09 Ağu 2011 11:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:39

ÇÖLAŞAN SERT VURDU! SEN İLAH MISIN, TEK ADAM MISIN DİKTATÖR MÜSÜN?

Sözcü yazarı Emin Çölaşan Başbakan Erdoğan'la ilgili 'büyük kavga' çıkartacak sözler kullandı.

Suriye komedisi


SEVGİLİ okuyucularım, şimdi bir de Suriye olayı yaşamaya başladık ve tam bir komediye dönüştü. Tayyip açıklama yaptı ve inanılmaz cümleler kullandı:

"Suriye bizim iç meselemiz!"

"Sabrımız taşmak üzere!"

"Dışişleri Bakanı’nı Suriye’ye gönderiyorum!"

Bak kardeşim, beğenelim veya beğenmeyelim, Suriye’deki kanlı olaylar o ülkenin iç meselesidir. Sen komşu ülke olarak orada olanlarla ilgilenirsin ama böyle sözler söylemeye hakkın yoktur. Adama gülerler!

Sabrın taşıyormuş, Esad’a uyarıda bulunacakmışsın!

Geçmiş olsun, çok geç kaldın! Adına Abdullah Ocalan denilen adam neredeyse ömrü boyunca Suriye’nin başkenti Şam’da yaşadı, Suriye Devleti’nin kanatları ve koruması altında örgütünü oradan yönetti.

Sen bir gün olsun Esad’a geçmiş olaylar konusunda baskı yapıp "Önce Türkiye’den özür dile" diyebildin mi? Bırak ona baskı yapmayı da bir yana, Türkiye’de ağzını bu konuda hiç açabildin mi?

Tam tersine, son olaylar başlayana kadar cani, hırsız ve diktatör Esad senin en yakın dostundu. Sen Suriye gezilerine çıkardın, o buralara gelirdi ve birbirinize övgüler düzerdiniz. Biz burada "Suriye önce Türkiye’den özür dilesin" dedikçe bıyık altından gülerdin.

"Dostumuz, kardeşimiz, komşumuz Suriye ile vizeleri kaldırdık" diye hava atar dururdun.

Abdullah’ın örgütü Suriye’de üslenmişti ve bilançoda sadece üniformalılardan (asker-polis) tam altı bin şehit verdik.

Bunlar olurken senin sabrının taştığına hiç tanık olmadık!
Şimdi diyorsun ki "Dışişleri Bakanı’nı salı günü

Suriye’ye göndereceğim."

Bu nasıl söz? Sen ilah mısın, tek adam mısın, diktatör müsün?

Ne demek "Göndereceğim!.."

Hayır, olsa olsa "Gidecek" dersin.

Senin ağzından kısa süre önce çıkan bazı sözleri henüz unutmadık! Libya olayları başlamadan önce operet soytarısı kılıklı Kâddafi ile aranızda su sızmazdı.

Birbirinize yağ çekerdiniz.

Libya olayları başladıktan sonra NATO, Kaddafi’ye müdahale karan aldı. Sen o zaman bangır bangır bağırıyordun "NATO’nun Libya’da ne işi var" diye!.. Çünkü olacakları önceden göremiyordun.

Sonra baktın ki ABD ve AB müdahale edecek, bu kez 180 derece çark ettin. O kadar ki, bunların karargahının İzmir’de kurulmasına izin verdin ve isyancıların yanında yer aldın.

Geçenlerde Türkiye’den isyancılara 200 milyon dolar para gönderdin.

Türk milletinin vergileri böylece Libyalı isyancılara uçtu gitti! Ne bileyim, belki Suriyeli isyancılara da bir şeyler göndermiş veya gönderecek olabilirsin. O paraların hesabı senden bir gün sorulur.

Şimdi baktın ki ABD ve AB Suriye yönetimine ters çıkıyor, yine onların yanında yer alıp bir anda "Şahin(!)" kesildin! Posta koymaya, "Sabrımız taşıyor, Suriye bizim iç işimizdir" diye Esad’ı uyarmaya başladın!

Bu nasıl dış politikadır yaaa? Bizim dış politikamızı ABD ve AB mi belirler, yoksa biz kendimiz, ulusal çıkarlarımız doğrultusunda mı belirleriz?

Ne dersin Tayyip!