15 Eyl 2017 22:41 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:41

Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında

- Erdoğan: (3)- "Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite...

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite imtihanlarına. Üniversite imtihanında da sosyalde, sayısalda başarı durumun neyse bu başarıya göre girmen gereken yer nereyse girersin." dedi.

Mabeyn Köşkü'nde ATV, A Haber ve A News ortak yayınına katılan Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg S-400 konusundaki açıklamasına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:

"Stoltenberg, bu konuda NATO'nun aslında kuralını ortaya koydu. Şimdi; yıllar önce Yunanistan S-300 aldı. Herhangi bir uygulama yaptınız mı? Yapmadınız. Şimdi biz, aynı ülkeden S-400 ile ilgili anlaşma yaptık, rahatsız oldunuz. Peki, siz verdiniz de biz almadık mı? NATO ülkelerinden bize böyle bir destek verildi mi, füze konusunda? Hayır, istedik, vermediler. Şimdi biz başımızın çaresine bakacağız. Bir başka yerden bulduk, oradan alacağız. İstediğim yerde bu anlaşmaları yapar, adımlarını da atarız. Daha bizim bu çeşitlendirmemiz çok daha farklı bir şekilde devam edecek. Buna müdahale yetkileri yok. NATO'nun kendi kuralları içerisinde de yok ve bu yapılan uygulama tamamen Türkiye'nin güçlenmesini engellemeye yönelik adımlardır. Bugün Suriye'nin elinde S-400'ler var. Suriye S-400'lerle havasını atıyor. Türkiye gibi bir ülkenin elinde bu tür güçlü savunma imkanlarının olmayışı tabii ki düşündürücüdür. Biz savunma sanayinde birçok adımları attık ama atmamız gereken daha çok önemli adımlar var. Bunun için de çalışıyoruz, arayışlarımız aynı şekilde devam ediyor. Büyük oranda da bu dediğiniz süreci aşmış vaziyetteyiz. Bu konuyla ilgili benim Sayın Putin'le yaptığım görüşmelerdeki şey, ortak üretimi de başarmak. Daha ileri safhaları da inşallah bunun olacak diye düşünüyorum."

Yayında, vatandaşların soruları da Erdoğan'a yönlendirildi.

Hastanelerin eski durumuna yönelik videonun gösterilmesinin ardından Erdoğan, Kasımpaşa'da otururken kendilerine en yakın hastanenin Okmeydanı SSK Hastanesi olduğunu dile getirerek, eşinin, çocuklarının hastaneye gidebilmesi için erkenden gidip numara aldığını, hastanelerde hijyen olmadığını, bir odada 4-5-6 hastanın yattığını anlattı.

Erdoğan, yapılan şehir hastaneleri ve diğerlerinde her şeye dikkat edildiğini belirterek, "Eksikler yok mu? Şehir hastanelerinin dışındaki yerlerde bazı eksikler var ve bunun üzerine de yeni sağlık bakanımıza da söyledim, 'Buna çok dikkat edeceğiz.' dedim. Zaten sistemi eski sisteme dönüştürdük, genel sekreterlik vesaire falan bunlar bu işi yürütemedi, bunları şimdi tekrar kaldırdık. Artık buralar il sağlık müdürleri, ilçe ve hastanelerde başhekimler bunların sorumluluğunda bunlar yürüyecek. Gelinen nokta bir felaketti ama şimdi hamdolsun çok çok iyi noktadayız. Daha iyi noktaya geleceğiz." dedi.

Hastaların şehirler arasında ambulans helikopterlerle, uçaklarla taşınabildiğini dile getiren Erdoğan, ilaçların istenen eczaneden alınabildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin'deki şehir hastanesiyle ilgili anketin sonucunda yüzde 99 oranında memnuniyet çıktığını aktarırken, "Ben hastaneyi gezdim. O hastaneden zaten memnun olmamak nankörlük olur." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlığı döneminde Yüksekova'ya 150 yataklı modern bir hastane yapıldığına değinirken, şöyle konuştu:

"Açılışına gittiğimde PKK, oraya Yüksekova'dan kimseyi göndertmedi. Biz orada 15-20-30 kişiyle açılışını yaptık. Oradan aynı gün Hakkari'ye geçtim. Yine 150 yataklı bir hastane de Hakkari'de yapmıştık. Oranın da açılışını aynı gün yaptık ama oraya 150-200 kişi falan katılabildi. Tehdit ediyorlar. Çok enteresan o hastanenin açılışını yaptığımda bir hatıram var. Hamile bir bayan yanıma geldi, 'Başkanım, başkanım, benim bu gece evimi bastılar.' dedi. 'Kim bastı?' dedim. 'Teröristler.' dedi. 'Ben bir polis eşiyim ve hamileyim. Beni taciz ettiler. Ne olur bizi korunaklı yerlere alın.' dedi. Ondan sonra biz, öğretmen, polis ayrımı yapmadan onların hepsini harem altındaki evlere taşıma kararı verdik. Bu terör örgütü, bu ülkede bu tür işleri yaptı. Kılıçdaroğlu hangi 4 senede neyi kurtaracak? İşte ortaya koyduğu SKK hastanelerinin hali ortada. O SSK hastanelerini batıran adam bu adam, iflasa götüren adam bu adam. İflasa götürdüğü için de zaten alındı. Yürütemedi bu işleri. 9 kez partisi afedersiniz her seçimi kaybediyor. Bu adam mı 4 yılda terörle baş edecek, mücadele edecek? İnanın 5 koyun verin kaybeder gelir. Bundan bir şey olmaz. Ama bu halkımızın bir kısmı bu kadar eza, cefa, çile çekiyor, işte aynı yatakta 2 kişi, kimileri koridorlarda yatıyor. Bunlar kimin döneminde? Onun SSK Genel Müdürü olduğu dönem. Biz bunları halkımıza, vatandaşımıza anlatacağız ki bu adamın kim olduğunu öğrensinler, bilsinler. Genç nesiller, genç kuşaklar bunun kim olduğunu bilmiyor, 'Peşine gitsek mi?' diye düşünüyor. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Eser, eser... Buna bakacaksın, değeri de ona göre vereceksin. Maalesef ortada böyle bir şey yok."

- "Eğitimi birinci sıraya çıkardık"

İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde 75 kişilik sınıfta okuduğunu, 100'ün üzerinde öğrencinin bulunduğu sınıflar olduğunu, eskiden kimsenin kitabını, defterini uygun şartlarda alamadığını, ikinci el kitaplar alındığını, teksir kağıdıyla çekilmiş notlar alındığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz bu çileyi çektirmeyeceğiz dedik. Okullar başlarken sıraların üzerine bizler, kitaplarını sıfır kilometre koyduk, ücretsiz. Şu anda bütün öğrenciler kitaplarını ücretsiz olarak hem de kuşe kağıt, birinci hamur kağıt alabiliyorlar. Genç nesil bizim o çektiğimiz çileleri annelerine, babalarına 'Gerçekten anne, baba siz böyle mi okudunuz? Böyle kitap vermiyorlar mıydı? Siz birinci hamur, kuşe kitaplar almıyor muydunuz?' diye sorsalar. Kırtasiyecilerden defter, kalem almakta zorlanırdık çünkü bunların hepsi piyasada karaborsaydı. Böyle dönemleri yaşadık. Şimdi böyle bir şey yok. Ülke her yönüyle bir refah düzeyine kavuştu. Biz, 70 bin dersliği 15 seneye sığdırdık. Niye? Sınıfların 30 kişiye düşmesi böyle oldu. Şu anda Türkiye'de 20 kişilik sınıflar var. Biz geldiğimizde savunma milli bütçede birinci sıradaydı. Biz, eğitimi birinci sıraya çıkardık. Eğitim birinci sıraya çıkınca yatırımlar gerekiyordu, yatırımlara başladık. Kadroda bir numaraya, eğitimi koyduk 'En fazla personel, öğretmen, kadro, oraya verelim' dedik ve ciddi sayıda öğretmen alımı yaptık. Daha da bunu artıracağız ki okullarımızda asla boş ders olmasın. Bunu çalışmalarını da milli eğitim bakanlarımız, bakanlığımız sürekli olarak yapıyor."

- "TEOG'la aslında işi zorlaştırıyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TEOG'a ilişkin şunları söyledi:

"Şu anda tabii yine milli eğitimde bazı eksiklerimiz yok mu? Var. Bunları da aşacağız. Mesela en büyük eksiklerden bir tanesi, bugün arkadaşlarım söyledi, çünkü ben talimatım verildiği zaman bu talimatın biteceğini biliyordum. Mesela ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite imtihanlarına. Üniversite imtihanında da sosyalde, sayısalda başarı durumun neyse bu başarıya göre girmen gereken yer nereyse girersin. Bindirilmiş kıtalara dönüyoruz. Olmaz. Bir de ister istemez anneler babalar ne yapıyor? 'TEOG sınavı, çocuğumu kursa göndereceğim.' Bunlardan artık bizim sıyrılmamız lazım. Yapmamız gereken şey nedir? Bir, okullardaki seviyeyi yükseltmek. Başbakanlığım döneminde de bunun talimatını verdim. Hafta sonlarında biz bazı okullarımızda Milli Eğitim'in kendi öğretmenleri vasıtasıyla takviye dersleri verelim. Bu öğretmenlerimize bunun karşılığında da bir bedel ödeyelim. Hem öğretmenlerimiz bunun karşılığında da 3-5 kuruş daha fazla bir imkan elde etmiş olur hem de bu takviye kurslarına gelmek isteyen öğrenciler gelir, seviyelerini daha da yükseltirler. Öyle gidip 'Birilerine imkan sağlayalım, avanta sağlayalım?' Böyle bir şey olmayacak. Bunu da Nabi Bey'in döneminde başlattık. Bunun şimdi yine aynı şekilde yürümesi lazım. Durup dururken birilerini ihya etmenin anlamı yok. Kendi öğretmenlerimiz bize yeter. Devlet olarak da bizim devletimiz bunu karşılayacak güçtedir. Hiç birilerini abad etmenin, ihya etmenin yolu da yok."

TEOG'a yönelik süreç konusunda da Erdoğan, "Kaldırılacak hemen, kaldırdık, bitti. Bunun kararını verecek olan hükümettir. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bunu Bakanıma, Başbakanıma bir kere söylerim olur biter. Ama ben Sayın Bakan'a söyledim, yarın zaten Sayın Başbakanımızla da burada görüşmem var, kendisiyle bunu paylaşacağım. Bak böyle böyle. Hafta başı bu böyle başlamış veya önümüzdeki hafta devam edecek, bu konuda artık kararı kesinlikle süratle alalım Başbakanım, bunlardan kurtaralım bu ülkeyi. Biz artık böyle ilkel bir durumda değiliz, o geçmişte kaldı, neler çekti bu ülke yetti artık." dedi.

Erdoğan, sınavsız nasıl devam edileceğiyle ilgili soru üzerine, "Aynen devam edecek. Eğer farklı okullara gitme durumu falan olursa her okul kendisi, kendi imtihanını yapar, o okula geçmek isteyen de o okulun imtihanına girer, kazanırsa devam eder. Bunlar zor şeyler değil. Bunların hepsi aşılır. TEOG'la aslında işi zorlaştırıyoruz. Bu merkezi bir sistem olduğu için de zorlaştırma oluyor. Ne lüzum var bunları yapacağız. Farklı bir okula gitmek istiyorsa o okulun kendi açtığı imtihanına girer, kazanırsa devam eder. Eğer istiyorsa böyle bir şeyi... Eğer istemiyorsa, 'Ben kendi okulumda devam edeceğim...' Orada da zaten herhangi bir sıkıntı söz konusu değil, devam eder. İşin en rahatı, en kolayı da aslında bir yerde de o." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tablet bilgisayar ve akıllı tahta konularının Milli Eğitim Bakanlığı koordinesinde yürütüleceğini bildirdi.

(Sürecek)