Cumhurbaşkanı Başdanışmanından Nazlı Ilıcak ve Altan Kardeşler tepkisi: Kantarın topuzu fazla kaçtı!
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe
girişimi sonrası tutuklanan yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi
Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'a verilen ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezasına tepki gösterdi. "Kantarın topuzu fazla
kaçtı" diyen Çevik, "İçim burkuldu" ifadesini kullandı.
Darbe girişimi öncesi yayınlanan bir programda "subliminal mesaj"
verdiği iddia edilen Altan kardeşler ve Ilıcak, "anayasal düzeni
ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla ayrı ayrı ağırlaştırılmış
müebbet cezasına çarptırılmıştı. Ceza, kamuoyunda tepkilere neden
olmuş, eski AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi ve
Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörü Prof. Osman Can, kararın AYM'den
de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) de döneceği görüşünü
dile getirmişti.
İlnur Çevik'in Yeni Birlik'te "Basın mesleği çok zor ve
stresli bir meslektir" başlığıyla yayımlanan yazısı
şöyle:
Hele hele 60’lı, 70’li ve 80’li yılların imkânsızlıkları ve
zorlukları göz önünde bulundurulduğu zaman bu mesleği icra
edenlerin yıpranma payları çok yüksekti… O yüzden o yıllarda
gazeteciler 20 yıllık hizmetten sonra emekli oluyorlardı…
O devirlerde hükümetlerin basın üzerindeki baskısı, ülke
yönetiminde söz sahibi olan askerlerin “benim gazetecim ve düşman
gazeteci” gibi ayrımlar yapıp gazete çalışanlarının hayatlarını
karartmaları hiç de anormal sayılmıyordu.
O devirlerden gelen Nazlı Ilıcak ve bir derece o devirleri biraz
yaşamış Altan kardeşler gazeteciliğin bütün cilvelerini yaşamış
kişiler.
FETÖ Medya Yapısı davasında aldıkları “ağırlaştırılmış müebbet”
cezası her gazeteci gibi benim de içimi burktu. İlk duyduğumda
“hüzünlenmedim” desem ve birkaç saat bunu etkisi altında kalmadım
desem yalan olur.
Eskiden en ağır ceza idamdı ama 1980 darbesinden sonraki yıllarda
kimse Türkiye’de idam edilmedi. Bu cezanın yerini ağırlaştırılmış
müebbet aldı… O yüzden Nazlı Ilıcak ve Altan kardeşlere verilen
ceza birçok meslektaşımız tarafından “kantarın topu fazla” kaçmış
olarak kabul edildi. Nazlı Ilıcak için atıp tutanlar gazete
arşivlerine girip biraz araştırma yapsınlar…
Görülüyor ki iş FETÖ davası oldu mu bazı yargıçlar “cezayı keselim
bu işten kurtulalım sonra temyiz safhasında düzeltme yapılır” gibi
bir tutum içindeler…
Nazlı Ilıcak, bir demokrasi meleği değildi hiçbir zaman da olmadı.
Kimse kendini kandırmasın. Tam aksine bazen askeri rejimlerle iş
birliği yapıp demokrasiye çelme takanlarla bile yoldaş oldu.
Sonunda yılana sarıldı ve FETÖ ile derin bağlar kurdu…
Taraf gazetesi ile Ahmet Altan’ın yaptıkları ortada. Türkiye’de
siyaset mühendisliği yapmaya kalkan bu gazete şaibeler dolu bir
yayın hayatı geçirdi… FETÖ bu gazeteyi ve Ahmet’i kullandı…
Gazetecilik, darbecilere hizmet ettiği zaman işler değişir. O zaman
darbeci olursunuz ve bu mesleğe de ihanet etmiş olursunuz.
Cezalarda ise kantarın topu gerçekten şaşmış…
FETÖ’nün medya ayağı ceza alıyor ama kimse 28 Şubat’ın medya
ayağına dokunmuyor. Esas bu mu adalet?
Bizleri 28 Şubat darbesi perişan ederken bugün yüreklerinin
sızladığını söyleyen gazeteci kardeşlerimiz neredeydi?