları ön yargısız bir şekilde inceleyerek konuları karara bağladığını, hukuk içinde olması gerekenin de bu olduğunu anlattı.

- "İhtiyaç duyulduğu sürece bu operasyon devam eder"

Zeytin Dalı Harekatı'nın ne kadar süreceğine ilişkin bir soru üzerine Kalın, "İhtiyaç duyulduğu sürece bu operasyon devam eder." ifadesini kullandı.

Başka ülkelerin yaptığı operasyonları hatırlatan Kalın, "Bırakın birkaç haftayı, birkaç ayı, birkaç yılı, yıllarca devam eden operasyonlardan bahsediyoruz. Bizim böyle bir niyetimiz yok. Bu süre içerisinde binlerce sivil kayıplarından bahsediyoruz. Bizim böyle bir niyetimiz asla yok. Bizim böyle bir pratiğimiz, geçmişimiz yok. Bu konuda Türkiye çok daha sağlam bir yerde duruyor; siyasi olarak da askeri olarak da ahlaki olarak da." diye konuştu.

İkinci bir etap olarak Afrin'in merkezine girildiği takdirde TSK ile YPG karşı karşıya geldiklerinde bir şehir savaşı çıkıp çıkmayacağıyla ilgili görüşleri sorulan Kalın, Fırat Kalkanı Harekatı'nda da aynı konunun gündeme geldiğine değindi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bu konuda askeri planlamanın en temel unsuru olarak, bunların hepsinin ihtimaliyet hesaplarının yapıldığını, sürekli bilgi akışının olduğunu aktararak, şu bilgileri paylaştı:

"Bunun olmaması ya da askeri düzeyde olması için gerekli adımlar atılır, atılmaya da devam ediyor şu anda zaten. Önümüzdeki günlerde göreceğiz biz bunu. YPG/PYD teröristleri şehir merkezinden şu anda güney ve doğuya doğru bir hareketlenme içerisindeler. Bunun tabii ki detaylarını günbegün izlemek zorundayız. Şu anda kestirme bir şey söyleyemeyiz. Şimdiden 'Evet, olur' ya da 'Hayır, olmaz' diye bir şey söyleyemeyiz. Çok daha hızlı, kolay da olabilir. Bunlar tamamen çekilebilir, uzayabilir de. Çatışmalar olabilir, olmayabilir. Bu dediğim gibi sahadaki hareketliliğin dinamiklerin nasıl şekilleneceğine bağlıdır."

- "Uluslararası Af Örgütünün raporu sümen altı edildi"

Afrin'e girilip, oradaki köylerin boşalmasından sonra sivil Kürtlerin göçüne ilişkin beklenti olup olmayacağına ilişkin bir soruya karşılık ise Kalın, şu anda öyle bir hareketliliğin bulunmadığını dile getirdi.

İlk hava harekatı başladığında güneye, Halep'e doğru bir hareketliliğin başladığını bildiren Kalın, bunu da YPG'lilerin önlemeye çalıştığını anlattı.

YPG'nin, sivilleri "canlı kalkan" gibi kullanmak isteyebileceğine dikkati çeken Kalın, bu konuda çok dikkatli olunduğunu da vurguladı.

Türkiye'ye yönelik bir göç hareketi olmaması temennisinde bulunan Kalın, "Biz oraya ne daimi olarak kalmaya ne başka bir niyetle gidiyoruz. Tam tersine orası Afrinliler için YPG/PYD'den kurtulduktan sonra çok daha güvenli bir meskun mahal haline gelecek ama biz sınırda da her türlü tedbiri almış durumdayız. Şu anda AFAD ve Kızılay ekiplerimiz sınırda Afrin tarafına insani yardım ulaştırmak için gerekli tedbirleri almış durumda." dedi.

"Türkiye ÖSO üzerinden ve buradaki Afrin ve devam edecek operasyonlarla o bölgedeki nüfus dağılımını değiştirme planında mıdır?" sorusunu ise Kalın, "Hayır, bizim böyle bir niyetimiz hiç olmadı. Demografik müdahalelerle bir coğrafyanın, bir bölgenin doğal dokusunu dönüştürmeye, değiştirmeye çalışırsanız bunun çok ciddi maliyetleri olur fakat bunu PYD yaptı ve yapıyor." ifadeleriyle cevapladı.

Uluslararası Af Örgütünün geçen yıl PYD/YPG'nin Tel Abyad ve civarında yaptıklarıyla ilgili bir rapor yayımladığını anımsatan Kalın, bu raporda YPG'nin bölgede alan hakimiyeti sağlamak için "zorla göç ettirme, köyleri yerle bir etme, çocukları silah altına alma, zorla nüfus kayıtlarını değiştirme" faaliyetlerinin sıralandığını aktardı.

Raporda, "YPG'nin bu bölgede yaptıkları savaş suçudur." sonucunun çıktığını dile getiren Kalın, şöyle konuştu:

"Bakın bu adeta sümen altı edildi, niye? Çünkü Amerika'nın PYD/YPG'ye verdiği politikayı gölgeleyen, ona yönelik ciddi bir eleştiriydi bu. Başka bir konjonktür de olsaydı ya da böyle bir rapor bize karşı yazılsaydı vesaire, bu günlerce Amerikan basınında, orada, burada tartışılırdı. Bu yapılmadı. Tam tersine şu anda Suriye'nin Türkiye hattında, kuzey bölgesinde ve biraz daha aşağıya doğru asıl demografik müdahaleyi, tahrifi yapmaya çalışan PYD/YPG'dir. Şimdi kalkıp onu bize eleştiri olarak getiriyorlarsa bu trajikomik bir durum. Biz bunu Cerablus'ta yapmadık, El Bab'da, Dabık'da başka bir yerde yapmadık, Afrin'de niye yapalım."

- "Bu senaryoyu külliyen reddediyoruz"

Suriye'nin geleceğini "üç ayrı bölümden oluşan Suriye" olarak görüp görmediklerine ilişkin soru üzerine ise Kalın, "Bu senaryoyu biz külliyen reddediyoruz. Birileri daha önce Irak için yazdı bu senaryoları, Suriye için yazanlar var. Bunlar ne Suriye'nin gerçekleriyle bağdaşıktır ne şu anda Astana ve Cenevre siyasi süreçleriyle uyumludur ne de Suriye'nin geleceğine ilişkin ümitvar bir tablo arz eder." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin ısrarla üzerinde durduğu konunun "Suriye'nin toprak bütünlüğü" olduğuna işaret eden Kalın, şunları anlattı:

"Bu ne demek? Bütün Suriyelilerin eşit vatandaş olarak muamele gördüğü, Suriye'nin bir bütün halinde kaldığı bir yapıdan bahsediyoruz biz. Dolayısıyla yine bu YPG/PYD yapılan yatırım meselesine geliyor. Bunların amacının, niyetinin ne olduğu belli. Son tahlilde orada alabildikleri kadar toprağı alıp, gasbedip, buralarda kendilerince devletçiğimsi bir yapı kurmaya çalışacaklar. Suriye'nin toprak bütünlüğünü baltalayan bir şeydir bu. O yüzden PYD'ye, YPG'ye hala bu şekilde destek veren ülkeler, 'Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız' dedikleri zaman büyük bir tutarsızlık içerisindeler."

(Sürecek)