CUMHURBAŞKANI GÜL'E YAPILAN "AKUSTİK SUİKAST" MI?
Yurt Yazarı Atilla Akar hem gazetesinin haberini savundu hem de “Gül'e Suikast” iddialarına farklı bir açıdan yaklaştı.
Cumhurbaşkanı Gül’e yapılan “Akustik Suikast” mı?
Efendim, dün YURT gazetesi “Gül’ü zehirlediler mi?” başlığıyla bence çok önemli bir gazetecilik başarısına imza attı. Gazetecilik bana göre budur. Cesurca soru sormak, şüphelerini izlemek, koku almak, onu takip etmek ve cevaplar aramaktır. Haberde emeği olanları kutluyorum.
Hoş bu haberle sadece diğer meslektaşlar değil, gazetecilik tabiriyle bende “Atlatılmış” oldum. Gazeteye fiilen gelip gitmediğim için dolayısıyla bende arkadaşların neyin izini sürdüklerini bilmiyorum. Salı gecesi “Cumhurbaşkanına yapılan akustik suikast mı?” başlıklı yazımı yazdım. Çarşamba sabah uyandım gazeteyi açtım bir de baktım ki bizimkiler olayı patlatıvermiş. Lakin bu kıvanç duyduğum bir “Atlatılma” oldu benim için. Çünkü benim “Teorik” yolla vardığım bu sonuca YURT haberi araştırarak varmıştı.
Gerçi ben bizim haberden biraz farklı düşünüyordum ama ana halka olan “Suikast” iddiasında paraleldik. Benim tezim “Zehirlenme”den ziyade “Akustik suikast” yapıldığı yönündeydi. Dolayısıyla yazdığım bu yazıyı -sadece girişi mecburen biraz değiştirerek- paylaşmakta sakınca görmüyorum.
***
Her zaman dediğim gibi “Komplocu düşünmekle” suçlanma riski olsa da
devlet adamlarının sağlık problemlerine bir “Güvenlik sorunu”
olarak bakılmasından yanayım. O yüzden Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’ün yaşadığı söylenen sağlık sorunlarına ilişkin aklıma gelen
bir “İhtimali” paylaşmadan duramayacağım.
Bizim devlet yöneticilerimiz hatta istihbarat sorumlularımızın bu konulardan pek anladığını sanmıyorum. Ancak literatürde “Akustik suikast” veya “Sonik suikast” diye bir kavram vardır. Bunlar esas olarak ”Öldürücü olmayan silahlar” kategorisindeki modern silahlarla yapılan tacizkâr saldırılardır. Kulağın muhtelif “Duyum eşikleri” zorlanarak tahribatlar yaratılabilir.
Bunlar bireyler, isyancı topluluklar hatta ordular üzerinde bile kullanılabilir ve verdikleri rahatsızlıkla insanları etkisizleştirirler. Model ve amacına bağlı olarak ciddi sağlık sorunları yaratabilir. Bu tarz teknolojilere literatürde “Sessiz çığlık silahları” adı veriliyor. Çok sinsi ve tehlikelidirler.
Söz konusu özel silahların daha gelişkin tipleri ile, maksada bağlı olarak, bir insanın fiziki, psikolojik sağlığını bozabilirsiniz. Sürekli belki bir frekansın tacizine maruz kalan kişi işitme kaybı, kulak çınlamaları, denge bozuklukları, konuşma deformasyonları, kusma, mide ağrıları, asabiyet yaşayabilir. Etki ve süresine bağlı olarak da hafıza kayıpları, yoğun psikolojik sıkıntılar, kuruntular, beyinsel fonksiyon bozuklukları, nörolojik tahribatlar, bilinçaltı süreç karmaşaları, hatta intihara kadar gidebilecek zorlanmalar (Kendisiyle konuşulduğu veya tuhaf sesler duyma gibi) yaşayabilir. Etkileri geçici veya kalıcı olabilir.
Bugün bunların muhtelif modelleri istihbarat servisleri ve onlara paralel çalışan “Araştırma laboratuarları” vasıtasıyla “Beyin Kontrol projeleri”nin bir yan ürünü olarak ele kullanılmaktadır. Bu herkesin duyamayacağı ve iz bırakmayan “Akustik saldırı” ile hedefteki kişiyi işini yapamaz hale getirmekten tutun çıldırma noktasına kadar zorlayabilirsiniz. Söz konusu girişimler “Gizli suikast” olayının spesifik bir yöntemidir…
Not: Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün durumuna bir de bu
açıdan bakmasını ve bu yönde de tetkik ettirmesini öneririm. Ayrıca
kendisine acil şifalar diliyorum.
Atilla AKAR / YURT GAZETESİ